Multimedya; Poyraz Koyu
Bölüm şarkısı; M.I.A - Paper Planes"Koya çıkalım, koya çıkalım, koya çıkalım." Neşeyle şarkı söyleyip, kurbağa pozisyonunda yüzen Ozan'a baktım sinirle. "Koyayım da çık Ozan." koya bakan yüzünü bana çevirerek göz kırptı. "Bazen mizah seviyeni benden aldığını düşünüyorum bebeğim." elini bana uzatarak çak işareti yaptığında, "Keşke annen de mizah seviyesini benden alsaydı, en azından babana hamileyim! derken şaka yapmış olma olasılığı olurdu." Ozan gözlerini büyüterek "Acımasızsın." Dedi.
Güldüm.
"Kesinlikle öyleyim." Az önce Kamer'e saçma salak bir hikaye anlatırken Ozan'ın annesini öldürdüğümü, kendisinin isim takıntısı olduğu yalanını uydurduğumu bilmese de olurdu. Bizim arkadaşlığımız böyle güzeldi zaten.Bir keresinde Ozan çaktırmadan patatesime dünyanın en acı sosu olduğunu iddia ettikleri bir sos dökmüş, ardından unutup kendisi yemişti. Üç gece, yalanım varsa yukarıdaki beni sekiz büklüm etsin, tam üç gece evimizde -benim başımın etini yemek -üzere kalmıştı. İsyan ettiği şey 'Ah ne kadar salağım, seni kandırmaya çalışıp kendim kandığım için üzgünüm' olacağına, 'Allah belanı versin Aşkın. Bak aşkım değil Aşkın diyorum sana olan sinirimi sen anla, neyse. Allah belanı tekrar versin Aşkın.' olduğundan asla yardımcı olmamıştım. Üç gün acı sos sıçmıştı.
"Ayaklarım ağrıdı. Hayır anlamıyorum neden tekneyi koya biraz daha yanaştırmamışlar ki?" Kendi kendime söylenerek yanımda mutlu bir şekilde yüzen kumrala ofladım. Ne geliyorsa onun yüzünden geliyordu başımıza. "Kanka geldik zaten, iki kez daha çırp ayağını. Ulaşmış olacağız." gerçekten de dediği gibi iki ayak çırpması bir kulaca kıyıya gelmiştik.
İnsanlar bizden çok daha önce varmış, etrafın fotoğrafını çekme isteklerini dile getiriyor, su geçirmez kamerası olanlara imrenerek bakıyorlardı. Diğerleri ise son model su geçirmez kameralarıyla fotoğraf çekmekle meşguldü.
Üst üste duran kayaların üzerine tırmanarak en tepeye oturdum. Üstüm çıplak olsa da altımdaki siyah şortun kıçımı koruduğuna şükrediyordum. Odaya döndüğümüz zaman büyük ihtimalle kavrulan tenimin acısıyla sızlanacak, Ozan'a zorla yoğurt sürdürecektim. Çünkü yanmıştım amına koyayım.
"Herkes koya vardığına göre.." adamın asabi bakışları bize değse de gülümsemesini bozmadan anlatmaya devam etti. "Koyda yarım saat hakkınız var. Gezmek isteyen olursa gezebilirsiniz, saat tam dördü otuz geçe burada olun lütfen. Teknemiz kalkacaktır ve sayım olmayacaktır." ayaklarımı sallayarak, çıktığım kayadan indim yavaşça. Ozan tam karşımda durmuş, gezeceğimiz koya bakıyordu istekle.
Bu çocuğu annesi neden böyle yetiştirmişti ya?
"Kanka bir şey söyleyeceğim, koydan döndükten sonra ne yaparız? Önce yemek yiyelim sonra akşam etkinliğine katılır mıyız?" Kafamı salladım onaylarcasına. Bir yandan yürüyor diğer yandan akşamın planını yapıyorduk."Bana uyar." Otelde her akşam misafirler için etkinlikler vardı. Bir gün köpük partisi, bir gün gece klübünde parti, kamp ateşi zırvası, farklı kültürlerin yemeklerinin yapıldığı özel günler..
Bugün hangisinin olduğu konusunda hiçbir fikrim yoktu. Yoracak bir şey olmaması için dua ediyordum içimden. "Umarım köpük partisi vardır." Benim düşüncemi Ozan sesli bir şekilde dile getirdiğinde gülümseyerek yürüdüğümüz yola baktım.
Koy geniş bir sahili andırıyordu. Fakat ilerledikçe kenarlarına kurulmuş tezgahları, mağazaları görebiliyordunuz. Limonata tezgahını görünce Ozan'ı çekiştirdim. "Üzerinde para var mı?" Gözlerini devirdi. "He kanka dur deniz kızına verdiğim emaneti alıp geleyim." nereden baksan isyan etmekte haklıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BODRUM (GAY)
Storie d'amoreBoyxboy hikayedir. Eşcinsel karakterler barındıran bir kitap olduğundan, homofobiklerin okumaması önemle rica olur. - "Yapman gereken şey basit, onu kendine aşık edeceksin." Kapak düzenlenecektir. Argo kelimeler barındırdığından rahatsız olacaklar...