Karton elimde ne kadar sürdüğünü bilmediğim ama bana bir yıl kadar uzun gelen bir süre yatağın üzerinde oturdum, hiçbir şey düşünmeden öylece kartona bakıyordum, zaten son aylar hakkında bir şey hatırlamazken biraz önce aldığım haberler üstüne bu karton bana çok fazla gelmişti, ne yapacağımı bilemez haldeydim. Kartonu şimdiye kadar incelediğim yetmezmiş gibi bir süre daha incelemeye devam ettim ama yeni bir şey yoktu, neredeyse her biri birbirinde farklı renkte ve boyutlarda kırk bir harf. Kartona bakarak yeni bir şey bulamayacağımı fark ettikten sonra onu yatağın yanındaki ceviz ağacından yapılma komidinin üzerine bıraktım, komidinin üst yüzünden çok daha geniş olduğu için kartonun yarısına yakını dışarıda kalmıştı, çocukluğumdan beri hafif düzeyde seyreden obsesif bozukluğumu bir kenara bırakıp biraz önce aldığım haberleri düşünmeye başladım.
Kalbime hançer gibi bir şeyin saplandığını hissettim sanırım olayların farkına tam anlamıyla daha şimdi varıyordum, çalıştığım bankada çalışan iki kişi öldürülmüştü hem de birisi ablam gibi sevdiğim Gül Hanımdı, açıkcası müdürü pek de sevdiğim söylenemezdi ama tabi ki onun ölümüne de üzülmüştüm ama Gül ablanın acısının yanında o his hemen hemen hissedilmeyecek kadar aşağılarda kalıyordu. Bu durumda uyuyabileceğimi sanmıyordum kalkıp oturma odasına geçtim. Belki internetten bir şeyler öğrenebileceğimi düşünüp televizyonun yanında duran bilgisayarı açtım ve araştırmaya başladım, karşıma yaklaşık beş ay öncesinde bir gazete sayfası çıktı sayfanı yarısında Gül ablanın her zamanki gülen yüzüyle bir fotoğrafı duruyordu o anda kafamdaki nöronların hareketlendiğini hissettim bana bir şey hatırlatmaya çalışır gibiydiler, bu gazeteyi sanırım daha önce görmüştüm. Gözümü ekrandaki sayfanın altına doğru indirdiğimde Gül ablanın öldürülmesiyle ilgili detaylar vardı, onları okudukça kafamdaki şeyler netleşiyordu ama hala hatırlayamayacağım kadar bulanıktılar. O siteden çıkıp başka sitelere girdim cinayetlerin üzerinden uzun zaman geçmesine rağmen polisin hala bir ilerleme kaydedememesine dair bir kaç şey okudum. Sanırım medya bu ile baya ilgilenmişti ama doğal olarak bir süre sonra onlar da ilgilenmeyi bırakmışlardı en yeni haber iki ay öncesine aitti yani benim kaza geçirdiğim zamana. Bu aklıma, komiserin, ben arabadan inerken söylediği şeyleri getirdi, kaza yaptığım gün komiseri arayıp ona bu konuyla ilgili söyleyecek şeylerim olduğunu söylemişim. İçim bir anda buz kesti acaba onların katilini biliyor muydum? Biliyorsam bunu o zamana kadar neden söylememiştim? Belki de yeni öğrenmiştim ve söylemeye giderken katil beni de öldürerek engellemeye çalışmıştı
Eğer öyleyse kendi planladığından farklı bir şekilde amacına ulaşmış sayılırdı. Olanlarla ilgili gazetelerde yazanlardan başka hiçbir şey bilmiyordum.Böyle kendi kendime düşünerek bir yere varamayacağıma anladım, olayları bilen birisiyle konuşmam gerekiyordu. Bu "birisinin" kim olduğunu bulmam çok uzun sürmedi. Komiserin telefon numarasını kayıtlı olduğunu umarak telefonu elime aldım- kazada şans eseri telefon sağlam kalmıştı- rehberi açıp "ko" yazmamla birlikte umudum karşılık buldu.