onbeş

10.3K 570 72
                                    


Merdivenleri ikişer ikişler çıkıp kapıya vardığımda siyah kapının yanındaki iki zile de basıp, tokmağı kaktım. Birkaç dakika ses gelmeyince kaşlarımı çatarak kapıya vurdum, ardından tekrar zillere bastım ve nihayet kapı aralandığında önümdeki çocuğu iterek içeri girdim. Ezbere bildiğim odaya ilerleyip boncuklu şeyleri iterek bakındım ama sohbet eden birkaç kız ve oğlandan başka kimse yoktu. Geri çekildiğimde arkamdaki bedene çarptım, başımı kaldırıp sinirle odayı tarayan Aslan'ın çenesine baktım. Odadakiler bizi kendilerince sorgularken aldırmadan omzuna hafifce vurdum.

" Burada değil, gel. "

Yana kayıp koridoru geçtim ve ışıltılı kapı tokmağına uzandım, kilitliydi. Aslan kapıya omuz atmak için ileri atıldığında elimi uzatıp onu durdurdum, gözlerime baktığında parmağımı dudağıma götürüp sus işaretini yaptım. Boynunu yana yatırıp çıtlattığında kapıya dönüp fazla güçlü olmayan bir tekme attım.

" Gökhan ! Dışarı çıkmak için iki dakikan var ! "

Sesler kesilip, kapı açıldığında nefes nefese kalmış adamla kafa kafaya geldik. Onu itip içeri girdiğimde Aslan Gökhan'ı duvara yapıştırmış dirseğini boynuna sertce bastırmıştı. Kırmızı çarşaflara sarılıp açılmış gözlerle bana bakan çocukla göz göze geldiğimde başımı çevirip gözlerimi odada gezdirdim. Koray'dan hiç bir iz yoktu.

" Ne oluyo amına koyayım ya ! "

Oflayarak Aslan'ın yanına geçip nefes almakta zorlanan Gökhan'a baktım.

" Koray'ı kaçırmak gibi bir aptallık yapmadın dimi Gökhan'ım. "

Kaşlarını çatıp boynundaki kola vurduğunda Aslan'ın omzuna dokundum, bana baktığında başımı salladım. Yüzü kırmızıya dönen Gökhan'dan kolunu çektiğinde Gökhan duvara tutunup öksürmeye başladı. Ensesini tutup sertçe okşadım.

" Yapmadın, dimi yakışıklım benim. "

Elimi itip boğazını tutarak doğrulduğunda Aslan ileri atıldı, kolundan tutup onu durdurdum. Gökhan birkaç öksürükten sonra bana bakarak konuşmaya başladı, bu sırada arkadaki velet yanına gelmiş canı açıyormuş gibi bir ifadeyle boynuna bakıyordu. Kaşlarımı çatarak çarşaflara sarınmış çocuğa baktım, böyle masum görünen biri nasıl olur da Gökhan gibi bir piçle olurdu anlamıyordum.

" Umut, anlattım sana. Ben artık değiştim, eski Gökhan değilim ve Allah aşkına hangi Koray'dan bahsediyorsun !? "

" İşini böldük, kusura bakma. Konuşmamız lazım, bekliyorum. "

Yanaklarımın içini havayla doldurup Aslan'ın elini tuttup çektim, odadan çıkıp kapıya ilerlerken Berkay'ın işi olan dağınıklığa göz devirdim. Yönümü değiştirerek boncuklu şeyleri ittim. Odaya girip koltuğa oturmuş herkese öldürecekmiş gibi bakan Berkay'a ve gözlerinden alevler çıkartarak ona bakan insanlara baktım, Berkay beni fark ettiğinde ayağa fırlayıp yanıma geldi. Koray'ı göremeyince gülümsemesi söndü, iç çektim.

" Ne oldu ? Koray nerede ? "

Aslan'ın elini bırakıp Berkay'ın omzuna hafifçe vurdum, dağıtmadan önce bi bekleseydi iyi olurdu. Şimdi birde özür işi açılacaktı başıma.

" Ben dağıt dedim mi sana oğlum ne acele ediyosun ?

Omuz silktiğinde mavi saçlı bir çocuk bana doğru gelip yumruk atmaya çalıştı, belimi geriye büküp yumruğundan sıyrıldım ve doğrulduğumda gözlerimi devirerek çocuğa saldırmaya dünden hazır olan Berkay ve Aslan'ın önüne geçerek ikisine engel oldum.

" Demek liderleri sensin, hangi cesaretle mekanımızı basarsın !? Kimsin lan sen !? "

Bu kez de Berkay'a doğru atıldığında yumruğunu tutup sıktım, çocukta güce dair hiç bir şey yokken bu şekil atar yapması komikti açıkçası. Gülümseyerek ekşiyen yüzüne baktım, pembe saçlı bir kız tırnaklarını elimin üzerine bastırdığında elini sıkmayı bırakıp geri çekildim. Hepsine tek tek bakıp omuz silktim. Gökhan hızlı olsa iyi olurdu.

" Umut ben, memnun olmaya çalışacağım  mavili ve pembeli veletler. Şimdi atarınız bittiyse, insanca Gökhan ile konuşmak istiyorum. "

Mavi saçlı çocuk Pembe saçlı kızı itip aynı atarla odayı terk ettiğinde gülmemek için kendimi kastım, Gökhan'ın velet tayfası hiç değişmemişti.  Pekâlâ, hata yapan bizdik ve özür dilemesini bilmeliydik. Pembe saçlı kız sinirli gözlerle bana baktığında gülümseyerek göz kırptım. Siyah saçlı adamın yanına gidip ses çıkartmadan oturduğunda rahatlamıştım ki bu kez konuşan o siyahlı oldu.

" Ne konuda konuşmak istiyorsun ? "

" Sizi ilgilendirmeyen bir konuda. "

Pembe saçlı ayağa kalkacakken Siyahlı onu tuttu. Oflayarak yerinde durmakta zorluk yaşayan Berkay'a ve dikkatle beni izleyen Aslan'a baktım. Bir dakika, Aslan beni izliyordu, hemde tepeden tırnağa. Yutkunup başımı çevirdim, şu an ona yanaşamazdım. Kedi gibi boynuna sokulma isteğim Koray'ın kayıp olduğu düşüncesi tarafından katlediliyordu.

Dakikalar sonra Gökhan geldiğinde olanları anlattıp özür diledim ve tekrar arabaya binip yola koyulduk. Bu kez arkaya Berkay'ın yanına oturmuş başını omzuma yatırmıştım. Yol boyunca dikkatimi çeken şey Aslan'ın rahatlığıydı. Saatler önce robota dönen Aslan gitmiş yerine aynı, eski Aslan gelmişti. Berkay'ı zar zor ikna edip evine postaladıktan sonra eve gelmiş, duş aldıktan sonra koltuğa atmıştım kendimi.

İçimde Koray'ın iyi olduğuna dair bir hiss vardı, tabi bu beni rahatlatmaya yetmiyordu. Ona sarılıp kokusunu içime çekmeden rahat edemezdim zaten.

•••

Neler oluyor hayatta keşke  bu eüya gerçek olsa olsaa~~

Yazar can sıkıntısı sebebiyle kafayı ha yedi ha yiyecek, bilginize..

Ve hayalet olacaksanız başlamayın okumaya, siktirin gidin hemen şimdi. :)

Uzak dur ! | Texting• BxB|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin