Multimedya; Bölümle alakalı fotoğraf
Bölüm şarkısı; Yüksek Sadakat - Katil& Maktül"Gerçekten emin misin bunu yapmak istediğine,
Aşkın biraz daha durup düşün, eline ne geçecek?" omuzlarımı silkerek yarışma günü sıktığım parfümü sıktım elbisemin üstüne. O kokoş kadının bavulundan kendime güzel, siyah bir elbise bulmuştum. Yüzüme yaptığım makyajla beraber, geçen günkünden daha güzel olmuştum, bundan emindim."Hem sen makyaj yapmayı nerden biliyorsun amına koyayım?" Cevap vermeyecektim. Çünkü bir cevabım yoktu, neden yaptığıma dair, neden intikam almak istediğime dair.. bir cevabım yoktu.
Düşüncelerimi savuşturarak Ozan'ın üzerindeki kıyafetleri süzdüm sabırla. Mor kısa kollu bir üst, kısa siyah bir kapri, altına da mor spor ayakkabılar giymişti.
"Kamp kumun üstünde biliyorsun değil mi, rahatsız olmayacak mısın o spor ayakkabılarla?" Ellerini havaya kaldırıp kendi etrafında döndü. "Hayır. Sıkıntı olursa gelir değiştiririm, hem benimle sesini inceltmeden konuşma bu kılıkla. İğreniyorum senden." Havaya kaldırdığı ellerini indirerek, "Ayol." Diye bitirdi sözünü.
Hafifçe sırıtarak tekrar aynaya döndüm. Odanın loş ışığı elbisemin üstüne düşüyor, zaten siyah olan elbiseyi simsiyah gösteriyordu. Yokmuş gibi.
Cüzdanımla kimliğimi de cebime attıktan sonra "Gidelim." Dedim. Ozan'ın hafif kıvırcık saçları kurumuş, güzel bir şekil almışlardı.
Benim ise can sıkan peruğum kafamdaydı hala.
"Sen değil miydin bir daha asla yapmam diyen, şimdi ne değişti çok merak ediyorum." Kapının kolunu tutup aşağı indirmeden önce, "Artık almamız gereken iki intikam var kardeşim." Dedim sırıtarak."Bir taşla iki intikam."
-
"Hepiniz kamp ateşimize hoşgeldiniz! Bugün burada olduğunuz için hepinize teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bugünün etkinlik sıralaması, önce kamp ateşi yakılacak, gitar çalıp şarkı söylemek isteyenler şarkı söyleyecek, daha sonra ikramlarımızdan faydalanabilirsiniz. Sonra da girmek isteyen denize girebilir. Evet, bunun için bizden izin almanıza gerek yok." İnsanların çoğu adamın enerjisinin verdiği mutlulukla gülerken, Ozan'la beraber oturmuş Kamer'in gelip gelmeyeceğini bekliyordum.
"Sen abayı yakmış olma bu çocuğa?" Kafamı iki yana salladım sinirle. Ne alakası vardı şimdi onunla bunun? "Hayır." Dedim sertçe. "Neden bir erkekten hoşlanayım, homo değilim ben." Ozan'la aramızda genelde çokça homo şakası olurdu, bundan tiksinmezdik. Aynı evde kaldığımız için sorun da olmazdı genelde, ama bazı ciddi anlarda böyle şeyler konuştuğumuzda genelde birimizden birimiz tepki gösterirdik. "Tamam kanka, kusura bakma. Sinirlerin gerildi sanki biraz." Gerilen kaslarımı gevşetmeye çalıştım. "Sorun yok."
Oturduğumuz yer, bu şenlik için koyulmuş minderlerdi. Rengarenk minderleri kumların üzerine atmışlar, herkese oturmak için bolca alan sağlamışlardı. Buna rağmen sadece kumların üzerine oturanlar da vardı, götleri rahata gelemiyordu demek ki.
"Geldi." Ozan rahatsızca yerinde kıpırdandığında, gözlerimi sahilin otele yakın olan kısmına çevirdim. Sahille otel arasında taş çatlasın 200m vardı. Kamer'in bakışları bana döndüğünde, bakışları dondu. Bana sonsuzluk gibi gelen, Ozan'ın sadece yutkunmasına yetecek bir zaman süresince bakışlarımız ayrılmadı. Adımları durduğundan arkadaşı onun durduğunu fark etmiş olacak ki, Kamer'e ilerleyip, neyin var senin? Demişti. Nasıl bilmiyorum ama asla başaramayacak olan ben, o an çocuğun dudaklarını okuyabilmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BODRUM (GAY)
RomanceBoyxboy hikayedir. Eşcinsel karakterler barındıran bir kitap olduğundan, homofobiklerin okumaması önemle rica olur. - "Yapman gereken şey basit, onu kendine aşık edeceksin." Kapak düzenlenecektir. Argo kelimeler barındırdığından rahatsız olacaklar...