#3# Kalamar

264 21 17
                                    


Ellerimizde poşetlerle pastanenin kapısından içeriye adımımızı attığımızda Gaye teyzeye seslendim. Minyon kadının neşeli halleri ve ağzı kulaklarında suratıyla merdivenlerden gözükmesi saniyeler sürmüştü.

"Kuzularım! Bana ne büyük bir iyilik yaptınız, bilemezsiniz." Ellerini sevinçle çırparak yanımıza geldi. Ayakkabılarımı çıkarıp kenara iteleyerek ayaklarımı halıyla buluşturdum.

"Aşk olsun teyze, sanki yapmadığımız şey." Arkamda Melih'le birlikte mutfağa yöneldiğimde ayakkabılarımızı düzeltmekle meşgul olduğunu, söylenmelerinden anlamıştım.

Yıllardır arkamı bu melek kadın topluyordu, burası da bizim şirin, ufak tefek yuvamızdı. Gaye teyze, yetimhaneden sonra kendimi onun yanında bulduğumda da pastacılıkla uğraşıyordu.

İlk zamanlar, söylediğine göre daha üç aylık evli olduğu şerefsiz, başka bir kadına kaçtığından beri kendine yeni bir hayat kurma hayalleriyle yanıp tutuşuyordu. İkiz kardeşinin çok severek evlendiği eşiyle birlikte yazlıklarda, bahçeli evlerde ve partilerde geçen bir hayatı; onunsa evinin alt katındaki kendi pastanesiyle birleştirdiği mütevazı bir dairesi ve hiç nasip olmayan kız evladı yerine seve özene büyüttüğü ben vardık. Şikayetçi değildik, bu şartlar bize yetiyor da artıyordu bile.

Poşetleri tezgaha sıraladık. Melih'in benden bu kadar tarzı bir veda cümlesiyle gezip tozmak üzere ortalıktan kaybolacağını düşünmüştüm, fakat o söz konusu olduğunda hayat beni sık sık yanıltacağa benziyordu.

"Alba, alt kata konacakları bana ver, teyze senin de benimle gelip yerlerini tarif etmen gerekiyor." Kalkan kaşlarıma engel olamadım, hayatıma giren erkekler arasında bu tipin başka bir örneğine rastladığım söylenemezdi. Bunun iyi mi kötü mü olduğunu zaman gösterecekti belki de.

Poşetlerken pastanenin mutfağına inecekleri özellikle ayrı poşetlemiştim. İçlerinden iki poşeti ona uzatırken bunları bitirince kalanlar için tekrar yanıma uğramasını söylediğimde başıyla onayladı. Gaye teyzeyle Melih mutfaktan çıkarken kot pantolonumun cebinden antepfıstıklı çikolatamı çıkarıp paketi açmaya başladım. Birazcık erimiş olsa da hâlâ yenilebilecek haldeydi. Şimdiden ağzımda yayılan çikolata tadını hissedebiliyordum.

Birkaç ısırık aldığım sırada ayak sesleri duymamla panikledim. Gaye teyze pastacı olmasına rağmen benim şeker tüketimim konusunda biraz titizdi. Ellisine merdiven dayamış olmasına rağmen hâlâ taş gibi olmasını kontrollü ve sağlıklı beslenmesine borçlu olduğunu söylüyordu. Favori çikolatam parmaklarımın arasında dururken bu umrumda mıydı? Hayır. Beni görmemesi için usulca masanın arkasına geçerek saklandım. Kaçamağımı fark etmemesini umarak beklemeye başladım.

Ayak sesleri çok yaklaştı ve sonunda durdu. Tezgaha koyduğum poşetler hışırdadı, aranan şey bulundu ve ses kesildi. Kalın bir homurdanma sesi duyduğumda kaşlarımı çatarak kafamı saklandığım yerden çıkardım. Masanın diğer tarafında elinde plastik paketle dikilen Melih'in yüzündeki şaşkın ifadeyle karşılaştığımda ayağa kalktım. Birbirimizin elindekilere baktığımızda aynı anda kahkahayı bastık.

"Benden kaçar mı?" Mümkün değil. Elindeki pakete baktı, usulca masaya koydu ve birkaç tanesini ağzına attı.

"Portakallı draje. Hazır teyzem istifleme işine dalmışken bu fırsatı kaçırmayayım dedim." Çikolatayı paketine geri sararken bakışlarımı ona diktim. Uzun zamandır görmediği yeğenine bile şeker konusunda sıkı yönetim uyguluyorsa bu kadın doğduğundan beri böyleydi.

"Cidden, sana da mı?" Omuz silkip paketi bana uzattı. İçinden birkaç tane alıp ağzıma attım. Güzeldi, ama benim çikolatam kadar değil.

....

Göğün KıyısındakilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin