Ramazanda bu hikayeye bölüm yazamadım çünkü malum sürekli sevişiyorlar absjkskes
7 Haziran 1720:
Magnus:
"Sana sinirliyim Alec, o kadınla konuştuğuna inanamıyorum. Kadın sana resmen seks teklifinde bulundu!"
"Beni evine davet etti, bunun neresi seks teklifi?"
"Bu dönemde evine davet etmek demek direkt olarak beni becer demek."
Sinirle bağırdığımda Alec gülmeye başlamıştı.
"Kabul etmişim gibi tepki veriyorsun"
"Ha bir de kabul etseydin!" Diyerek onu büyümle duvara sabitlemiştim. "Sana sahip olan tek kişi benim, başka kimse değil. Kimse senin hakkında seksi hayaller bile kuramaz. Benim dışımda kimse senin hakkında bu tarz şeyler düşünemez."
"Magnus, davayı çözdük ve kadın teşekkür için beni yemeğe çağırdı hepsi bu."
"Sorun da bu işte, tek seni çağırdı. BİZİ DEĞİL!"
"İnsanlar sevgili olduğumuzu bilmiyorlar, geçenlerde de kadının birisinin sana neler dediğini hatırla. Sen de aynen bana şunu demiştin sonuçta yakışıklı bir adamın, kadınlar beni beğeniyor."
"Yani intikam mı alıyorsun benden?"
"Alakası bile yok, intikam almak istesem ben de benzer şeyler söylerdim öyle değil mi?"
Onun üstündeki büyüyü kaldırdığım zaman kendini toparlamıştı.
"Kıskançlığım tuttu diye bana kızamazsın!"
"Magnus, senin kıskançlığın filan tutmuyor. Her zaman kıskançsın sadece arada bu biraz aşağıya iniyor."
"Dediğin gibi, insanlara sevgili olduğumuzu söyleyemiyoruz. Özgürce senle el ele tutuşmak ve gezmek istiyorum ben." Bunu dedikten sonra ona yaklaşıp elimle yüzünü kavradım. "Çok saçma, böyle iğrenç bir dünyada bu kadar güzeliz ama saklamak zorundayız. Sokaklarda cinayetler, tacizler, sapkınlıklar kol gezerken bizim sevgimizi saklamamız çok kötü bir durum."
"Katılıyorum ama insanların düşünce yapılarını değiştiremiyoruz ne yazık ki..." deyip yüzüne koyduğum elime küçük bir öpücük bırakmıştı. "Ama ben inanıyorum, zamanı gelecek ve biz de normal bir şekilde bu sokaklarda el ele dolaşacağız."
(Bu fotoğrafı buraya koymasam olmazdı 😍😍)
"Aslında ne var biliyor musun? Bunu şu an yapmak istiyorum." Dedim kararlı bir halde onu süzerek. "Kimin ne diyeceği umrumda değil, zaten yakında buradan gideceğiz. Öyle bir çılgınlık yapmaya ne dersin?"
"Magnus, emin misin?"
"Tepki verecek olanların ağzını büyü ile kapatırım, tepki verenlere de büyü topu atarım."
"İyice batıralım diyorsun yani."
"Kesinlikle." Dediğimde başını tamam dercesine sallamıştı.
"Hadi batıralım."
...
Birlikte el ele dışarıya çıktığımız anda tüm kafalar bize çevrilmişti. Kimisi ayıplayan bir şeyler söylerken kimisi gözlerini büyütüp bakmakla yetiniyordu. Bazıları laf atmaya çalıştığında cidden büyümle o kişiyi susturuyordum.
"İnsanlar sinirliler." Dedi Alec bana dönerek.
"Hadi onları daha da sinirlendirelim." Diyerek yerimde durdum ve Alec'i kendime çektim.
"Magnus, abartmasak mı?" Alec'in bakışları etrafına kaymış olsa da fikrimin değişeceğini hiç sanmıyordum.
