Tesadüfen birbirine rastlamış
Başka başka aşklarsızın siz artık
Geceyle gündüz gibi birbirine ayrılmış o ki gece, bir zaman senin
Çölünde kumlar uçurmuş,
O ki gece ve esmer, görmüyor
Sahrayı, sesi içinde karışmış....
(Birhan Keskin)ENES'TEN
uzun ve yorucu gecen bu nöbet günümü bitirip eve dönmek için. Hastanenin parkına indim. Siyah arabamın kapısını açıp arabanın içine gireceğim sırada. Azra'yı otoparkın girişinde beklediğini gördüm. Arabaya binip çalıştırdırarak, Otoparkın girişinde Azra'nın yanında durdum. Camı indirdikten sonra başını kaldırıp yüzüme baktı. Soğukta kaldığı ve üşüdüğü kırmızılaşmış burnundan belliydi. Mahcup bir şekilde yüzüme bakıyordu. Elimi araba kapısının üstüne koydum.
"daha ne kadar bekleyeceksin?" şaşkın bir şekilde yüzüme baktı. Anlamamış gibi
"hıı" gözlerimi devirdim
"beni beklemiyor muydun?" tek kaşımı havaya kaldırıp şaşırmış yüzüne baktım.
"e eevet seni bekliyordum." derin bir iç çekip. Başımla arabanın yan kolduğunu gösterince, başını salladı. Hızlanarak arabanın etrafından dolandı. Yan tarafımdaki araba kapısını açıp bindi. Emniyet kemerini takarken,arabayı çalıştırıp, ısıtıcı actım. Araba yolda giderken ona baktığımda ellerini önünde birleştirmiş parmaklarıyla oynuyordu. Yola bakmaya başladım.
"hastanede olduğumu nereden biliyordun?" kısa bir bakış attım. Başını kaldırdı.
Bana baktığını anlıyordum. Gözümü yoldan ayırmadım.
"Emir'e sordum. O söyledi seninle konuşmamız lazım." dedi kararlı bir sesle. Başımı tamam der gibi salladım. Aramızda başka bir konuşma geçmedi. Telefonla Meryem teyze'yi aradım. Telefonu hoparlöre koyup telefonu arabanın cam önüne koydum. Meryem teyzenin naif ve tatlı sesi arabanın içinde duyuldu.
" günaydın oğlum." sesi dudaklarımın kıvrılmasına sebep oldu.
"günaydın Meryem teyze. Uyandırmadım inşallah" dediğimde gözüm arabanın göstergesindeki saatte kaydı. Sabahın altı bucuğuydu.
"yok oğlum sabah namazı için uyanmıştım zaten. Sen geliyor musun?" gözümün ucuyla Azra'ya baktığımda ısındığı için burnu eski halini almış. Yanakları pembeleşmişti. Kulaklarını açmış bizi merakla dinlediği belliydi. Derin bir nefes aldım. Mahcup bir sesle
" Meryem teyze ben biraz geç geleceğim. Kusura bakma biliyorum torununun yanına gitmen gerek ama işimi bitirir bitirmez hemen geleceğim. Beyna hala uyuyor değil mi? ."
Meryem teyze soruma cevap verdikten sonra, anlayışla karşılayıp telefonu kapattı. Tekrar Azra'ya kısa bir bakış attığımda. Yan profilinden bile üzgün bir yüzle yolu izlediği beli oluyordu. Değişen ruh halini anlamadan arabayı sürmeye devam ettim. Arabayı küçük yeni açtığı belli olan bir kafenin önünde durdum. Emniyet kemerini çıkarırken, hala Azra'nın hareket etmediği anladım.
"Azra" hala tepki vermiyordu. Gözlerimi devirip
"Azra geldik!" birden irkildiğini gördüğümde sesimin gereğinden yüksek olduğunu fark ettim. Bana bakmaya başladığında, gözlerinin dolduğunu anladım. Konuşmadan başını tamam der gibi salladı. Emniyet kemerini acıp arabadan inmeye başladığında. Ben arabadan çıkmış, onun olduğu tarafa geçmiştim bile.. Kafeye girdiğimizde erken saatler olduğu için kafe boştu. Garsonlar sandalyeleri düzeltiyorlardı. Bizi güler bir yüzle karşıladılar. Sandalyeleri düzeltilmiş. Salonun en başındaki cam kenarının yanımdaki masaya oturduk. Garson siparişlerimizi sorarken,Ocağı yeni alacakları için beklememiz gerektiğini söyledi. Onun bu konuşması karşısında gülümseyip. İki çay istedim. Azra'ya baktığımda camdan dışarıyı üzgün bir yüzle izliyordu. Dikkatini çekmek için iki kez öksürdüm. Bunu anlamış ki bana baktı. Uzunca bir süre yüzeme baktıktan sonra, sesli bir şekilde yutkunup ellerini masaya koydu. Beklendiğle yüzüne bakınca yerinde kıpırtanıp konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYNA (Tamamlandı )
Ficción GeneralBaşkaları tarafından yenildi "yasak elma" en mahsumumuz kovuldu "CENNETTEN" Yasak bir aşkın gölgesi düştü, masum bir aşk'a