18 Haziran 1631
Magnus:
"Magnus sen kas mı yaptın biraz?" Deyip elini üst bedenimde yavaşça gezdirdi Alec. Bu aralar az da olsa karın kası yapmıştım.
"Hmm, olabilir." Deyip tişörtümü yavaşça yukarıya sıyırdım ve elini yavaşça karın kasımın üstüne koydum. "İyi olmuş mu?"
Eli yavaşça tenimde dolanırken nefesim boğazıma takılmıştı.
"Çok iyi olmuş." Deyip beni yavaşça yere doğru itti. Ormanın herkesten uzak bir yerine gelmiştik ama hala öpüşme bile yaşamadık.
Ama sanırım şimdi başlıyoruz.
Alec sakince üstüne uzandı ve tişörtümü biraz daha yukarıya sıyırdı.
"Seni kas yapma konusunda birazcık teşvik edeyim mi?"
"Et bakalım." Dediğimde ellerini kaslarımda dolaştırır diye bekledim ama birden aşağıya doğru eğildi ve dudaklarını karnımın üstüne bastırdı.
"Alec?" Ağzım açık bir halde ona baktığımda gözlerini bana çevirdi ve çenesini karnıma yaslayıp beni süzdü.
"İstemiyor musun yoksa?"
"Lütfen... istiyorum." Dediğimde dudakları tekrar karnıma temas etti.
Başımı geriye atıp dudaklarımı birbirine bastırdım ve derin nefesler almaya başladım.
"Mükemmel." Dedim rahatlamak adına kendime bir şeyler söylemeye başlayarak. "Harikasın."
Dudakları yavaşça yukarıya doğru çıkarken gözlerimi ona çevirdim ve gözlerimiz buluştu. Utançla güldüğü zaman onun yüzünü kendime çektim ve dudaklarına yapıştım.
"İyi bir teşvik oldu mu?" Deyip hafifçe yüzünü geriye çekti.
"Mükemmel bir teşvikti. Sıra bende." Deyip onu üstümden ittim ve hızlıca üstüne yerleştim. "Nerenize teşvik istersiniz Alec bey?"
"Hmm, omuzlarıma olabilir."
"Tişörtünü çıkar hadi." Dediğimde itiraz etmeden tişörtünü çıkarmasına şaşırmıştım. Geniş omuzları o kadar güzel gözüküyordu ki...
"Arkanı döner misin? Sırtına ve omzuna öpücükler bırakmak istiyorum."
"Memnuniyetle." Deyip arkasını döndüğünde hala şaşkındım.
"Rüya filan mı görüyorum ben? Yoksa sen... biraz ileriye gitmeyi kabul mu ettin?"
"Kabul ettim evet."
"Neden? Yani seni buna zorlamadım öyle değil mi? Kendin istiyorsun yapmayı."
"Beni hiçbir şeye zorlayamayacağını biliyorsun. Ki zaten zorlamazsın da. İstiyorum Magnus, bedenim artık senin dokunuşlarını daha çok istiyor."
"Birtanem, kendin isteyeceğini biliyordum." Deyip sakince üstüne uzandım ve dudaklarımı sağ omzuna doğru bastırdım. Yavaş yavaş omzuna öpücükler bırakırken elimle de belini okşuyordum.
Sonra ensesini es geçmeyip diğer omzuna doğru yol aldım. Öpüşüm yavaş yavaş derinleşmeye başladığında omzuna küçük küçük ısırıklar da bırakmıştım.
Sonra yavaş yavaş sırtına doğru indim ve elimle onu yere bastırıp sırtını keşfetmeye başladım.
Yavaş yavaş kendimi kaybediyor gibiydim. Onun her şeyi bu kadar mükemmel olmak zorunda mıydı?
Elimle sertçe omzunu kavradım ve sırtına küçük öpücükler bırakırken ağzımdan hırıltı şeklinde bir ses çıktı.
Dişlerimi daha sert tenine geçirdiğim zaman farkında olmadan onun canını yakmış olabilirdim ama saniyelik bir an bunu önemsemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
It's a Long Story
FanfictionPeki Magnus ve Alec küçük yaşta tanışmış olsa onları nasıl bir hikaye bekliyor olurdu?