'12| she's wakeup

2.3K 268 43
                                    

"Benim güzel kızım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Benim güzel kızım."

Annemin yumuşak tenini ve sıcaklığını saç tellerimin arasında hissettiğimde ağırlaşan gözlerimi açmaya çalışsam da başarılı olamamıştım. Tüm gün boyunca güneşin altında kumdan kale yapmış, denizin tüm tuzunu cılız fakat güçlü bedenimde topladıktan sonra yorgun düşmüş ve kendimi yatak odasına atarak serinlemiştim. Annem sabah evde yoktu, eşyalarını topladığını fark ettiğimde içimdeki heyecana engel olamamıştım, tatile gidiyorduk! Belki uzun süredir istediğim Jeju Adası'ndaki macera parkına giderdik ya da büyükannemlerin yanına, kasabaya gider ve birkaç gün orada kalırdık.

Gittikçe rengi açılan saçlarımın üzerindeki yumuşak parmakları yavaş hareketlerle çizgiler çekiyor ve sıcak nefesi küçük yüzüme değiyordu.

"Sana bunu nasıl yaparım?"

Saçlarımdaki parmaklarımı şişkin, pürüzsüz yumuşak yanaklarıma düşmüş, düzenli nefes alışverişlerim uyanacağımın habercisi olarak birbirine girmeye başlamıştı. Fısıtlıları kiraz küpeli kulaklarımdan giriyor ve bir anlam kazanmaya çalışıyordu.

"Seni unutmayacağım."

Birkaç dakikalık sessizlikten ve kazanağımdaki sıcak öpücükten sonra hareketlilik sezmiş, göz kapaklarımı kaldırarak boş odada bakışlarımı gezdirmiştim. "Anne?"

"nie zapomniał o tobie"

O seni unutmadı.

+

At arabasının yüklük kısmından altı birleşik dağın arasından kollarını yukarı kaldırarak girdiği karanlık çukurdan çıkmaya çalışan güneşe bakıyordum.

Üzerimdeki şeritli kalın pike tezek kokusunu andırırdığından uç kısmını başımdan aşağı indirerek kokuyu solumamaya çalışıyordum fakat boynumdan içime soğuğun ince ve keskin örtüsü giriyordu. Hafif titrememi durdurmaya çalışmayı bırakmış ve boş bir ifadeyle soğukluğun, ölü bedenlerin üstüne inatla doğmaya çalışan güneşi selamlıyordum.

"Sen iyi misin?"

Jimin'in hırıltılı sesini duymamla eğdiğim başımı hafifçe kaldırarak ona dönmüştüm. İnsanların sahip olamayacağı kadar parlak olan cildi soğukta ışıldıyor ve kararsız bakışları üzerimde geziniyordu. Onun hakkında hep canavar diye bahsederlerdi fakat onu tanıdığım birkaç hafta içerisinde öyle olmadığını anlamıştım. Sadece yakın davranmak istediği kişilere yakın davranıyordu.

"Evet."

Kısa bir cevap verip tekrardan başımı eğmiş ve Yoongi'nin üzerimde gezinen şüpheci bakışlarını önemsememeye çalışmıştım. Kalkanı geçtikten sonra kendime geldiğimde olanların çoğunu hatırlamıyordum, sadece birkaç ses ve karanlık vardı. Orada fazla oyalanmadan sınır ve gümrük şehri Yail'e geçmiş, muhafızlar peşimize takılmadan yola koyulmuştuk. Yoongi,Jimin,Jungkook , Lona ve ben sürgün edilen cadıların yaşadığı kasabaya yol alırken diğerleri başkente doğru yola çıkmıştı. Taehyung'un sürekli Jimin'e benim için dikkat etmesi gerektiğini söylemesine anlam verememiştim. O garip sanrıları görürken ağzımdan bir şey mi kaçırmıştım? Benim hakkımda dikkat edilmesi gereken ne olabilirdi iki saniyede cesede dönüşebilirdim. Son birkaç gündür zihnimde soru işaretinden düşünmeye yer kalmadığından arkadaşımı bir an önce iyileştirip, eski hayatıma dönmek istiyordum.

krewHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin