KART

53 8 3
                                    

     "Şüphelerime hak vermeye başlamışsındır umarım." dedi İbrahim yağmurun sesini bastırmaya çalışırcasına yüksek sesle konuşarak
- Ne konuda?
- Uras hakkındaki şüphelerim.
- Ne yani bu caddeden geçti diye katil  olduğunu mu düşünüyorsun?
- Sence bu havada buradan geçmesi normal bir şey mi?
- Evet normal değil aynı bizim bu havada buradan geçmemizin normal olmadığı gibi.
- Aynı şey değil.
- Sahi beni neden apar topar çağırıp buraya getirdiğini söyleyecek misin artık?

     İbrahim biraz düşündükten sonra çok önemli bir şey söyleyeceğini belirtecek şekilde tok bir sesle konuşmaya başladı
- Bu sabah bir kart aldım
  yağmur iyice hızlanmıştı  ve artık birbirlerini duyamaz hale gelmişlerdi Hüseyin İbrahim'in kolundan tutarak kapısının önünde oldukları kafeye çekti şemsiye almadıkları için sırılsıklam olmuşlardı. Uzun adam, ıslandıktan sonra kurulanmak için silkelenen köpekler gibi kafasını sağa sola sallayarak konuştu
- Ne kartı
-Üstünde bir cümle yazan beyaz bir kart.
Kısa bir sessizlikten sonra Hüseyin sabırsızlanmışa benziyordu
- Yahu ne yazıyordu söylesene!
-Uras'ın hava karardıktan sonra Murat Bey'in evine geleceği yazıyordu.
Duyduğu cümlenin etkisiyle Hüseyin'in gözleri faltaşı gibi açıldı
- Ne! Kim göndermiş?
Komiser aynı sakinlikle konuşmaya devam etti
-Bilmiyorum, sabah gazeteyi almaya gittiğimde posta kutusunda buldum.
-Peki neden bir kenarda saklanıp Uras'ın içeri girmesini beklemedik?
-Geleceğinden emin olmadığım için gerek duymadım, aslına bakarsan kartta yazanlara pek inanmadım bizim karakoldan birinin şaka yaptığını düşündüm ama yine de emin olmak için oraya gittim yalnız gitmemek için de seni çağırdım.
-Üstünde başka bir şey yazıyor muydu?
- Hayır, sadece dergilerden kesilmiş harflerle söylediğim şey yazıyordu
-Peki bundan başka kimseye bahsettin mi?
-Hayır sadece sana söyledim.
-Kartı bizim çocuklara verelim de üzerinde parmak izi var mı diye bir baksınlar.
-Pek sanmıyorum, bir yazı yazmak için o kadar uğraşan birisi üzerinde parmak izi bırakmaz.
-Olsun yine de bakmakta fayda var.
Bu ısrar karşısında direnecek gücü kendisinde bulamayan İbrahim pes etti
-Tamam çıkışta eve gidip alırız kartı

     Birer çay içip kafeden kalktıklarında yağmur dinmişti   eve gelene kadar Hüseyin , kart hakkında komiserin sabahtan beri kendine sorduğu soruları sorup durdu kapının önüne geldiklerinde İbrahim cevabını bilmediği soruların kendine sorulup durmasından  bıkmıştı, kartı bir an önce verip Hüseyin'i göndermek istiyordu. Aceleyle kapıyı açıp   içeri girdiler ama oturma odasındaki orta sehpaya baktığında  komiserin bütün hayalleri yıkılmıştı,evden çıkarken oraya koyduğundan emin olduğu kart yoktu hemen eğilip sehpanın, koltukların altına baktı ama karttan hiçbir  iz yoktu Hüseyin ne olduğunu anlamaya çalışıyor boş boş İbrahim'e bakıyordu,
-Ne oldu? Kart nerde?
-Bilmiyorum evden çıkarken sehpanın üstüne koymuştum, şimdi yok
-Buraya koyduğuna emin misin?
-Evet eminim
İbrahim kartı aramayı bırakıp koltuğa oturmuş olanları anlamlandırmaya çalışıyordu. Aklındaki soruyu Hüseyin seslendirdi
- Kartı kim,nasıl almış olabilir?
-Nasıl aldığını bilmiyorum ama kimin aldığı aşikar
- Apartmanın önünü gören bir güvenlik kamerası yok mu?
- Var tabi, görüntüler de sitenin güvenlik dairesinde depolanıyor
-Hadi o zaman ne duruyoruz

    Komiser aniden ayağa kalktı ve alelacele yan apartmandaki güvenlik dairesine doğru yola çıktı Hüseyin ise hemen arkasından onu takip ediyordu çok geçmeden daireye varmışlardı içeri girdiklerinde onları bilindik güvenlik odalarından birisi karşıladı, duvarlar mat beyazdı gri renkli bir örtü serili masanın üstünde üç tane monitör vardı, monitörlerden biri tam ekran sitenin girişini gösteriyor diğer iki monitörde ise ekran dokuz eş parçaya bölünmüş her bir bölme bir apartmanın önünü gösteriyordu  masanın önünde de bir güvenlik görevlisi plastik sandalyede uyuyordu oldukça derin uykuda olmalı ki polisler içeri girince bile uyanmadı  İbrahim onu uyandırmak için birkaç kez dürtünce gözleri yavaş yavaş açılmaya başladı, hiç mahçup olmuşa benzemiyordu, ağzını yaya yaya "Ne oldu bir şey mi var?" diye sordu İbrahim onu umursayacak durumda değildi bir an önce görüntüleri izleyip kartı kimin aldığını öğrenmesi gerekiyordu
- F bloğun bugün akşam dokuz ile onbir arası kamera kayıtlarını izlememiz gerekiyor.
Güvenlik görevlisi bizim ikiliyi küçümseyici bir tavırla baştan aşağı süzdükten sonra küstah bir şekilde konuştu
-pardon siz kim oluyorsunuz?
Hüseyin tam adamın boğazına sarılacaktı ki İbrahim engelledi kargaşa çıkması işlerine yaramazdı, Komiser hayatı boyunca ne zaman sıkışsa yardımına koşan polis kimliğini çıkarıp adamın gözüne sokarcasına gösterdi, kimliği gören güvenlikçi hemen kendine çeki düzen verdi
- Kusura bakmayın polis olduğunuzu bilmiyordum
İbrahim de olayı uzatmak istemiyordu
-Tamam önemli değil, hadi aç şu kayıtları
-Dokuz onbir arası mı demiştiniz
- Evet
- bir dakika açılıyor

      Çok geçmeden kayıtlar açılmıştı, saat dokuzu yedi geçe İbrahim evden çıkıyordu sonra yarım saat kadar bir hareketlilik yok.Saat 21:39 da kayıtlar direk 21:47 ye atlıyor
İlk konuşan Hüseyin oldu
- Ne oldu kayıtlar neden atlıyor?
Güvenlikçi de şaşırmışa benziyordu
- Hiçbir fikrim yok daha hiç böyle bir şey olmamıştı
- Geri al şu kayıtları
Görevli kayıtları 21:35'e geri sardı ama 21:39'a geldiğinde kayıtlar yine sekiz dakika ileri atladı
- Burada bir arıza olmuş sanırım ilerisini de izlemek istermisiniz?
İbrahim donup kalmıştı, yalnızca ölüm sessizliğinde duyulabilecek bir sesle konuştu
-Gerek yok.

ŞİZOFFRENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin