Her şey bir hayal gibi uzaklarda,
Öyle yalnızım..
Ruhum kanatlanıp uçuverdi,
Sanki ansızın...
Her gün biraz daha unutulmak nasıl zor gelir...
Ben hiç unutmadım,
Unutmayı kalbim ne bilir...
(Günay Çoban)AZRA'DAN
Zaman beni bozguna uğratmamıştı. Hala ilk günkü gibi kalbim onu görünce hızlanıyor, elimi nereye koyacağımı Bilmiyorum.onun yanındayken nefes almayı unutuyorum. İki haftadır onunla geçirdiğim herşeyi onu beklediğim balkonda onu düşündüğüm yatağımda tekrar tekrar düşünüp gülümsüyorum. Elini tutmam, butiğe gelmesi, Beyna'yla görüşmeme izn vermesi, Beyna'yı sahiplenip koruması, gecelerdir bunu tekrar edip mutlu oluyorum. İçimde bahar çiçekleri açmaya başladı. Gökkuşağımın varlığı bile beni bulutların üstüne çıkarıyor. Sabah uyanır uyanmaz yataktan kalkıp kahvaltı hazırladım. Annemle hala özenle ilgileniyorum. Onu öpücüklerle uyandırdım. Beraber kahvaltı yaptık. Odama gidip rutin işlerimi halledikten sonra, giysi dolabının başına gidip gözlerimi gezdirdim. Beyna'la yaptığımız alışverişde anne kız kombinleri almıştık. Ve bugün mor elbiseleri giymeyi kararlaştırmıştık. Enes bugün Beyna'yı kendisinin getireceğini söylemişti. Ama pedagogla konuşmam lazım o yüzden iyice güzelleşip hastaneye gitmeye karar verdim. Askılı mor hafif göğüs dekoltesi vardı, etek kısmı küçük kızlar için fazla fırfırlıydı. Ama anneler için" ki bu ben oluyorum"sadece sık sık pileler atılmıştı. Buda fırfır görevini görmüştü. Beyna'nın yanında olunca çok güzel uyum içinde olacaktık. Böyle kendini garip ve farklı hissetmeyecekti. İkimiz için de kendi kalemimi kullanmayı aklıma not ettim. Odada böyle sırıta sırıta hazırlanmıştım. Uzun Kestane rengi saçlarımı dalgalı fön yapıp salık bıraktım. Tıpkı Enes'in sevdiği gibi... Gerçi farketmemişti iki hafta boyunca ne giydiğim kıyafetleri ne onun için yaptığım makyajları. Gözlerim aynadaki yansımama takılınca kendime baştan aşağı doğru baktım. Her erkeğin ilgisini çekebilirim bu halimle, peki gökkuşağım neden sadece göz deyip geçiyordu. Herşeyi geçtim. Boynumdaki iris çiçeği kolyemi Bunu nasıl umursamazdı. Gördüğüne emindim. Zaten ne zaman onu görsem sakinleşmek için elim istemsizce kolyeme gidiyordu. Ama sanki boynum bomboşmuş gibi hiç farketmemişti, bakışları konuşması o kadar düz ve yabancı ki.... Beni unuttuğunu düşündükçe boğazım düğüm düğüm oluyor. Kalbim sıkışıyor, gözlerimden yaş süzülüyor. Elimle gözyaşlarımı sildim. Makyajımı tekrar yapıp gri el cantamı alıp evden çıktım. Çağırdığım taksi apartmanın önünde beni bekliyordu. Tam taksiye binmek üzereyken dayımın onu farketmem için öksürmesini duydum. Taksinin kapı kulpun daki elimi çekip arkamdaki dayıma mahcup bir gülümsemeyle döndüm. Dayım bana meraklı bakışlar atarak baştan aşağı doğru baktı. Sorguluyucu bir sesle
"nereye Azra bu halde?" sadece gülümdeyip kirpiklerimi kırpıştırdım. Sevimli görünmek için.
"şeyyy butiğe dayıcım..... Eee bugün önemli bir müşteri gelecekte o yüzden"
dayımın sabit bakışlarından kurtulmak için başımı eğmiştim. Neyseki taksici daha fazla beklememek için kornaya bastı. Gülümseyip dayımı öptükten sonra taksiye bindim. Derin bir nefes alırken. Taksiciye hastane dedikten sonra, yolu izlemeye başladım. Gökkuşağımın yanında sakin ve kekelemeden konuşmak için kendimi sakinleştirmeye çalıştırdım. Taksi dururken ücreti verip, hastaneye girdim. Uzun koridorda gökkuşağımı görmenin heyecanıyla içim kıpır kıpır olmuş, adımlarımı hızlı hızlı atıyordum. Koridorun sağındaki üçüncü odada gökkuşağım kaşları çatılmış bir şekilde odasının kapısında koridordaki bana doğru siyahlar içinde gelen adama bakıyordu. Ben onu gördüğüm için ağzım kulaklarımda ona doğru gidiyordum. Bakışları kızgın olabilir ama Enes ne kadar unutmuş gibi yapsada, ben onun içinde Aşk gibi varım. Sadece yağmur kokusunu derinlerine saklamış ve ben sonunda boğulacaksamda onun en derinlerine inmeye yeminliyim. Kaşları beni gördüğü için daha çok çatılsada ben gülümseyerek ona doğru gidiyordum. Onun kokusu etrafımı sararken ona sarılmamak için kendime telkinde bulunuyordum. Gözlerim hala ondan başkasını görmezden, bir anda Omuzuma çarpan adamla yana doğru savruldum. Ben inlerken adam bana bakmadan sinirle çekti gitti. Siyahlar içindeki adam bana hiç yabancı gelmiyordu. Ben daha kendime gelemeden. Enes'in yanıma ne zaman geldiğini anlamadan kolumu tutup, beni odasına doğru çekti. Odasına girerken boştaki eliyle kapıyı kapattı. Kolumu daha çok sıktı. Sıkmasıyla acıyla inledim. Kasılmış cenesiyle yüzüme bakıp sinirle bağırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYNA (Tamamlandı )
General FictionBaşkaları tarafından yenildi "yasak elma" en mahsumumuz kovuldu "CENNETTEN" Yasak bir aşkın gölgesi düştü, masum bir aşk'a