O

20 4 7
                                    

     Düşmemek için kapının koluna tutunup kendimi yatağa ittirdim, ışığı yakmaya fırsat bulamamıştım ayaklarım, ellerim, boynum bedenimin her zerresi titriyordu. Vücudum, hayatta kalma içgüdüsüyle adrenalin pompalıyordu.

      Zorla da olsa ayağa kalktım, arabayı kontrol etmem gerekiyordu, atabileceğim en hızlı adımlarla oturma odasına gittim, hava neredeyse tamamen kararmıştı, araba olduğu yerde duruyordu ama içimde birisinin olup olmadığı belli değildi. Camın önündem çekildim, evde "Ona" karşı koyabileceğim bir şey aramaya başladım, önce televizyon dolabının altındaki çekmeceleri karıştırdım dvd lerden başka bir şey yoktu  lavaboya gidip aynanın yanındaki dolapları açtım orada tek olan şey ise kişisel bakım ürünleriydi, bir umut alttaki dolabın kapağını açtım ama orada da sadece temizlik ürünleri vardı. Ayağa kalkarken kafamı lavaboya çarpıp geri yerime oturdum, elimi kafama götürdüğümde elimde sıcaklık hissettim çok geçmeden aynı sıcaklığı yüzümde de hissettim, daha dikkatli olarak tekrar ayağa kalktım, tuvalet kapısının diğer tarafında duvara asılı beyaz, pamuktan yapılmış, çiçek işlemeli havlu vardı alıp kafamın acı hissettiğim tarafına bastırdım, nerenin yarıldığını anlamak için aynaya bakacak vaktim bile yoktu hemen yatak odasına gidip gardroba, komidine yani aklıma gelen her yere baktım ama nafile, işime yarayacak hiçbir şey yoktu. Benim zaten silahtır tüfektir bu tür şeylerle hiçbir zaman alakam olmamıştı ama hatırlamadığım zamanlarda belki bir şey almışımdır ümidiyle evi aramıştım.

   Yatak odasından çıkıp kapıya yöneldim, burada oturup beni öldürmesini bekleyemezdim, evden çıkmalıydım, yüzümü kafamdaki havluyla temizleyip havluyu oturma odanısının girişine  attım, dış kapının önüne geldiğimde, onunla aynı anda harekete geçmiş olma olasılığımız aklıma geldi, kapıdan çıktığımda onunla burun buruna gelebilirdim. Tekrar camdan bakmaya gittim  artık beynimle değil sadece güdülerimle hareket ediyordum, kapalı stor perdenin yanından yalnızca tek gözüm dışarı çıkacak kadar kafamı soktum araba hala yerindeydi, yeniden kapıya yöneldim çıkmaktan başka çarem yoktu kapının gözünden dışarı baktım, sensörlü lambalar yanmıyordu kapıyı sessizce açıp dışarı çıktım, asansörün yanındaki kırmızı noktalar asansörün 2. Yani bu katta olduğunu gösteriyordu asansöre binip 8. Kata bastım dışarı çıkarsam beni görecekti o yüzden ben de en üst kata çıktım.

    Uzun bir süredir ya da en azından bana çok uzun gelen bir süredir 8. Katta asansörün içinde bekliyordum, en güvenli  yerin burası olduğuna karar vermiştim, eğer birisi asansörü çağırırsa çağırılan kattan bir üst katta inecektim ondan ne yapacağım konusunda ise bir fikrim yoktu ona orada karar verecektim. Kendime göre kusursuz bir plan yapmıştım, o yüzden içim öncesine göre biraz daha rahattı bir süre daha bekleyip aşağı inmeyi planlıyordum. Bacaklarım ayakta durmaktan ağrımaya başlamıştı ,sol omzumu düğmelerin olduğu tarafa yaslayıp sağ ayağımı hafiften boşa çıkarmıştım ki asansör tanıdık bir gürültüyle sarsıldı, ilk başta yaslanırken yanlışlıkla dokunduğumu düşündüm ama sonra baktığımda ikinci kattan asansörün çağrıldığını gördüm omzum 2. katın düğmesinin oldukça üstündeydi ben dokunmuş olamazdım. Ben kendime gelene kadar asansör çoktan aşağı inmeye başlamıştı bile hem de 2. kata. 7-6-5 Kendime gelip bir çırpıda dörde bastım bastıktan 3 saniye sonra içinde durduğum ve şu an bana ölüm kabini gibi gelen demir parçası durdu, dördüncü kata gelmiştim elimle asansörün kapısını açıp koridora çıktım, dört adımla kendimi merdivenlerin önünde bulduğumda alnımdan vurulmuşa döndüm, beş altı  merdiven aşağıda deri ceketli, siyah saçlarını at kuyruğu gibi bağlamış, bana Amerikan filmlerindeki  ajanları hatırlatan bir kadın yukarı çıkıyordu. Bana oyun oynamış, benim yapacaklarımı tahmin edip beni tuzağa çekmişti. Elim merdivenin trabzanında donakalmışken kafasını kaldırdı, simsiyah gözleri avını görmüş kurt misali parladı o anda ayaklarım çözüldü, arkamı dönüp kaçmaya başladım ama bu kaçış daha diğer merdivene ulaşamadan bitti.

- Geçmiş olsun Uras Bey, hayırdır ne bu acele?

Yavaşlayıp durdum, baştan aşağı domates gibi kızarmıştım. Arkamı döndüğümde kadınla aramızda iki adımlık mesafe vardı,

- Kusura bakmayın sizi tanıyamadım.

- Yok canım ne kusuru tekrardan geçmiş olsun. Ben Merve buraya iki ay önce taşındım, sanırım son zamanları hatırlamıyormuşsunuz.

Dönüp dolaşıp aynı şeyleri konuşmaktan artık bıkmıştım

- Evet öyle oldu, memnum oldum tekrar tanıştığımıza.

- Ben de.

Kadın konuşmayı uzatacak gibiydi ama benim şu an hiç halim yoktu.

- Ben hala tam olarak iyileşemedim de biraz halsizim aşağı insem terbiyesizlik etmiş sayılmam  değil mi?

Kadın biraz bozuldu ama fark ettirmemeye çalışarak " iyi akşamlar" dedi.
Ben de aynı şekilde karşılık verip yanından geçtim. diğer merdivene ulaştığımda hala olduğu yerde duruyordu,  daha fazla oyalanmadan aşağı indim, korkarak kapıyı açıp camdan dışarı baktığımda arabanın orada durmadığını farkettim, iyice rahatlamıştım, düşünmem ve tasalanmam gereken birsürü şey olmasına rağmen vücudum artık duruma isyan etmişti, kendimi kanepeye attım.

ŞİZOFFRENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin