Uras eve geldiğinde saat gece yarısına gelmek üzereydi, yanına şemsiyesini almış olmasına rağmen elbiseleri oldukça ıslanmıştı gelir gelmez ilk iş olarak ıslak üstünü çıkarıp kirli sepetine attı ve eşofmanlarını giydi. Biraz sakinleşip daha düzgün düşünebilmek için kendine acı bir kahve yaptı ve yemek masasına oturdu bugün yaşadıklarını kafasında canlandırmaya çalışıyordu televizyondaki polisiye filmde gördüğü şey kafasında şimşekler çakmasına neden olmuş haftalardır aklına - nasıl olduysa - gelmeyen şey gelmişti "parmak izi" o gece elinde ne eldiven ne de benzeri bir şey vardı yani evde ve maktulün üzerinde birçok yerde parmak izinin bulunması gerekiyordu ama polisler hiçbir kanıt bulamamışlardı, Uras da belki buna cevap bulabilirim diye alelacele evden çıkıp Murat Bey in evine doğru yola koyulmuştu polislerle karşılaşmasa az kalsın eve girecekti de ama polislerle karşılaşması onu durdurdu. Bir bilmeceyi çözmek isterken karşısına başka bir bilmece çıkmıştı polislerin o yağmurda orada ne işleri vardı onu oraya geleceğini bilmeleri imkansızdı ya da en azından Uras böyle düşünüyordu. Uras şimdi bir de bu sorunla uğraşmak istemiyor kendini polislerin orada olmasının tesadüf olduğuna inandırmaya çalışıyordu.
Göz kapakları ağırlaşmaya başladı aslında uyku bile onun için çare değildi çünkü geceleri de kabuslarla uğraşıyordu
Ama gerçek hayatı da kabusa döndüğü için bu artık onu fazla yormuyordu kahve fincanını evyeye bıraktı, bir fincanı makineye bırakacak kadar bile hali yoktu hem fiziksel hem de zihinsel anlamda çok yorulmuştu, mutfağın ışığını kapatıp yatak odasına geçti ve kendine yatağa bıraktı çok geçmeden gözleri kapanmıştı.Camdan yüzüne vuran güneş gözünü kamaştırıyordu biraz zorlanarak da olsa gözlerini açtı ve yatağın yanındaki saatine baktı saat on bir buçuktu uzun zamandır kesintisiz, bu kadar çok uyuduğunu hatırlamıyordu kendini çok rahat hissediyordu özgüveni yerine gelmişti banyoya gidip elini yüzünü yıkadı
Ve kendine mükellef bir kahvaltı hazırladı kendine ne olduğunu bilmiyordu sanki gece ona sihirli bir el dokunmuş da bütün sıkıntılarından arınmışçasına bir hali vardı kahvaltısını edip bulaşıkları yıkadı , içinde bulunduğu durumla uyuşmayan bir şekilde aşırı derecede mutluydu, beynindeki seretonin musluğu açık kalmış gibiydi ve bu durumun verdiği rahatlıkla bir şeyler yapması gerektiğini hissetti ne de olsa hayatının sonuna kadar polislerden korkarak geçiremezdi. Artık radikal kararlar alıp bu durumu değiştirmeliydi. Telefonunu eline alıp parmak izini okuttu telefon alışıldık sesle birlikte açıldı çok geçmeden ekranda komiserin numarası duruyordu Uras onu aramakta bir an bile tereddüt etmedi bu konuda çok kararlıydı artık bu oyunu sonlandırmanın vakti gelmişti bu saatten sonra geri dönüş yoktu Uras'a bir ömür gibi gelen birkaç saniyeden sonra telefon açıldı söze Uras başladı her zamankinin aksine resmiyetten uzak bir tavırla
- iyi günler komiser
Komiser bu laubalilik karşısında şaşırıp biraz duraksadıktan sonra cevap verdi
-İyi günler Uras Bey noldu kötü bir şey yoktur umarım.
-Yok yok merak etme, hatta senin için iyi bir şeyler bile olabilir.
Bu saygısızca konuşmalar İbrahim 'in sinirini bozsa da telefonda tartışmak istemiyordu bu yüzden kendini biraz zorlayarak sakince konuşmaya devam etti
- Artık neden aradığınızı söyler misiniz lütfen.
- Sabırsızlanma komiser söyleyeceğim senle de hiç muhabbet edilmiyor, neyse neyse ben acaba müsaitsen bugün buluşalım mı diye aramıştım Hüseyin de gelirse iyi olur.
İşte şimdi İbrahim iyi bir şeyler olduğunu anlamaya başlamıştı artık işin sonuna geldiğini hissediyordu memnuniyetini sesine yansıtarak konuştu
- Tabi müsaitim nerede, ne zaman buluşalım?
-Ben sana yerini zamanını mesaj atarım.
İbrahim telefonun yüzüne kapatıldığını umursamadı bile uğraşları sonunda meyve vermiş Uras'ı sonunda yıldırmıştı bundan adı kadar emindi. Yüzünde büyük bir gülümsemeyle Hüseyin'i aradı.