(20)bölüm

1.4K 50 20
                                    

"Yitirdim,
   Kendimi kendi
    İçimde.."
     (Nazim Hikmet)

Enes'ten

Butikten çıkarken Burak'la yarın için sözleşmiş, Bora için yaptırdığı araştırma ile ilgili bilgi verecekti. Bora 'nın sesi her ne kadar eski haline göre iyi gelsede, Lili daha sonra telefonu eline alarak artık iliğin son çare olduğunu söyledi. Elimi çabuk tutmam konusunda uyardı. Kendisininde gelip yardım etmek istediğini söyledi. Bora' yı sevdiğini biliyorum ama gelmek istemesi kesinlikle benimle alakadardı. Lili'yle ayrılık konuşması yapmama rağmen, bana zaman verdiğini ve Bora için ülkeye geri dönmem. bana düşünmek için büyük bir fırsat olduğunu söyledi. Lili'nin zoruyla başladığım ilişkiye yine Lili'nin zoruyla bir son veremiyordum.

Bana göre, insan bir şey hissetmeden bir ilişkiye başlamamalı. Ama Lili'nin hep üstüme gelmesi kendisinden ne kadar uzak durduysamda, biranda Bora'nın hemşiresi olarak hayatımın büyük bir bölümüne dahil oldu. Şebnem 'in Bora' a olan ilgim yüzünden yine umutlanmasını, Lili'nin uzaktan sevmeğinin ne kadar zor olduğunu ve acı çektiğini tek isteğinin bir şans olduğunu söylemesinin üzerine kendimi bu ilişki içinde buldum.

Her zaman ne isteğini bilen bir insan oldum. Çünkü hayat bana hiç bir zaman ikinci bir şans vermedi. Ve ben istediğim yada bana verilen hiç birşeyi boşuna harcayak biri kişi olmadım.

Bana göre " İkinci şans" lüks bir hayat yaşamak demektir.

Ve insanların duygularını "zamana bırakmak" insanların Allahı affetmesi gibi saçma ve gereksiz.

Ben duygularımdan bu kadar eminken zamanın insanlara yaptığı tek şey yaşamlarından aldığı günler bunu anlamamaları sadece komikti.

Ve kadınlar gerçekten anlaması en zor varlıklar sen onlardan ne kadar uzaklaşırsan,sana o kadar çok yaklaşıyorlar. Sonunda istediklerinide alıyorlardı.

Anneme lüks bir hayat verdim yani "ikinci bir şans" bunu görmezden gelip öyle hoyratça harcadı ki, peşinde neyi sürüklendiğini, arkasında ne bıraktığını hiç umursamadı.

Buda büyük bir lüks bence"umursamamak"

Arkasından bıraktığı küçük tatlı kardeşimin yarım saattir dudaklarını kemirip içinde tuttuğu kelimeleri durduruyordu. Çocuklar atikdir içlerinde ne varsa dudaklarından biranda dökülürken Beyna 'nın kendini durdurmak için dudaklarını kemirip durması nefesimi kesiyordu. Şimdi kafamı dağıtmak için ne kadar Beyna' nın üstüne gitmek istemesemde daha fazla dayanamayacaktım. Burnumu çekip, dikiz aynasından dudaklarını kemirip, parmaklarıyla oynuyan Beyna'ya baktım.

"Abicim ne sormak istiyorsan sorabilirsin?" dedim anlayışlı meraklı sesimle. Şaşkın bir şekilde gözleri açıldı.

"senin bir sevgilin mi var?" pat diye bunu bekliyormuş gibi sordu. Kendi şaşkın halini biranda bana aktardı. Dikiz aynasından ona mı yoksa yola mı bakacağıma karar veremiyordum.

"nerden çıktı bu şimdi?" dedim sitenin oto parkına girerken. Beyna'dan ses gelmeyince, arabayı park ettim. Emniyet kemerini açıp Beyna'ya döndüm. Bakışlarını kaldırıp bana baktı.

"Burak abi söyledi." üzgün bakışlar atarak arabanın kapısını actı. Yukarıda konuşmaya karar verdim. Arabadan indik. Küçük ellerinden tuttarak asansöre bindik. Kendi ceketimi portmandaya asarak salona geçtik. Beyna'yı kucağıma alarak kanepeye oturdum. Dağılmış sarı saçlarını kulağının arkasına götürürken. Bana dudaklarını büzerek baktı.

"sevgilim olmasına mı üzülüyorsun?" dedim gülümseyerek

"demek sevgilin var" sesi o kadar cılız çıktı ki, dayanamadım yanaklarından öptüm. Başını kaldırıp yüzüme baktı

BEYNA (Tamamlandı )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin