9.Bölüm: "Zincir Yok ki Benim Boynumda."

12.3K 784 432
                                    

Multimedya; Kamer
Bölüm şarkısı; Nil Karaibrahimgil - Kanatlarım Var Ruhumda

"Sen gay misin?" Ozan bir bana bir de soruyu soran Kamer'e baktı. Çocuğun psikolojisi bozulmuştu iyice.

"Sizi ilgilendirmez onun cinsel yönelimi. Ben kamp ateşinin oraya gidiyorum, bu işin iyice suyu çıktı." Sahte sinirim istediğim gibi Kamer'in bakışlarının bana dönmesini sağlamıştı. "Birlikte gidelim." Aksine izin vermeyen sesi, bir yandan da Ergün'le Ozan'ı yalnız bırakma çabam sağolsun Kamer'le beraber ateşin olduğu yere yürümeye başladım.

Ozan'ın mesajı aldığını umuyordum.
"Ergün biraz sert bir çocuk, özür dilerim onun adına." Kafamı iki yana salladım. "Sorun değil, o başının çaresine bakabilir." Ozan'ın adını söylemek istemiyordum çünkü öğrenirse hatırlayabilirdi. Ozan'ın adını hatırlaması şu an istediğim en son şey bile değildi.

"Sevgili misiniz?" kahkaha atmak istiyordum.
"Hayır." dedim sorusunu cevaplayarak. "Lisenin birinci sınıfından beri beraberiz. Hikayesi baya uzun, sonra anlatsam daha hoş olur." Gerçek benken anlatsam daha hoş olur.

"Anladım, sorun yok." onun elleri cebinde, benim ellerim önümde birleşmiş şekilde bir süre daha yürüdükten sonra sonunda ateşin yanına gelebilmiştik. Etrafındaki insanlar çığlık atarak eğleniyor, ellerinde bardaklarla -nasıl yapıyorlardı bilmiyorum- çılgınlar gibi dans ediyorlardı.

"Dans etmek ister misin?" beyaz peruğun bir tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdım. "Hayır." yanlış anlaşılmaya yer vermek istemiyordum. "Ben dans etmeyi bilmiyorum." En son on beş yaşındayken Ozan'la bir gösteriye çıkmıştık, Ozan semazen rolündeydi, ben ise şeytandım. O kendi etrafında dönerken, ben onu çarpıyor, yere itip düşürüyordum.

Gösteri sonunda tekerli sandalyeyle çıkmıştık okuldan. Veliler şaşkın, Ozan'ın ailesi sinirliydi.
İtmiştim de, neden hızlı itmiştim onu soruyorlardı.

"Ben sana öğretirim. Elimi tut." Bir Kamer'e bir bana uzattığı eline baktım. "Hayır. Teşekkür ede-" havada olan elini ani bi hareketle belime sardığında küfür ederek omzuna tutundum. Bunu ben hariç kimse duymamıştı, öyle umut ediyordum.

"Çok güzelsin." Ellerim boynunda, onun elleri benim belimde hafifçe sallanmaya başladık. Güzel olduğumu söylerken ki yüz ifadesini görseniz, bir daha gündüze ihtiyacınız kalmazdı. Karanlığı dilerdiniz, güneşin önünü kapatan bir ay tutulmasını dilerdiniz. Sırf gündüz olmasın diye. Sırf gündüz olup, ondan uzaklaşmayasınız diye.

Peri masalı bitmesin diye.
Kaydırak gibi olan burnu hafifçe burnuma değdiğinde gözlerimi kapatmış bir şekilde sallanıyordum. O çok güzeldi. Gerçekten çok güzeldi.
Bu haftanın ikinci günü bittiğinde, yatağımda büyük ihtimalle bunu düşünüyor olacaktım. Bu gece yatağımda, onu düşünüyor olacaktım.

Kafamı omzuna bıraktım.
Bazen, bazı şeyler hayal gibi gelirdi insana.
Yılda bir gittiğiniz bir tatilin, her yılı farklı şeyler yaşar, farklı insanlarla karşılaşırdınız. Ve siktiğimin tatilini bütün yıl aklınızdan çıkaramaz, belki kendi dilinizi bile konuşmayan birisine aşık olurdunuz. Bunu siz seçmezdiniz, bunu sizin gözleriniz, sizin diliniz, sizin kalbiniz seçerdi. Bunu kesinlikle siz seçmezdiniz, ben de Kamer'i seçmemiştim işte.

Aşık değildim.
Ama hödüğün iyi davranışları, yumuşak bakışları, tatlı dili olsun her an düşme tehlikesi yaşayabilirdim. Ve o düştüğün zaman çıkamayacağın derin bir kuyuydu, bitmeyen taşlı bir yoldu.

Nil Karaibrahimgil'in sesi dört bir yanda olan megafonlardan yükselmeye başlayınca, boynumdaki sıcak nefes de çok yardımcı olmuştu, gözlerimi kapattım.

BODRUM (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin