Çiğdem oturduğu yerde ikisine bakıyordu. Birbirlerine bakarken bile, birbirlerinin gözlerinden sevgi akıyordu.
Bu iki güzel seven insanı ayırdığı için kendisine lanet etti!
O ne zaman bu kadar bencil bir insan olmuştu?
Zehra'nın ellerine baktı. Zehra ellerini bebeğinin üzerine koymuştu, sanki bebeğinin ona güç vermesini istiyordu.
Ağlamamak için dişlerini sıkıyordu ve yutkunarak gülümsüyordu.
Çiğdem istemsizce ağlamaya başladı. O minik can büyüyecek ve Zehra'ya babam nerede diye soracaktı. O zaman Zehra minik yavrusuna ne cevap verecekti?
Efken ona Zehra'yı her şeyi ile anlatmıştı. Başına gelenleri biliyordu Çiğdem ve buna rağmen bu kadar kötülük yapmıştı.
Ondan resmen Efken'i kendisine bırakmasını istemişti ve Zehra bebeğinin babasız büyümesini göze alarak, Çiğdem onu seviyor diye kendisine bırakmıştı.
Çiğdem kötü bir şey yapıyordu bunu hissediyordu.
Nikah memurunun sorusu ile kendisine geldi.
Efken dilinden 'Evet' kelimesini dökmüştü ama kalbinin ona 'Hayır' dediğini biliyordu.
Çiğdem, onu sevmeyen ve kalbinde başkasının aşkını taşıdığını bildiği biriyle böylesine gurursuzca bir evliliği sürdürebilir miydi?
Nikah memuru sorusunu yenilediği sırada Zehra ile göz göze geldi.
Zehra'nın gözünde Efken'i görüyordu açıkça. Gözleri doldu Çiğdem'in. Aynı sırada Zehra'nın gözünden de bir damla yaş aktığını gördü. Yutkundu ve sorulan soruya cevap verdi.
'Evet!'
Bu cevaptan sonra, Efken'in aldığı derin nefeste bile Zehra'yı hissetti Çiğdem. Kalemi eline aldı ve imzayı atacağı sırada Zehra'nın ayaklanıp gitmeye yeltendiğini gördü.
Kalemi elinden fırlattı. İkisinin birbirine olan bakışları bile sevgi doluydu. Zehra'ya koca bir özür borcu vardı. Çiğdem mutlu olsun diye, bebeğini ve kendisini feda etmişti. Bu büyük kalpli kadına ödemesi gereken bir borcu vardı ve şimdi bunu yapacaktı!
Gözyaşları arasında Zehra'ya seslendi.
"Zehra, bizi tebrik etmeyecek misin?"
Efken olanları anlamıyordu. Çiğdem neden imzayı atmadı, neden Zehra'ya seslendi bilmiyordu. Gözleri bir sevdiği kadına bir yanındaki kadına kaydı.
Çiğdem'in içinde kocaman fırtınalar kopuyordu şu an. Ne büyük bir hata yapıyordu böyle? Neden aklı başına yeni gelmişti?
Cevap ister gibi bakarken, Zehra bağırarak konuştu. Çiğdem sesinde bile acısını hissetti.
Bir kez daha kendisine kızdı! O bir bebeği feda edemezdi! Sevmek bu değildi!
Sevmek bencillik değildi. Çiğdem kendisine kızdı. Bu kadar zaman gözlerini böylesine kapattığı için kızdı.
Kalbi çok ağrıyordu ve bi ağrı şuan yapacakları için değil, sevdiği adamı bırakacağı için değildi. İki sevene bu yaptığı kötülük yüzündendi.
Zehra böylesine bir fedakarlık yapmışsa, Çiğdem de yapabilirdi! Kalbindeki bu ağırlık kalksın istiyordu!
Zehra ve Efken mutlu olmayı hak ediyordu!
Zehra, Efken'e doğru yürüdü. Çiğdem ikisinden gözünü ayırmıyordu. Öylesine güzel bakıyordu ki Efken ona. Onu bırakmasını istemiyordu ve Zehra da onu bırakmak istemiyordu. Bunu bakışlarında bile gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbi Yaralı [Tamamlandı]
RomanceEfken ve Zehra. Yutkundum ve tırnaklarımı etime batırıp bir yandan gülümsedin. Tam karşımdaydı. Başımı usulca yukarı kaldırdım. "Hayırlı olsun. Sonunda evleniyorsun." Boğazımda kocaman bir yumru olmuştu. Zorlanıyordum! Akmaya hazır bütün gözyaşla...