'23|black witch

1.7K 241 91
                                    

Credo in unum Deum,Patrem omnipotentem factorem caeli et terrae,vsibilium omnium et invisibilium

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Credo in unum Deum,
Patrem omnipotentem factorem caeli et terrae,
vsibilium omnium et invisibilium.

Kulaklarım tanrıya seslenen ilahilerle dolarken gözlerim kapanıp açılıyor, boynumdan geçirilen halat kesik ve hırıltılı nefes almamı sağlıyordu. Ellerim ipe uzanamayacak kadar güçsüzdü, ayaklarım altında bir toprak aramayacak kadar yara içindeydi. Ne ara bu hale gelmiştim hatırlamıyordum. Kesik görüntüler gözlerimin önümden ucu kopmuş film şeridi gibi geçiyor, dudaklarım kuruumaktan çatlıyordu.

Kral Rhar'ın kırmızı ve kanlı irisli kahverengi atının kuyruğuna bağlanan iple saraydan buraya kadar sürüklenerek gelitirildiğimi; atın üstündeki kralın bana ve tüm dünyaya kara bulutlar çöktüren büyükanneme lanetler ettiğini, ağlamaktan bitap düşüp yolun yarısını toprak yutacak şekilde sürüklenerek geldiğimi hatırlıyordum. Her şey yavaş yavaş zihnimde konumlanırken elbisemin yanında sallanan parmaklarımı hareket ettirmeye çalışsam da başarılı olamamıştım. Ölümün leş kokusunu alıyordum, başımda dönen kargaların çığlıklarını işitebiliyordum.

"śmierć"

(ölüm)

Kargalar tepemde daireler çizerken bana fısıldıyorlardı, artık anlıyordum. Daha önce hiç öğrenmediğim dili anlıyordum, bana neyi işaret ettiklerini biliyordum. Kitapta en çok geçen ve büyükannemin okurken ktı bir ifadeye büründüğü ölüm.

Beni kurtaracak bir şey yoktu. Sınır ormanında değildik; sarayın diğer kalkan tarafına düşen sürgün büyücü şehrinin sığ bir ormanındaydık. Kabusumda gördüğüm yer burasıydı, göğe dokunan ağaç buradaydı. Krew'in benim için planlandığı her şey tuzla buz olmuştu ve kendim hakkında öne attığım büyük laflarım peşlerinden gitmişti. Zayıf bir karakterdim, bir kitabın başkarakteri olamayacak ya da mührün asıl sahibi olamayacak kadar. Belki de mühür kaybolup giden annemi seçmişti ve bana zorunlu bir şekilde kalmıştı. Tanrının benim hakkımda ihtişamlı bir mücadele öyküsü yazmayacağını kabullenmeliydim. Etrafımdaki herkes lanetime ortak olmuş, benimle beraber derin bir girdabın içinde kaybolmuştu. Belki de ölümün tüm dünyanın üzerinde kara bir bulut gibi çöken lanetin anahtarı olacaktı.

śmierć.

Kırmızı pelerinli halk ölüm ilahilerini devam ederlerken gittikçe asılı olduğum ihtişamlı çınar ağacına yaklaştıklarını görebiliyordum. En fazla iki dakika sonra ağacın etrafını kuşatmış ve sivri dişlerini açarak ağızlarına düşmemi bekleyeceklerdi. Gözlerimi sıkıca yumup beni  rahatlatan anlarını düşünmeye başladım. Büyükannemin taze reçel kokusu, Miyeol'un yılbaşında aldığı hafif ve tatlı parfüm, Isabell'in sevgilisi tadamadığı için bize kalan limonlu keki, Lona'dan sürekli aldığım yumuşak ve sıcak pijamalar. Taehyung'un sesi.

"Büyücüler öldükten sonra külleri ağaçların altına gömülür. Bir sonraki nesile daha fazla güç verebilmek için. Her biri beni öldürmen için yalvarıyor Gemma, duyabiliyor musun?"

krewHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin