#12# Yargısız İnfaz

91 6 21
                                    

"36 saattir bizden haber alamadın ama ilk fırsatta alışveriş listesini göndermende hiçbir tuhaflık yok, öyle mi?" Elbette yüzüne karşı söylenemiyordum, çünkü hareketlerimde mantık aramayan -bulamayan- birine bu muameleyi yapmam tam bir saçmalık olurdu. Hepimizin sınırları, genelgeçer söylemlere uymamakta ısrarcı yönleri vardı. Buna saygı duyuyordum. FAKAT TANRI AŞKINA, KAYGILANMASI GEREKEN YERDE BİZDEN İSTEDİĞİ İLK ŞEY ONUN İÇİN ALIŞVERİŞE ÇIKMAMIZ MIYDI?

Düşüncelerimin suyla birlikte akıp gitmesi için gözlerimi kapatıp tamamen suyun altına girdim. Duştan çıkıp üzerimi giyindikten sonra sıcak bir şeyler içmek için pastaneye iniyordum, merdivenlerde Melih'le yüz yüze geldik. Beni eve bırakıp dün iş yerinde unuttuğu telefonunu almaya gitmişti. Neden yolu uzatıp önce beni bıraktığını sorduğumda, yorgun olduğumdan ve beni bu halde peşinden sürüklemesinin içine sinmeyeceğinden bahsetmişti. Teşekkür edip çok düşünceli olduğunu söylemiştim. Tabii sonra konuyu değiştirip pasta hamurunu ilk kimin kullandığından falan bahsetmeye başladığımı fark etmem ve orayı sessizce terk etmem uzun sürmemişti.

"Dinlenebildin mi?" Elini üst koluma koydu.

"Evet, biraz kestirip duşa girdim." İyi yapmışsın manasında başını salladı. "Sıcak bir şeyler iyi gider diye düşündüm, sen de ister misin?"

"Az sütlü bir fincan kahveye hayır demem." Göz altları çökmüş gibiydi, iyi uyuyamamış mıydı? Ben neden bunu şimdi fark ediyordum?

"O iş bende. Sen, iyi misin? Telefonunu alabildin mi?"

"Evet, gelmemi bekliyorlarmış zaten. Kapıdan girdiğimi görünce hemen ilgilendiler." Kolumu sıvazlayıp devam etti. "Bu arada, bir şeyler içtikten sonra çıkarız, hazırlan." Markete gideceğimizi hatırlamam biraz zaman aldı. Kıyafetlerime şöyle bir baktım.

"Hazırım zaten." Ela gözleri birkaç saniye üzerimde gezindi.

"Hava soğuktu, üzerine bir şey al." Cevap beklemeden yukarı çıktı. Pencereden bakıldığında pek soğuk görünmüyordu fakat yine de ona inanmayı seçtim. Aşağıya inip birkaç müşteriye selam verdim, ardından mutfağa girip ikimize birer kahve hazırladım.

"Bugün nasılsın kızıl kuşum?"

"Daha iyiyim, birazdan Melih'le markete gideceğiz. Listeye ekleyeceğin bir şeyler varsa son şansın." Kıkırdadı.

"Arayı düzeltmiş gibisiniz." Kahveyi bardaklara doldurmak için, bir de kızarmadığımdan emin olamadığım için tezgaha döndüm. Boğazımı temizledim.

"Öyle oldu." İki yanımdan iki kol uzanıp fincanlardan birini eline aldı. Çekilmeden önce nefesi boynuma değdi.

"Ellerine sağlık." Kahvemi ellerimin arasına alırken birkaç damla taşırdığımı fark edip mutfak bezine uzandım.

"Afiyet olsun." Kuruyan boğazımı ıslatacak birkaç yudum için fincanı dudaklarıma götürürken bu defa yanmamak adına daha dikkatli olmam gerektiğini hatırladım. Tezgaha yaslanıp kahvemden bir yudum daha alırken içeriye İzem girdi. Pastaneye varınca zulasını sakladığım yeri söylemeye çalışmıştım fakat öğrenmek istemediği konusunda ısrar etmişti. Gaye teyze ocaktaki işini halledip buzdolabına yöneldi. Melih bar taburesine oturmuş, dalgın bakışlarıyla önündeki fincanıyla oynuyordu.

"Hazır hepiniz bir aradayken, kutsal soruyu soruyorum:" Hepimiz beklentiyle İzem'e döndük. Gaye teyze bile elindekileri tezgaha bırakıp ona odaklanmıştı. "Akşam yemekte ne var?" Hayal kırıklığımızı ifade eden birkaç saniyelik gürültü oluştu. Gaye teyze birkaç dolabı açıp kapattı, Melih'in yanına, bar taburesine oturdum.

Göğün KıyısındakilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin