#21# Aile Meselesi

102 4 26
                                    

Cascadeur - Meaning (Choral version)

"Günaydın." Melih'le merdivenlerde karşılaştık. Aptal gibi sırıttığımın farkındaydım fakat elimde değildi ki, engel olamıyordum.

"Günaydın güzelim." Güzelin miydim sahiden? Kendine gel Alba.

Hızlı adımlarla merdivenlerden yukarıya çıktı. Alt kata indiğimde mutfağa girer girmez Gaye teyzenin düne göre daha sakin oluşunu fark ettim. Erva'nın dünyasında ise zaten her şey yolundaydı, gamsızca zeytine çatalını batırıyor, omletini bölüyor, ağzına atıyordu.

"Günaydın, ev halkı." Kendime bir tabak alıp fırındaki börekten birkaç dilim koydum.

"Günaydın, pek bir mutlusun bugün." Böyle şeyleri nasıl seziyorlardı hiçbir fikrim yoktu. Annelik içgüdüsü falan mıydı?

"Mutludur tabii." Yok artık, Erva bizi görmüş olabilir miydi? Hayır ya, olamazdı. Ben görüş alanında bile sayılmazdım, Melih'in de sırtı kapıya dönüktü.

"Sadece günaydın dedim, nereden çıkardınız onu ya?"

"Bilmem, öyle hissettim." Al işte, buyur. Ne denir şimdi bu kadına? Yok, hissetmedin, çıkar onu aklından mı?

"Alba, abimin yerine oturdun."

"Ah, kalkıyorum hemen." Kafa mı kaldı bende be Erva? Sandalyeyi ittirdiğim sırada mutfağa Melih girdi.

"Otur otur. Ben şuraya geçerim." Melih benim sandalyeme oturduğunda ben de kalktığım sandalyeye geri oturdum. O sırada içeriden bir yerlerden Gaye teyzenin telefonu çaldı. Bulmak için ayaklandığında mutfağa tuhaf bir sessizlik hakimdi. Bu havayı dağıtmak için bir şeyler düşündüm.

"Rahat uyuyabildin mi bu gece, Erva?"

"Evet, teşekkürler." Bana yorganın ucunu bile bırakmamıştı ki, elbette rahat uyuyacaktı.

"Rica ederim." Melih sebebini hala bilmediğim bir şekilde tedirgin görünüyordu. Elle tutulur bir huzursuzlukla tek bacağını sallıyordu. Ona canını sıkan şeyi açık açık sormayı denememiştim bile. Aslına bakılırsa üzerine gitmek istemiyordum. Ne zaman canım sıkkın olsa, insanların sürekli sebebini sorması ve ben zaten kapkaranlık, küçücük bir odaya hapsolmuş gibi hissederken beni o odanın köşesine sıkıştırmaları hiç hoşuma gitmiyordu.

"Alo?" Gaye teyze telefonunu nihayet bulmuştu."Özgür, ne oldu? Bir gelişme mi var?" Duyduğum isimle yemeyi bırakıp kapıya doğru döndüm. Özgür amca, Bade teyzenin eşiydi.

"Teyze? Babam mı o?" Erva önce kapıya, sonra abisinin telaşlı yüzüne baktı. "Abi, yüzünün hali ne öyle?" Melih hışımla ayaklanıp siz oturun anlamında bir hareket yaptı ve mutfaktan çıktı. Erva'nın gözlerindeki saf korkuyu gördüm. O korku dolu gözler, abisi mutfaktan çıkana kadar onu takip etti. Kuruyan boğazıma bir yudum su göndermek istedim fakat gözümü Erva'dan ayıramadım. Konuşulanlar artık daha uzaktan geliyordu, üst kata çıkmış bile olabilirlerdi. Erva, neler oluyor dercesine endişeyle yüzüme baktı. Hiçbir şey bilmediğim gibi, aklıma korkunç şeylerin doluşmasına da engel olamıyordum. Bilmediğimi belirtmek için kafamı iki yana salladığımda ayağa kalkmaya yeltenince kolundan tuttum. Kötü bir şeyler oluyorsa bile en iyisi Melih'in de dediği gibi burada beklemekti, kalabalık yapmaya gerek yoktu.

"Erva, burada bekleyelim." Sebebini sorarcasına baktı. "Önce sakin olman lazım." Bir süre düşündükten sonra başıyla beni onaylayıp tekrar oturdu. İçim içimi yiyordu. Aklıma gelen bütün o berbat şeyleri bir bir çürütmeye çalıştım. Gelen telefonun dünle bir ilgisi olduğu açıktı. Erva yemeğine bir daha dokunmadı. Birkaç dakika sonra Melih girdi mutfağa, ikimiz birden ağzından çıkacak tek bir kelimeyi duymak için ona döndük. Sorun yok, hal hatır sormaya aramışlar, ya da sakin olun, tatilden dönmüşler ve buraya uğrayacaklarmış, gibi...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 30, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Göğün KıyısındakilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin