Noluyor?

1.4K 130 78
                                    

20 Nisan 1634

Magnus 20 Alec 19 yaşında.

Magnus:

Artık portal açma olayını çözmüştüm ve bunda son derece iyiydim.

İlk denememde Alec de yanımdaydı ve birlikte geçmiştik portaldan.

Ama buralardayken karşılaştığım bir büyücüden öğrendiğim kadarıyla eğer portala giren kişi sana temas etmezse, ya da etmediği anda nereye gittiğini bilmezse boşlukta kaybolurmuş. Bu yüzden Alec'le ne zaman  seyahat etsek onun elini tutuyordum.

Demirci dükkanından ayrılmıştım ve yeni bir iş arıyordum. Çünkü yeterince param vardı ve artık biraz da olsa kendime zaman ayırmam gerekiyordu.

Birkaç hafta evde dinlenme kararı almıştım ve bu zamanlarda Alec'le vaktimi geçirmiştim.

Onunla sevişmekten başka her şeyi yapıyorduk. Aslında bunu kendimiz istemiştik. Belki ayda bir birbirimizin olmayı istiyorduk, onun dışında da birlikte vakit geçiriyorduk.

Aslında birbirimizi istiyorduk ama sanırım ikimiz de öncekinden daha çekingen olmaya başlamıştık.

Sanki daha sık birlikte olsak bu şeyin büyüsü kaçacaktı. Bu yüzden daha özel zamanlarda olmasını istiyorduk. Gerçek anlamda birbirimizi istediğimiz zamanlarda.

"Günaydın sevgilim." Dedim gözlerini açan Alec'e gülümseyerek.

"Senin evde olmana alışkın değilim."

"Ben de değilim."

"Şu an evde olmasak kucağına çıkar seni doyasıya öperdim." Demesiyle yüzüme kocaman bir gülümseme yayıldı.

"Öptüğünü varsayarak mutlu olmaya çalışacağım." Dediğimde eline küçük bir öpücük bıraktı ve elini bana uzattı. Ben de elini tuttum.

Gülümsemem daha da artarken o da gülümsemişti. Parmakları yavaş yavaş parmaklarıma dokunuyordu ve bu çok güzel bir histi.

"Seni seviyorum." Dedim parmağını tutup yavaşça okşarken. "Bunun herhangi bir tarifi yok. O kadar güzel bir his ki..."

"Biliyorum, fazla güzel."

Sonunda dayanamayıp ayaklandım ve büyümle kapıyı kilitleyip Alec'e yaklaştım.

"Magnus..."

"Sadece bir öpücük." Dedim ve üstüne eğilip onun dudaklarına yöneldim. Dudaklarına birkaç küçük öpücük bıraktıktan sonra geriye çekilmiştim.

O sırada içeriden bir şeylerin devrilme sesi gelmişti.

"Noluyor?"

"Bilmiyorum." Dedim kapıya bakarken. "Bir baksam iyi olacak."

Sonra bir çığlık doldu kulağımıza. İkimiz de aynı anda ayaklandık.

Kapıya yöneldiğim zaman birden kapı açıldı ve içeriye bir şey giriş yaptı.

Bir şey... bir şeytan. Gördüğüm anda anlardım.

"Alec geride dur." Deyip hızlıca Alec'in önüne geçtim ve kapıdan giren şeytana bir büyü topu fırlattım ama sonrasında başka bir şeytan daha girdi.

Birisiyle başa çıkmaya çalışırken kendimi birden duvara fırlatılmış halde bulmuştum. Sonradan Alec'in çığlık attığını duymamla kendimi toparladım ve iki şeytanı da geriye püskürtüp bir portal açtım. Alec'in elini tutup ikimizi portaldan içeriye atmıştım.

It's a Long StoryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin