"Ve bir daha hiç benzemedi gelen
günler giden günlere..."Azra' dan
Bugün Enes'le öpüşmüştük, onu önce ben öpmüştüm. Düşününce bile hala utanıyorum. Gerçekten kıskançlık gözümü karartıyor, Şebnem'e güvenmemekte haklı çıkmıştım. Ama ben Enes'e güveniyorum,bu yüzden artık Şebnem'i hiç kafama takmama kararı almıştım. Ben hayatta hep şuna inanmışımdır, eğer biri seni gerçekten seviyorsa gözü senden başka kimseyi görmez. Ben oda sonuçta bir erkek laflarına hiç inanmam seni seven biri aptal bir dürdü yüzenden kendini kaybetmezdi. Hatta o dürdüyü sevendiğinden başka kimseye de hissetmezdi. Ben aşka inananlardanım sonuçta bilim bile saygı duyuyordu. İnsanların vücutları bile tepki veriyorsa demek ki gerçekte vardı aşk.
Düşüncerimden sıyrılıp apartmanın merdivenlerini yavaş yavaş çıkıyordum. Neyseki Enes beni anlayışla karşılamıştı. Eve dönmüştük. Göğsündeki yarayı hatırlayıncada kendimi dahada yorgun hissetip eve dönmek istedim. Kendimi kötü hissediyorum. Enes benim bakışlarından hatta bazen mesajlaşınca kötü olduğumu ona hissettirmemek için güzel şeyler yazınca bile anlıyordu. Ama nasıl böyle bir şeyi bilmezdim bana o yaradan kendisinin bahsetmesi için elimden geleni yapacaktım. Yaranın dayımın dediği eski bar günlerinde olmuş olabileceği benim de aklımı kurcalıyordu. Babamın içince nasıl bir adam olduğunu biliyorum neticede. Ne olursa olsun ben o yarayı sarıp sarmala ya niyetliyim. Benim için barı içkiyi bıraktı. Benim ondan böyle bir şey istememe rağmen, şimdi sıra bendeydi. Evin önüne geldim anahtarı apartmanın girişinde çantandan çıkartmıştım. Kapı deliğine sokup kapıyı açtım. Evde güzel yemek kokuları vardı. Babam evdeydi yani, bu düşünce bile yüzümü astı. Tam da tahmin ettiğim gibi annem mutfakta babam salonda oturmuştu. Annem babam eve gelir gelmez mutfağa girer bildiği en güzel yemekleri yapar, ki buda sık sık olmazdı. Sanırım annemde şu erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer diyen kadınlardandı. 19 yıl denemesine rağmen pek faydasını görmedik annem zaten babamı artık saplandı yapmıştı. Ne babası ne abisi vazgeçire bilmişti. Bende denemeyi çoktan bırakmıştım. Odama geçtim, okul formasını çıkardım. Üstüme balıkçıl haki bir kazak altına siyah bir kot pantolon giydim. Telefonuma mesaj geldi. Komidine uzanıp mesaja baktım. Enes'tenti
"öp öp do ya ma dım" bugüne görderme yapıyordu. Yanaklarımdan sanki sıcak hava çıkıyordu, dudaklarım kurudu. Dilimle dudaklarımı ıslattım. ne yazsaydım ki? daha fazla yerin dibine girmeyecektim utanmaktan. En iyisi cevap vermemekti.
***
Yemeği annemle birlikte masaya konup oturduk. Babam baş köşesine geçmişti annem yanındaki sandalyeden ağzının içene bakıp duruyordu yemeği beğenmiş mi yoksa birşey isteyecek miydi diye. Derin bir nefes aldım. bu durumla iştahım kapanmış bir şekilde yemeklere bakıyordum. Babam bakışlarını benden çekmeden bana bakıp duruyordu
"artık çalışmıyor musun? tekstilde"
Bakışlarımı yemekten yüzüne doğru kaldırdım. Alt duduğımı ısırdım. gözleri kısıldı artık dayanamıyorum nereye kadar böyle olacaktı. Annem için katlanıyorum. Annem bunu anlamış gibi hemen lafa atladı.
"ilahi Necdet bilmiyor musun sanki? yaz tatilinde çalışıyordu. Dersleriyle şimdi ilgilensin kız" dedi elini babamın elinin üstüne koydu. Babam hemen elini çekip kaşığını sertçe tapağa vurdu, porselen tabak pirinç pilavıyla birlikte masada dağıldı. Boyundaki damarları şişmiş bir şekilde bağırdı.
"para lazım bana Mahmut' tan mı isteyeyim söyle!"
Annem korkakarak yüzüne bakıyordu elini onu sakinleştire bileceği zannederek yüzüne götürdü. Babam sanki odan tiksindirici birşeymiş gibi geri adım attı yüzünü buruşturdu. Ben alışmıştım her zamanki halimizdi ve ben yine kendimi feda ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYNA (Tamamlandı )
Ficción GeneralBaşkaları tarafından yenildi "yasak elma" en mahsumumuz kovuldu "CENNETTEN" Yasak bir aşkın gölgesi düştü, masum bir aşk'a