"Onlar abartıyor." Deyip Alec'i kendime çektim ve dudaklarını öpmeye başladım. Gerimizde yükselen hiçbir sese aldırış etmemeye çalışıyordum şu an. Aldırış etsem tüm kasabayı ateşe vermek zorunda kalacaktım çünkü.
Sonunda Alec dayanamamış olacak ki benden ilk uzaklaşan o oldu. Ama tam o esnada yanımıza dönemin rozetli askerlerinden birisi yaklaşmaya başlamıştı.
"Beyler, toplumun ahlaki degerlerine bu şekilde saygısızlık ettiğiniz için sizi gözaltına almak zorundayım."
"Hangi ahlaki değerler?" Deyip güldüğümde adam belinde duran zincir şeklindeki kelepçeyi çıkardı.
"Bu komikliklerini gittiğimiz yerde yaparsın genç adam."
"Kelepçe şart mı cidden?" Demiş olsam da kollarımı sertçe çekip kelepçeyi kollarıma takmıştı. Harika, büyü yapıp kaçma şansım da olmayacak.
"Uzun olan, bileklerini göreyim."
"Keşke diğer olaylara da bu şekilde müdahale eden bir ekibiniz olsa, o zaman bize düşen çözülmemiş olay sayısı daha az olurdu."
Alec'in bileklerini sertçe çeken memura sinirli bir bakış atmıştım.
"Dua et ellerim kelepçeli." Dediğimde bana bir adım yaklaştı.
"Yoksa ne olurdu?"
Derin bir nefes aldığımda adam bizi çekiştirip ileride duran at arabasına doğru götürmeye başlamıştı. Ama rahat durmaya niyetim olmadığı için bizi izleyen kalabalığa döndüm ve gülümsedim.
"Çok namuslu olan bu vatandaşlara böyle rezil bir an yaşattığınız için çok mutluyuz, siz gizli sekslerinize ve iğrenç fantezi dünyanıza geri dönebilirsiniz."
...
İki saate yakın bir süredir öylece bir odada oturuyorduk. Odaya sürekli memurlar girip çıkıyordu ve bize sorular sorup gidiyorlardı.
Aklı dengemiz yerinde mi diye kontrol ediyorlardı resmen.
Sıkılıp offlamaya başladığım bir an içeriye yine bir memur giriş yapmıştı.
"Ahlaksızlık yapan iki genç sizsiniz sanırım." Diyerek karşımızda duran sandalyeye oturduğunda kelepçeli olsa dahi elimi uzatıp Alec'in elini tutmuştum.
"Biziz evet." Deyip güldüğümde adamın kaşları çatılmıştı.
"Elimde olsa siz iki pisliği idam ettirirdim ama kanunlar gereği sizi sadece ülkeden ihraç etmek zorundayım."
"İdam edilsek daha havalı olurdu aslında. Nedeni de sokak ortasında öpüşmek."
"Erkek erkeğe?" Diyen memura bakıp "Kıskandıysan sana da birisini ayarlayalım." Demiştim. Aniden ayaklanıp yüzüme bir yumruk attığında neredeyse yeri boylayacaktım.
Alec'in sinirle kalkıp kelepçeleri umursamadan memurun boynuna atılmasını izledim.
"Ona vurmaya nasıl cüret edersin?"
Adamı sertçe duvara çarptığında adamın eli cebindeki parlak bir şeye gitmişti.
"Alec dikkat et." Dememle Alec anında geriye çekildi ve memur elindeki bıçağı Alec'e doğru kaldırdı.
"Memura saldırmak mı? Başın büyük dertte genç adam."
"Asıl senin başın büyük dertte." Demiş olsam da adam bıçağını geriye çekip ikimize de sinirli bakışlar atmaya devam etmişti.
"Buradan çıkışınız çok zor olacak haberiniz olsun."
...
Ooo mini kaos, en sevdiğim 😎😎
ŞİMDİ OKUDUĞUN
It's a Long Story
FanfictionPeki Magnus ve Alec küçük yaşta tanışmış olsa onları nasıl bir hikaye bekliyor olurdu?