32.Bölüm: "Beni İki Kez Terk Edişine Yanıyorum."

5.9K 334 199
                                    

Bölümde Aşkın'ın soyadı geçiyor. Kitabı inceledim ama otuz bölümde de denk gelemedim. Aşkın'ın soyadından daha önce bahsettiysem buraya yazabilir mi biriniz? Şimdiden teşekkürler.

Multimedya;Aşkın
Bölüm şarkısı; 1)Türkçe/ Bilal Sonses - İçimden Gelmiyor 2)Teoman - Gönülçelen
Yabancı/ Tamara Todevska - Proud

"Ben bilmiyorum. Ne demem gerektiğini de, nasıl bu hale geldiğimizi de. Tek bildiğim seni sevdiğim, eh bu durumdan da rahatsız olduğum söylenemez." ensesini kaşıyarak gülümsedi. "Süslü cümleler pek kuramam, ama benim en güzel cümlelerim seninle biter." Güldüm. Sadece güldüm.

Diyebileceğim, söyleyebileceğim her şeyi bir gülüşe sığdırmak daha cazip geldi o an. "Teşekkür ederim." dedim fısıltıyla. Sol tarafımda bana aldığı güller, sağ tarafımda Kamer vardı gözlerim kara denizi süzerken. "Başta seni hiç sevmemiştim. Ozan'ın anlattıklarını duyunca da epey nefret beslemiştim. Yaptığın hoş değil, biliyorsun." kaşlarını çattı.

"Benim tek varlığım annem ve kardeşimdi Aşkın. Hala da öyle, artı olarak güzel bir aile buldum sizinle beraber. O an kardeşimi korumak için her şeyi yapardım. Ama Gözde'nin Ozan'ı aldattığını duyunca kendi kardeşimden nefret ettim. Ozan'a da güzel bir teşekkür borcum var sanırım." kaşlarımı kaldırarak sağıma baktım. Onun yüzünde gezinen gözlerim bayram etse de kalbim ısınmıştı söyledikleriyle. "Demek duydun." Demekle yetindim. "Bence de özür dilemen gerekiyor."

"Duydum. Duydum ve kan beynime sıçardı, siktiğimin hayatında tek bir şeye katlanamadım. O da Gözde'nin yediği bu bok oldu." Derin bir nefes alarak gözlerimi yumdum. Ellerim sırtımın arkasındaki sıcak kumlardayken, sadece geceyi dinlemek istiyordum.

Bir de Kamer'i.

"Sana bir şey getirdim." gözlerim bana getirdiği şeyin ne olduğunu merak edip açıldığında, elindeki poşeti fark ettim. "Al." sol kolumu çekip elimi uzattım pakete doğru. Parmaklarım jelatini kavrayıp açtığında, içinden kucağıma düşen kolyeye bakakaldım bir süre. "Hatırlamıyorsun değil mi?" dedi. "Hayır." diye cevapladım onu. "Yani sanki tanıdık geliyor, ama hatırlamıyorum. Ne bu?" nefesini vererek "Aşkın'a aldığım kolye. Ona verecektim fakat işler karışınca vermemeyi daha doğru buldum. Onu hatırlamıyorsun ama benim sana anlattıklarımı hatırlıyorsun. Değil mi?" kafamı onaylarcasına sallayarak kolyeyi havaya kaldırdım parmaklarımın arasında. "Yeşil." dedim istemsiz.

Bir deniz kabuğunun ortasında bulunan yeşil taşta gezindi gözlerim. Aşırı güzeldi. Çok fazla güzeldi.
"Yeşil bizim lanetimiz." diye fısıldadı gülerek. "Yeşil bizim lanetimiz." diyerek tekrar ettim onu. "Bilmez miyim?" bu koyda kaldığımız zamanların bir kısmını hatırlıyordum. Çünkü o zaman kendindin diyen iç sesimi anlamlandıramayarak kaşlarımı çattım.

"İçimden bir ses benim daha önce bu insan olmadığımı söylüyor. Bilmiyorum, sana garip gelecek ama daha önce farklı biriydim sanki. Reankarnasyon gibi bir şeyin ortasındaymışım, kaza geçirince yeniden doğmuşum veya başka biri olarak uyanmışım gibi hissediyorum. Bu manyak ne diyor diyordundur.. değil mi?" kafasını iki yana sallasa da "Sana vicdan azabı çektiren şeyin ne olduğunu bulunca buna bir son vereceğim." dedi elini elimin içine kaydırarak. Kolyeyi kavrayarak boyunma uzattı uzun zincirini. "Şimdi şunu takalım." hafifçe arkamı dönerek takmasını bekledim. Kolyenin soğuk zinciri kavruk tenime değdi ardından orada asılı kaldı.

"Teşekkür ederim, hiç gerek yoktu." dudaklarımı yanağına dokundurduğum an pişman oldum. Utanmıştım, tanrım öyle bir utanmıştım ki!
"Rica ederim, birinin bunu takması lazımdı." utandığımı anlamış gibi belimden kavrayarak göğsüne çekti beni. Rahat bir pozisyonda öylece kalakaldım göğsünde. "Seni seviyorum."
diye fısıldarken tek nefeste bir yandan da parmaklarımı göğsünde dolaştırıyordum. Onu seviyordum, onu çok seviyordum.

BODRUM (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin