BASKIN

91 12 3
                                    

İbrahim yaklaşık iki saattir sade oturma odasında, televizyonun karşısındaki bej rengi koltukta yaşadığı şokun etkisinin geçmesini bekliyordu. Paketi mutfakta olduğu yerde bırakmış ona bir daha bakmaya cesaret edememişti. Akşam olmak üzereydi, her zaman onda hayranlık uyandıran, güneşin batmak üzereyken havaya verdiği kızıllık bu sefer onu pek etkilemiyordu, televizyonun sağ üstündeki duvarla aynı renk olduğu için duvarla bütünleşmiş gibi duran saate baktı, saat altıyı geçmişti, Hüseyin'in hala karakolda olup olmadığını düşündü. Bu parmak olayından şimdilik sadece ona bahsetmeyi düşünüyordu, karakolda en yakın, hatta tek yakın olduğu kişi oydu. Telefonuna bakındı sonra telefonunu en son yatak odasında bıraktığını hatırladı, açık olan mutfak kapısının önünden, kafasını çevirmeden, hızlıca geçip yatak odasına ulaştı o parmağı bir daha görmek en son istediği şeylerden biriydi, bu konularda bir polis için fazla hassas olduğunu biliyordu, onun bu özelliği karakoldaki polisler arasında sık sık alay konusu olurdu, belki bunu gönderen kişi de onun bu özelliğini bildiğinden dolayı ona böyle birşey göndermişti. Telefonu aldıktan sonra tekrar oturma odasına geçti, yatak odası binanın arka tarafına baktığından dolayı İbrahim orayı hep kasvetli bulur geceleri hariç de pek yatak odasına girmezdi. Odaya geldiğinde havanın iyice karardığını farketti. Balkona açılan kapı ve pencerenin stor perdesini indirdi, bu onun için üniversite yıllarında kalma bir alışkanlıktı. Telefonun rehberinden Hüseyin'in numarasını buldu ve arama tuşuna bastı, çok geçmeden tanıdık bir ses duyuldu "Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor" İbrahim bir küfür savurdu ve telefonu koltuğun üstüne fırlattı, zaten kime bir ihtiyacı olsa o ortadan kaybolurdu. Telefonu attığı koltuğa oturdu şansını bir daha denemeye karar verdi ama bir ret daha alması fazla uzun sürmedi. Telefonu bu sefer sakince yere bıraktı. Ne yapacağını düşünmeye başladı, hayatının hem en berbat hem de en ilginç günlerinden birini belki de gününü yaşıyordu, sabah kalkmış yıpratma taktiğinin bir parçası olarak Urasla konuşmaya gitmiş eve geldiğinde de o paketle karşılaşmıştı ve saatlerdir kesik parmakla evde oturuyordu. O anda kafasında bir şimşek çaktı böyle bir şeyi nasıl olmuştu da saatlerdir görmemişti, kesinlikle bu işin arkasında da Uras olmalıydı, zaten bu gün bankada da gergin görünüyordu aklı sıra komiseri korkutup dosyanın kapanmasını sağlayacaktı, artık içinde en ufak bir şüphe bile kalmamıştı kesinlikle cinayetleri Uras işlemişti. Artık buna bir son vermenin zamanı gelmişti. Kararlı bir şekilde ayağa kalkıp kapıya doğru yönelmişti ki bir ses duydu, ilk başta nereden geldiğini anlayamadı ama sonradan emin olmuştu ses balkon demirlerinden geliyor birisi balkona tırmanmaya çalışıyordu evi birinci katta olduğu için bu çok da zor bir şey değildi, bir anda kanın bütün vücudundan çekildiğini hissetti, beylik tabancası yatağının başındaki çekmecedeydi onu alması gerekiyordu ama bacakları ona cevap vermiyordu birkaç saniye sonra sesler kesilmişti İbrahim hala olduğu yerde duruyordu balkon kapısının karşısında, hiç kıpırdamıyor sanki orada ölümünü bekliyordu gözlerini kapıya dikmişti, çok geçmeden kapıda bir silüet belirdi.

ŞİZOFFRENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin