(4)bölüm

3.6K 87 1
                                    

Saklamaya çalışma nafile.
Sevda, çocuk gözlerinden uyku gibi
Akıyor....

  (Reşat Nuri Güntekin)

Enes'ten

"yine ne yaptı Mahmut efendi!"

Emir 'in sesiyle Azra elini elimden çekti. Neyse ki salonun ortasındaki kolon,
tam bizi kamufle etmişti. Hemen ayağa kaldım. Emir' e doğru bir kaç adım attım.

" oğlum bağırmasan, sen daha fazla geç kalmadan bişeyler ye, dükkana git. Babanla aranız daha fazla kötü olmasın."

Emir'in bir eli boynunda Azra'ya baktı

" kıyafetlerimi sen mi getirdin? "

" evet kıyafetlerini getirdim. Ne  bu  halin? "

Azra'ya cevap vermeden, masaya yöneldi. Bir sandalye çekip oturdu. Bende hemen yanındaki sandalyeye oturdum. Azra Emir'e bakıp gözlerini kıstı, derin bir nefes aldı. Alt dudağını ısırtı. Sinirlendiği her halinden anlaşılıyordu. Ellerini hava kaldırarak onu gösterdi.

" ayakta zor duruyorsun sen, çocuk değilsin anladın mı? öyle sabahlara kadar içip anneni pencere önlerinde bırakmaya hakkın yok!"

Emir başını kaldırıp Azra'ya baktı. Yüzüne alay eden bir gülümseme kattı.

"evet bende sana katılıyorum, çocuk değilim. Babamın hayatımı yönlerdirmesinden bıktım. Anladın mı?"

Azra tam ağzını konuşmak için açmıştı ki, Emir eliyle durdurdu.

"Anneme gelince ne o, Ne ben babamı.. memnun etmekten başka bir şey yapmıyoruz, ama artık çok sıkıldım. Annemde artık tek başına.. buna alışsa iyi eder"

"bu mu! yani çözümün içmek mi? o ne yapıyorsa senin iyiliğini düşündüğü için yapıyor"

"istedim mi ha, istedim mi, o sadece doğru bildiğini yapıyor"

Ben hemen araya girdim. Biliyorum Emir biraz daha sinirlenirse Azra'yı üzecekti.

" Lütfen böyle yapmayın sorun sizin aranızda değil, siz birbirinizi anlamayacaksanız, onlardan sizi anlamasını beklemeyin."

Emir bir kahkaha attı. Bana dönüp.

"biliyorsun babam şuanda senin evinde, senin yanında olduğumu bilse kıyametleri koparır"

Tekrar alay eder gibi güldü, eliyle saçını karıştırdı. Tabiki biliyordum, ben mahallede serseri ünvanına layık görülmüştüm. Azra'ya baktım siniri geçmişti, onun yerine gözleri dolmuştu, bana bakıp gülümsemeye çalıştı. Onun bu halini görünce yumruklarımı sıktım. Derin bir nefes alıp, Azranın getirdiği böreği  elime aldım.

"neyse ne oğlum sabah, sabah, lak, lak senin başının ağrıması lazımdı."

"Ağrıyor zaten! "

Elimdeki böğrekten bir ısırık alıp Azra' ya bakıp başımı sağa sola salladım.

"ımmmmmm çok güzel olmuş Azra! Eline sağlık."

Deyince Azra'nın gözleri parladı utanıp yere baktı.

Emir'e bakıp böreği gösterdim.

"hadi bir an önce yede, ağrı kesici al. Bugün izinliyim. Dükkana beraber gideriz. Hem bak ben o malzemeleri taşıyım. Mahmut amca nasıl yumuşuyor."

Emir bana bakıp güldü.

"tabi ne demessin, işine yaradığın kadar iyisin onun gözünde."

Sonunda dayanamadım. Azra'yı  daha fazla üzecekti bu durum, bende bazen düşünmüyor değilim. bizi o yüzden saklıyor diye. Ama olsun beni hayatına kabul ettikten sonra ben onu o ne zaman isterse o zamana kadar beklerdim.

" Emir yeter sus! ben takılmıyorum, sende takılma. Sen beni biliyorsun, sevdiklerim beni biliyor ondan ötesi yok benim için. Ama zamanla oda beni tanıyınca sevecek. Yani ben sevilmiyecek adam mıyım? "

Dedim ve gülüp Azra 'ya göz kırptım. Oda bakıp gözlerini yumdu. Aslında son sözlerim Azra'yı mutlu etmek içindi. Bunun üzerine kimse bir şey demeden kahvaltımızı yaptık. Emir ağrı kesici aldı evden çıktı, bende banyo yapıp çıkacaktım. Azra'ı ben okulla bıracaktım. Her sabah olduğu gibi. Ben banyoya girdim. Oda masayı toparlayacaktı. Saat yedi bucuktu. Azra'nın  okula geç kalmaması için hemen bir duş alıp banyodan çıktım.Odama gidip hazırlandım. Azra beni salonda
bekliyordu. Salona girince televizyonu kapattı. Gergindi çünkü mahalleli yavaş yavaş uyanıyordu, daha fazla strese sokmadan, dış kapıya yöneldim. Ayakkabımı giydim. Oda aynı şeyi yaptı.

Mahallede Azra benden nerdeyse iki metre uzakta gidiyordu. Böyle olmak zorundaydı çünkü beni kimse düzgün bir adam olarak görmüyordu. "Tabi bir de Azra 'nın adı çıkardı." Herkes çok doğru olduğu için bizim bu yaptığımız ahlaksızlıktı onlar için, herşeyi yapıp ama kimse bilmiyor diye ahlaklı oluyorlardı kendileri. Ben hiç bir zaman ne kendimden ne başkasından saklayacak kötü birşey yapmamıştım. Ama Azra' yı suçlayacaklarsa ben susardım. Düzen böyleydi madem bizde ayak uyduracaktık, "

Azra 'ya baktım başını yerden kaldırmadan yürüyordu, Melahat abla bizim mahallenin genel müdürü pencereden dışarıyı dikizliyordu. Başımla selam verince pencereden kalkıp perdeyi örttü, Canı sıkılmış bir şekilde.

Okula yaklaşmıştık. Telefonumu çıkarıp mesaj attım. Her zaman olduğu gibi bir şiirle ayrılacaktım, ben ondan. Yarın yine aynı şekilde hem yanında hem uzayında olacaktım......

Başını telefonundan kaldırıp bana bakıp gülümsedi.
Ve okul bahçesine girdi.

Yan yana yürüyelim diye dar yapılmıştı kaldırımlar.
Ve yine yan yana yürümeyelim diye dar kafalıydı insanlar.
Ve sırf dar diye kafalar,
Düşünmeyi bırakıp sevmeği denedik,
"sarılmak bizi yakar" deyip
Aşkı hep uzaktan sevdik...

"Seni seviyorum çok "

🌠🌠oy veren arkadaşlara teşekkür ederim 🌠🌠

💌küçük bir yorum💌

BEYNA (Tamamlandı )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin