İki polis ihtişamlı hastanenin döner kapısından girip doğruca kapının on metre ilerisinde duran danışmaya gittiler,danışmada otuzlu yaşların başında alımlı bir kadın bilgisayara gömülmüş bir şeylerle uğraşıyordu, önce davranan Hüseyin oldu:
- Affedersiniz , biz Uras Zorlu'nun yakınlarıyız da nerede olduğunu öğrenebilir miyiz?
Kadın karşısındakiler sanki yabancı dilde konuşuyorlarmış gibi birkaç saniye onlara baktıktan sonra konuştu :
-Tamam hemen bakıyorum Uras Zorlu demiştiniz değil mi?
-Evet.
Kadına klavyede birkaç tuşa bastıktan sonra tiz sesiyle cevap verdi :
-Beşinci katta yoğun bakım ünitesine almışlar.
Bu sefer konuşan İbrahim oldu
-Tamam teşekkür ederiz.Polisler aynı anda az ötelerinde duran asansöre doğru birkaç adım atıp asansörün düğmesine bastıktan hastane ortamına uygun ciddi surat ifadeleriyle asansörü beklemeye koyuldular asansöre ilk binen İbrahim kırmızı ışıklar içindeki beş rakamına basıp Hüseyin'in içeri girmesi için kenara çekildi Hüseyin içeri girip kapı kapandıktan sonra uzun zamandır bu soruyu sormak istiyormuşta birisini onu sormaması için tutuyormuşçasına bir havayla sordu:
- Durumu nasılmış, doktor bir şey söyledi mi?
İbrahim ciddiyetini hiç bozmadan cevap verdi
-Hayır bir şey söylemedi, şimdi öğreniriz.
Beşinci kata geldiklerinde asansör kabininin kapısı küçük bir dıtlamayla açıldı dışarı adım attıkları yerin hemen üstünde yoğun bakım ünitesinin sağ tarafta olduğunu belirten bir tabela vardı önlerindeki kapıdan sağa döndüklerinde hemen karşılarındaki camın arkasında başı ve vücudunu bazı yerleri sarılı berbat halde bir adam yatıyordu onun Uras olduğunu anlamaları cama oldukça yaklaşmaları gerekti ve anladıkları anda ikisininde yüzü acı çekiyormuşçasına bir hal aldı içeride yatan adamı tırnak ucu kadar sevmeseler de bir an için insani içgüdülerle ona acımışlardı göğsünün üç yerinde büyük morluklar oluşmuştu yüzü - aldığı darbelerden dolayı olmalı - tanınmaz haldeydi başında orta yaşlarda, uzun boylu, kır saçlı, kendine iyi baktığı her halinden belli olan bir doktor muayene edip bir şeyler söylüyor ikiz gibi duran iki sarışın hemşire de ellerindeki dosyalara notlar alıyorlardı doktor dışarı çıkana kadar polislerin ikisi de yüzlerindeki ifadeyle onları izledi doktor camın arkasından onları görünce yanlarına çıktı
- Siz Uras Bey'in akrabası mısınız?
Polisler birkaç saniye bakıştıktan sonra İbrahim mırıldanırcasına konuştu
- Biz arkadaşlarıyız, durumu nasıl
- Durumu çok da iç açıcı değil biraz önce ameliyattan çıktı alt kaburgalarında kırık var, kalbe çok yakın olduğu için müdahale edemedik birkaç gün kendini toparlanmasını bekleyip ondan sonra duruma göre bakacağız, haber verebileceğiniz akrabaları varsa haber verin, her şeye hazırlıklı olun.
- Peki nasıl olmuş bu olay bilginiz varmı?
- Benim çok bir bilgim yok ama buralarda iki tane polis memuru vardı kantine inmiş olabilirler isterseniz gelince onlara sorun.
- Çok teşekkür ederiz iyi günler.
- İyi günler.
Polis memurları gelene kadar iki arkadaş yoğun bakımın karşısındaki kırmızı deri kaplamalı, yanları çelik hastane taburelerine oturdular ikisi de hayal kırıklığı, yorgunluk ve acımanın karışımı duygular içinde gelip gidiyordu. Ömür gibi gelen bir zamanın ardından hastane koridorunun kapısında iki polis memuru gözüktü İbrahim artık daha fazla konuşmak istemiyordu cebinden cüzdanını çıkarıp komiser kimliğini memurlara gösterdi memurlardan kısa boylu sarışın olanı :
- Buyurun komiserim
-Bu hastanın kazası nasıl olmuş biliyor musunuz?
- Ben olay yerini görmedim ama arkadaşlardan duyduğum kadarıyla bugün saat altı civarında olmuş olay, bu arkadaş evinin iki sokak ilerisinde arabasıyla yavaş yavaş ilerlerken yan yoldan birisi gelip son sürat sürücü kapısından girmiş.
İbrahim'in bir adım arkasında duran Hüseyin lafa girdi:
-Vuran adam neredeymiş, onda bir şey yok mu?
-O nun nerede olduğunu bilmiyoruz, ara sokak olduğu için mobese kamerası da yok.
-Görgü tanığı da mı yok?
- Yok bulamamışlar.
- Peki bu olayın kaza olduğu kesin mi?
İbrahim soruyu baştan beri suskun duran memura doğru sormuştu.
Memur kalıbından beklenmeyecek incelikteki sesle cevapladı :
- Kaza olmadığına dair büyük şüpheler var.
Komiser konuşmayı sonlandırmak için konuştu :
- Bir gelişme olursa bizi haberdar edin
-Baş üstüne komiserim.
Memurlar yoğun bakımın kapısının önüne geçtikten sonra Hüseyin ne yapacağız dermiş gibi İbrahim'in yüzüne baktı.
- Hadi gidelim artık burada yapacak bir şeyimiz kalmadı.