25.Bölüm: "Ben Sana Gitme Diyemem, Ben Seni Çok Güzel Severim."

7.9K 523 224
                                    

Kontrol etmeden atıyorum.
Yeni gelenler hoş gelmiş;)

Multimedya; Edit
Bölüm şarkısı; Gökhan Türkmen - İhtimaller Perisi

Bir kişinin ruh eşini bulması çok önemliydi.
Eğer yanlış kişiyle bir ömür geçirmek için o cüzdana imza atarsanız, bütün hayatınız öylece yanardı. Bir kibritin söndüğü dumandan yeniden alevlenmesi gibi, tekrar tekrar alevlenirdi ruhunuz. Yanardınız.

kıyafetlerinizi çıkarıp sevişmek kolay gelirdi.
insanlar bunu her zaman yaparlardı.
ama ruhunuzu birine açmak onların canınıza, aklınıza, korkularınıza, geleceğinize, umutlarınıza, hayallerinize girmesine izin vermek..
çıplak olmak demekti.

Aşk çıplak yaşanırdı.
Aşk savunma olmadan, aşk engel olmadan yaşanırdı. Kendinizi buz gibi bir göle anadan doğma atlamış gibi hissederdiniz. Hissederdiniz fakat üşümek dokunmazdı o an. O iliklerinize kadar hissettiğiniz ten, dudaklar, o dudaklara dokunamama korkusu özgürlük demekti. Çırılçıplak yaşanan aşklar özgürlükle başlar demekti.

Ozan ise ailesi iş uğruna evlenmiş iki insanın birleşiminden ibaretti. Onlar nasıl kıyafetleriyle seviştilerse çocukları da onların sevgisizliğine bulanmıştı. Annesinin karnından doktorlar tarafından alınırken, sevgisizlik işlemişti ruhuna. O çıplaklık asla işlememişti ruhuna. Endişe ettiğinden değil de canı yandığındandı üzerindeki her keder. Onu rahat bırakmayan, her bir keder parçası canını yakıyordu.

Sanki aşkla sevişen iki bedenin ürünü değil de,
Sevgisizlikle birleşmiş makinemsi varlıkların sübyanıydı. Sadece yaşamsal fonksiyonlarını kendi kendine gidermesi için yetiştirilmiş bir sübyan. 

Her zaman böyle hissettiren durum, Ergün'le anlam kazanıyordu onun için. Yanındayken kendisiymiş gibiydi. O iliklerine kadar sevgisizliğe boyanmış sübyan değil de, sokaktan alınıp yıkanıp sonra paklanan sevgiyle harmanlanmış yavru bir kedi gibiydi. Ergün'ün kedisiymiş gibiydi.

Göğsünde kıvrılıp yattığı yerde, aynen böyle hissediyordu işte. "Seni uzun zamandır istiyordum." Duyduğu itirafla beraber bakışları yavaşça çocuğun göğsünde duran parmaklarından çekildiğinde, şaşkın bakışlarını da zihnini de sevgilisine verdi.

"Başta bedensel olarak, sonralarında tamamen sahip olmak istedim sana. Sadece benim ol istedim, o kız sana dokunmasın istedim." Saçlarında hissettiği parmaklarla yumdu gözlerini.

"Kamer bile sana dokunmasın istedim." Ozan elini koyduğu göğsü okşadı hafifçe. "Bana bunu önceden söyleseydin-" üzerinde yattığı göğüsün sahibi sözünü kesince susmak zorunda kaldı. "Bunu sana önceden söyleseydim, Gözde beynini yıkadığı için bana yumruk atardın. O gün yanında olan o değildi, bendim. Her şeyi unut. Beni unut ama bunu unutma. Olur mu sevgilim?" Kafasını salladı. Ergün'ü unutması imkansızdı.

"Seni unutmam mümkün değil." kısa bir süre Ergün'ün parmakları Ozan'ın omzunda hafifçe gezinmeye devam etti. İki beden de duydukları anahtar sesiyle beraber bakışmalarını bölüp ayrılırken odaya giren ikili bozmuştu sessizliği.

Koridorda olan kavgadan sonra Kamer'le Aşkın odadan çıkmış, yiyecek bir şeyler yemek için gece kahvaltısı yapılan yere inmişlerdi. Onlar bir sürü sorunla başa çıkmaya çalışa dursun, diğer çiftimiz de burada hasret gidermişti.

Birisi bir haftadır arzuladığı bedene hasretken,
diğeri koca bir sene hasretti Ozan'a. Hasretin rengi bu muydu, daha doğrusu hasretin rengi olur muydu?

"Naptın lan sen?!" hasretin rengi siyahtı. Katran siyahıydı. "Ergün!" Aşkın'ın dinlemeden iş yapma demelerini umursamadan arkadaşına doğru yürüyen beden, herkesi şaşırtacak derecede sinir taşıyordu üzerinde. Kimsenin sesi çıkmıyordu, çıkamadı.

BODRUM (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin