Ben bunları düşünürken Su bunu fark etmiş olacak ki elini omzuma destek verircesine koydu. Dönüp ona buruk bir tebessümle baktım. O sırada Ece girdiği tuvaletten çıktı ve yanımıza geldi. Biraz daha bekledik.
******************
Yaklaşık 10 dakika sonra telefonum çaldı.
Kankaların En Yakışıklısı :)
"kanka biz uçaktan indik. Siz neredesiniz?"
"Dışarıdayız Engin Amca (Eca'nin babası) alacakmış bizi onu bekliyoruz."
"Tamam geliyoruz ama normalde hep Taner Amca (Hilal'in babası) gelirdi bir sorun mu var?"
O an gözümden bir damla yaş aktı.
"ııı... Şey... Siz gelin sonra konuşuruz."
"Tamam. Geliyoruz. "
Beş dakika sonra Ateşler yanımıza gelmişti. Ateşe ve Aslı ile sarıldıktan sonra Ateş ve Aslı Su ile tanıştılar ve birbirlerini çok sevdiler yaklaşık 25 dakika sonra Engin Amca geldi. Her ne kadar Ateş Engin Amca'yı beklerken bir şey olduğunu anlamış gibi 'Ne oldu' bakışları atsa da ona burada söylemek istemediğim için 'Sonra anlatırım' bakışları atıyordum. Engin Amca bizi Ateş ve Aslı'nın beraber yaşadıkları evlerine getirdikten sonra gitti. Eve girdikten sonra Ateş bavulunu odasına koyup yanıma oturdu.
"Anlat bakalım. Neler oluyor?"
Kısa bir sessizlikten sonra tüm olanları Ateş ve Aslı' ya anlattım. En başta biraz kızdılar ama sonra anlayış gösterip olayı kapattılar. Daha sonra Ateş "Ben acıktım." deyince Ateş' e katılırcasına başımı salladım.
Aslı "Evde hiç malzeme yok önce alışverişe gidelim oradan sonra yemek yeriz." deyince hepimiz kabul ettik ve alışveriş merkezine gittik. Ben makarna vb. şeyleri, Ateş ve Aslı kahvaltılık şeyler, Ece ve Su ise abur cubur alacaktık. Reyonlardan yavaş yavaş geçerken market arabasının sert bir yere çarptığını fark ettim. Kafamı çevirdiğimde başka bir arabanın olduğunu gördüm.
"Özür dilerim. Sizi fark edemedim." diye karşımdaki kişiden özür diledim.
"Benim gibi yakışıklı birini göremiyorsan bir göz doktoruna görün derim."
Kaşlarım çatılırken
"Kendini yakışıklı zannediyorsan bir beyin doktoruna görün derim." diye cevap verip tam gidiyordum ki arkadan bir el kolumu tutunca kolun sahibine bakmak için arkamı döndüm. Tabi ki tahmin ettiğiniz gibi kolumu tutan kişi az önce konuştuğum ego yığınıydı. Tek kaşımı 'hayırdır' gibi kaldırdım. (evet tek kaşımı kaldırabiliyorum. Hadi benle gurur duyun) Ego yığını bu halime sırıtıp "Sen şimdi yakışıklı olmadığımı söylüyorsun öyle mi?"
Gamzem olmadığı için gamzesi olan insanlara hep özenmişimdir. Özellikle gamzesi belediye çukuru gibi olanlara ve maalesef ki bu ego yığınının gamzesi vardı bu yetmezmiş gibi bir de artezyen ile kazılmış gibi duruyordu. Düşüncelerimi anlamış gibi gamzesini belli etmek için biraz daha sırıttı. Hemen kendimi toparladım ve "Aynen öyle. Senin. Yakışıklı. Olmadığını. Söylüyorum." dedim tek tek. Arkamı dönüp market arabasını alıp ilerlemeye başlamıştım ki yine bu sinir bozucu sesi duydum. "Çok kötü bir yalancısın." bu sözü üstüne arkamı dönüp gözlerimi devirdim. Bu hareketime sadece sırıtmakla karşılık vermişti.
******************
Pizzacıda otururken gelen izlenme hissi ile etrafıma bakındım. Tam kafamı önüme çevirecekken markette gördüğüm şu ego yığınını gördüm. Gözlerimi kısmış ona bakarken Kendisine baktığımın farkına varmış olacak ki bana göz kırptı ve yanındaki iki arkadaşıyla masadan kalktı. Ben bu hareketine karşı kaşlarımı çatarken bunu gördü ve gülüp yanımdan geçti. Ece bana 'ne oluyor kızım?' diye bakınca hemen düzelip sohbete dahil oldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HASTALIK
Fiksi RemajaBu hikaye hayatında en önem verdiği varlıkları bir hastalık yüzünden kaybedecek olduğunu öğrenen umutları, hayalleri olan bir genç kızın hikayesi... Bu hikaye Aral ve Hilal'in hikayesi...