6. Bölüm

11.5K 419 30
                                    


Çocukluk, çok güzel bir dönem bana göre, dert sıkıntı diye bir şey yok. Bir sorumluluk almak zorunda kalmıyorsun. Kimse senden bir şey istemiyor ve sürekli mutlu oluyorsun bende hep küçük kalmak isterdim. Ama ne yazık ki artık öyle bir şey asla mümkün olmayacak.

Bunları düşündüm çünkü; az önce tanıştığım minik yakışıklı şuan kardeşim Yunus Efe ile tanışmak için annesini ikna etmeye çalışıyordu. Bunda başarısız olduğunu söyleyemem.

Annesi 30 lu yaşlarda çok güzel bir kadındı. Çok erken yaşta anne olduğu bir gerçek ya da benim gözümde bu böyle. Ben Efe' nin o tatlı haline bakarken, dışarda kardeşim Yunus Efe' nin servisinin korna sesini duydum. Evet korna sesini ayırt edebiliyorum çünkü Ahmet amca değişik bir tonda yaptırmıştı böyle onun için daha kolay oluyormuş.
Hiç beklemeden yerimden kalkıp kapıya doğru seri adımlar attım. O sıra Uğur abi Yunus Efe' yi kucağına almış bana doğru geliyordu. Tabi onun bir adımı benim iki üç adımıma denk olduğu için daha ben kapıya yetişemeden kapıyı açıp içeriye girdi ve kapıyı kapattı.

" Merhaba fıstık nasılsın bakalım" dedi. Yunus Efe' yi aşağı indirirken......

" Merhaba Uğur abi teşekür ederim iyiyim sizi bekliyordum" dedim ve hemen Yunus Efe' nin boynundaki atkısını ve başındaki bereyi çıkarttım.

" Kusura bakma prenses biraz geciktim. Önce diğer minik farelerimi evlerine bıraktım bizim bu minik sarışın fareyi de en son bırakayım dedim. " dedi. Yunus Efe' nin yanağını sıkarken....

" Hiç sorun değil Uğur abi, geriye bırakacağın başka öğrenci kalmadığına göre sana bir yorgunluk kahvesi yapayım. "

" Hiç hayır diyemeyeceğim bugün içme fırsatı bulamadım süper olur. "

" Hadi siz geçin oturun ben hemen kahveyi alıp geliyorum. "

Hızlı bir şekilde mutfağa geçtim. Zeynep ve Ezgi sohbeti ilerletmişler, hem de beni fark edemeyecek kadar koyu bir sohbet içerisindeydiler. Ben onları rahatsız etmemek adına hemen işime odaklandım.

Cezve şeker su ve kahveyi alıp ocak başına geçtim. Gerekli miktarda olacak şekilde malzemeleri cezveye koyduktan sonra ağır ateşte pişirdim. Türk kahvesini orta şekerli yaptım, küçük bir bardak su ve ikramlık çikolataları da yanına koyduktan sonra Yunus Efe içinde koca bir bardak portakal suyu hazırladım. Tam tepsiyi alıp çıkıyordum ki....

" Hop güzellik nereye böyle bakalım" Ezgi' nin bu ani hareketi beni korkuttu az kalsın elimdeki tepsi yeri boyluyordu. Benim korkmuş halim hoşuna gitmiş olacak ki gülümsemişti. Bende ona karşılık samimi bir gülümseme sundum.....

" Uğur abi geldi bir yorgunluk kahvesi ikram edeyim dedim ve siz de güzel bir sohbet içerisindeydiniz bölmek istemedim. Ve şimdi gitmem gerek yoksa kahve buz gibi olucak" diyerek mutfaktan çıktım.

Ezgi ve Zeynep' te benim arkamdan geliyorlardı. Bunu ayak seslerinden anlamak zor değildi. Kahveyi dökmeden Uğur abinin önüne koydum....

" Teşekür ederim güzelim" dedi ve kahvesinden koca bir yudum aldı.

" Afiyet olsun " diyerek gülümsedim. Yunus Efe' nin de portakal suyunu eline verdim hiç beklemeden içmeye başladı. Şuan çok tatlı bir hali vardı.

O sıra annesinin yanında oturan Efe' nin kardeşime olan bakışlarını fark ettim. Gerçekten Yunus Efe ile arkadaş olmak istediği her halinden belliydi. Galiba utanıyordu o yüzden yanımıza gelemiyordu. Küçük yakışıklıya yardım etsem iyi olacak.....

" Tombişim yeni bir arkadaş ile tanışmak ister misin " dedim Yunus Efe' ye bakarak heyecanla ve parlayan maviş gözleri ile bana bakmaya başladı.

BİRAZDA SEN AĞLA #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin