Hüseyin telefonu İbrahim'i şaşırtacak kadar hızlı açtı
- Günaydın.
- Günaydın mı saatin kaç olduğundan haberin yok galiba senin.
- Neyse boşver böyle küçük ayrıntıları sana anlatacağım çok daha önemli şeyler var
-Ne oldu, yoksa kartı bırakanın kim olduğunu mu buldun?
Hüseyin şu "Kart" meselesinden sonra cinayetlerle daha fazla ilgilenmeye başlamıştı bu da Komiser'in hoşuna gidiyordu.
- Hayır o konuda hiç mesafe kat edemedim ama galiba onu bulmamıza gerek kalmayacak.
-Yarışma sunucuları gibi heyecanlandırmayı bırakıp ne olduğunu söyleyecek misin artık?
- Biraz önce Uras aradı ve buluşmak istedi.
- Ve sen de buluşmada cinayetleri işlediğini itiraf edeceğini düşünüyorsun öyle mi?
Hüseyin buna inanmadığını belirten alaycı bir ses tonuyla konuşmuştu
- Evet, aynen öyle düşünüyorum eğer sesini duysaydın eminim ki sen de öyle düşünürdün.
-Ne varmış sesinde?
-Rahatlık, hiçbir şeyden korkusu kalmamış bir adamın rahatlığı.
İbrahim'in son söyledikleri Hüseyin'i de biraz olsun umutlandırmıştı.
-Umarım söylediğin gibidir de artık bu olay sonuçlanır. Peki ne zaman buluşacaksınız?
- Sadece biz buluşmayacağız
- Başka biriside mi gelecek?
- Evet
- Kim gelecek?
- Sen
- Ne ben mi, ne alaka?
- Bilmiyorum, Uras senin de gelmeni istedi, Buluşma yerini ve saatini de mesaj atacakmış.
- O zaman giderken beni de al da gidelim bakalım Uras Bey'in(!) derdi neymiş.
- Tamam giderken ben sana haber veririm görüşürüz.
Komiser telefonu kapatıp koltuğun yanındaki sehpaya bıraktı, başarmış olmanın verdiği rahatlık hala gitmiş değildi. Kafasını koltuğa yaslayıp cinayetler için harcadığı ayları, geçirdiği uykusuz geceleri, yaptığı fedakarlıkları düşündü ama bütün bu yaptıkları nihayet meyvesini vermiş komiser istediğini almıştı bundan adı kadar emindi Uras bugün cinayetleri itiraf edecek o da eski monoton hayatına geri dönecekti basit hırsızlıklar, gasplar, sokak serserileri, uyuşturucu satıcıları... O anda içinde bir burukluk hissetti birazdan aylardır istediği şey olacaktı ama tam anlamıyla mutlu olamıyordu yüzüne derin bir tebessüm yerleşti bu duygu ona bir yerlerden tanıdık geldi, aynı şeyi liseden mezun olurken de hissetmişti. Bu dosya onun için okul gibi olmuştu, çok şey
öğrendi bu cinayetlerin sayesinde çalışmayı, yılmamayı en çok da sabretmeyi öğrendi. Ama dünyadaki her şey gibi bunun da sonu gelmişti. Kafasını koltuktan kaldırıp dışarıya baktı dünkünün aksine hava günlük güneşlikti
"Bayram Havası" gibi. Mesajlarını kontrol etmek için telefonuna uzandı gelen mesaj falan yoktu sabırsızlanmaya başlamıştı, tam telefonu elinden bırakacaktı ki telefon hafifçe titredi ve çalmaya başladı Uras arıyordu, komiser biraz bekleyip telefonu açtı, karşısında ise aynı sabahki laubali adamı buldu
- Selam komiser, bir işim çıktı da onu söylemek için aradım,.
İbrahim bu işin bugün biteceğine iyice kendini hazırlamıştı. Duydukları karşısında büyük bir hayal kırıklığına uğradı ve kendini frenlemeden konuştu :
- Ne yani bugün buluşamayacak mıyız?
- Sakin ol komiser. Buluşacağız korkma ama biraz geç, dediğim gibi benim bir iki saatlik işim çıktı önce onu halledeceğim, saat dokuz gibi bizim bankanın oradaki kafede olun.
-Tam...
Komiser'in sözü yarım kalmış telefon yine suratına kapatılmıştı ama komiserin yaşadığı rahatlama hiçbir şeye değişilmezdi biraz önceki Uras'ın itiraftan vazgeçtiği düşüncesi onu acayip sıkmıştı, buluşma saatine daha beş saatten fazla vardı buluşma yerini ve saatini Hüseyin'e mesaj attıktan sonra üzerinde bulunduğu kanepeye kıvrıldı bu kanepe ona hiç bu kadar rahat gelmemişti çok fazla geçmeden uykuya daldı.
Gözlerini açtığında saat sekizi geçmişti hemen yerinden fırlayıp lavaboya gitti, elini yüzünü yıkadı buluşmaya geç kalmak istemiyordu ince hırkasını üstüne aldı ve kendini alelacele sokağa attı, arabası yan sokaktaydı vakit kaybetmemek için arabayla gidecekti hem Hüseyin'i de alması gerekiyordu arabayla giderken bir yandan da Hüseyin'i arayıp haber verdi o aceleyle kendilerini saat dokuza çeyrek kala kafede buldular ikisinden de çıt çıkmıyordu birer çay söyleyip sessiz sessiz oturmaya devam ettiler İbrahim'in kalbi ağzından çıkacak gibi atıyordu titreyen elleriyle çay bardağını kıracak kadar sağlam tutuyordu
sessizliği Hüseyin bozdu :
-Nerede kaldı bu herif
Komiser uykudan uyanmışçasına irkildi ve kolundaki saate baktı buluşma vaktinden neredeyse yarım saat geçmişti bir hışımla cebinden telefonunu çıkarıp Uras'ı aradı açılır açılmaz da saydırmaya başladı:
-Lanet herif! Sen bizimle oyun mu oynuyorsun, önce buluşma saatini akşama aldın şimdi de bizi yarım saattir burada bekletiyorsun.
-......
-Kusura bakmayın Uras sanmıştım.
-......
Hangi hastane?
-......
-Tamam teşekürler.