Ne zordur gerçekler ile yüzleşmek.
Ne zordur öleni yaşatmak , yaşayanı öldürmek.Bu ses nasıl olurdu ? Kafamı döndüğümde ise yıllar önce gördüğüm yüz ile karşılaştım.
Hayır beynimin bir oyunuydu bu. Hayaldi. Gerçek olamazdı. Başımı iki yana sallayarak;
"Hayır. Hayır sen gerçek değilsin ! Hayır ! Yine oyun oynuyor beynim bana! Hayır!"
İnanmıyordum. Daha fazla dayanamadı bacaklarım. Bedenimle beraber yıkıldım gözlerimin altında kayan zemine.
Kafamı kaldırdığımda hala oradaydı.
Hayır bu olamazdı ! Bu benim beynimin bir oyunuydu !
Benim abim ölmüştü ! 6 yıl önce abim ölmüştü benim hayır !
Gözleriyle huzur veren , düştüğümde kaldıran abim ölmüştü. Şimdi nasıl olurda karşımda bu kadar gerçek gibi durabilirdi ?
Önüme oturdu bir beden.
"Ben gerçeğim peri kızı!"
Olamazdı. Gözyaşlarım teker teker yanaklarımdan süzülürken , beynim bir yandan idrak etmeye çalışıyordu.
Gözlerim git gide kararmıştı. Kafam öne doğru, abimin hayaline doğru düşüyordu. Tek düşündüğüm ise ya hayal değil de gerçekse fikriydi.
________
Gözlerimi açtığımda dağ evindeki salonun siyah deri koltuğunun üzerinde yatıyordum. Üzerimde mor bir battaniye vardı. Kendimi yorgun hissediyordum. Fiziksel mı ruhsal mı hiçbir fikrim yoktu. Ne yaşadığımı hatırlamak dahi istemediğim kesindi.
Cenk'i aradı gözlerim ama yoktu. Bahçede diye düşündüm. Ama olmama ihtimali de olabilir diye düşündüm.Sanki canımı sıkan tek şey Cenk'in bahçede olması mıydı ?
Ben bugün ne yaşamıştım öyle ? Abimin hayali mi yoksa gerçeği miydi bilmiyordum bile.
İnceleme fırsatım pek olamamıştı yaşadığım şoktan dolayı. Salona tekrar baktım.
Her yerde resimler, at bibloları , melek bibloları vardı. Resimlere yaklaştığımda hepsinin abim ve ben olduğumuzu farkettim. Volkanlar ile resimleri de vardı.
En sonunda ise bir çerçevenin içinde simsiyah kağıt , ortasında ise mor renkte meleğe benzer bir resim vardı.
Bu abimle bizi temsil ediyordu. Bu kesindi.
Ama bu ev neden bu kadar temiz ve özenliydi? Anlayamıyordum.
Hemen sağ köşede bir kapı vardı. Oraya yöneldiğimde her yere siyahın ve grinin hakim olduğu yatak odası ile karşılaştım.
Buram buram erkek parfümü kokuyordu. Parkesine , duvarına hatta tavanına kadar siyah olan odayla ruhum aydınlığa kavuşmuş gibi hissettim. Saçmaydı belki ama ilk defa bu kadar huzurlu hissettim. Belki de abimde bir parça olduğu içindi.
Ama neden vardı bu parfüm kokusu ? Kim kalıyordu bu evde ?
Dışardan sesler gelince bahçeye çıkmaya karar verdim. Cenk'in ve hayalimdeki sesin sahibi konuşuyordu. Gerçek olamazdı.
"Sen bir şey deme ben anlatacağım ona"
"Seni affetmeyecek Burak bunu bil ! Sen baban yüzünden ailenden kaçtın!"
"Kaçmasaydım zarar görecekti anlasana!"
"O senle savaşırdı"
"Ama yara da alırdı Cenk"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PLATONİK
Romance"Ne bakıyorsun öyle ? İlk defa mı erkek gördün hayatında?" diye sordu. O soru o an hiç beynime ulaşamadı. Gözlerim büyülenmiş gibi kitlendi o harika ötesi gözlerine. İçimden bir şey koptu hissettim. Canım acıyacaktı sanki de yer hazırlıyor gibiydi...