29.Bölüm: "Ya da beni de yanına al da kalmayayım."

5.9K 399 174
                                    

Tanrım çok heyecanlı.
Düzenlenecek.

Multimedya; Bölümle alakasız fotoğraf
Bölüm şarkısı; Dolu Kadehi Ters Tut - Gitme

Aşkın'dan;

Bu sabaha, ağzımda bok tadı ve başımda bir ağrıyla uyandım. Her yerim ağrıyordu. İnan olsun sol bacağımı hissetmiyordum bile.

Ozan piçi ayağıma oturmuş olmalıydı.
Gözlerimi kırpıştırarak araladım. Kim göz kapaklarıma tutkal dökmüştü amına koyayım?

"Aşkın?" gözlerimi ilk açtığımda gördüğüm şey Ozan'ın bacağımda yatması olabilirdi. Hatta otel odasında, bacağımda bir köpekle de uyanabilirdim. Fakat burnuma dolan hastane kokusu iyiye işaret değildi.

"Noluyor lan?" Yüzümü buruşturarak görüş açımı kazandığımda, alçıyla sarılmış bacağıma baktım. "Ozan?" en yakın arkadaşıma seslendikten sonra Ozan'ın elimdeki eline kaydı gözlerim istemsiz. Parmakları parmağıma geçmiş, yüzündeki endişeyle suratıma bakıyordu.

"Kaza geçirdin." ne kazası? diye sormak istedim. Fakat ilk önce kuruyan boğazımı temizlemem gerekiyordu.

"Araba ç-çarpmış. En son ne hatırlıyorsun?" etrafı inceledim konuşmadan. En son otel odasında olduğumu hatırlıyordum. Bavulumu hazırlıyordum, sanki birisinden kaçıyordum. Bir şeyden kaçıyordum.

"Kamer." dedim Ozan'ın elinden elimi çekerek.
"En son Kamer'den kaçıyordum." Ozan'ın gözlerinin dolduğunu biri bana ağlayarak anlatmaya çalışsa bile inanmazdım. Nasıl desem, genel olarak sakin bir çocuktu.

"Şükürler olsun." diye fısıldadı. Neler oluyordu?
"Onu hatırlıyorsun." omuz silktim olanlardan habersizce. "Kamer'i unutmak ne mümkün. Neden öyle dedin?" Konuştukça başıma fena bir ağrı saplanıyordu. Elimi kafama koyarak keskin bir nefes aldım dişlerimin arasından. Sanırım başım ciddi anlamda çatlıyordu.

"Sorun değil. Bir şey olmadı." kaşlarımı kaldırarak baktım Ozan'a. Elini elimden çekince benden de hastane yatağından da uzaklaşmıştı bedeni.
"Sanırım bir şey olmuş çünkü ne bacağımı ne de kafamı hissetmiyorum." gülümsedi.

Gülümsemesinde hüzün vardı.
Yavaşça yayılıyor, tüm hastane odasını kaplıyordu hüznü. "Kafanı vurmuşsun. Ağrıması çok normal, bacağın konusunda da endişelenme. En fazla bir aya kullanabilirsin sanırım." sırıttım. "Bir ay kısa bir süre. Fazla kullanmıyordum zaten." O da sırttı.

Bir süre öylece birbirimize baktık. Şu an kendimi gülümsemek zorunda gibi hissetsem bile ağrı çok fazlaydı. "Biraz dinlenebilir miyim?" kafasını hızla aşağı yukarı salladı. "Tabi ki." ayağa kalktı oturduğu yerden. Hafif sersemlemişti, bayadır orada oturuyor olmalıydı.

"He unutmadan.." elini yüzüme uzatarak yanağımdan makas aldığında gülümseyerek elini ittirdim. "Ergün'ü hatırlıyor musun?" kaşlarımı çattım. Bugün Ozan çok fazla mı saçmalıyordu?

"Evet, neden böyle sorular soruyorsun amına koyayım?" kafasını iki yana sallayarak kapıya doğru ilerledi. "Hiç, bebeğim." yavaşça kapıyı açıp açtığı gibi kapatarak beni hastane odasında yalnız bıraktı. "Hiç."

"Yanlışlıkla paralel evrene falan mı uyandım acaba?" kendi kendime homurdanarak kapıya kıçımı döndüm. Gözlerimi yumdum. Onları yumduğum gibi karşımda Kamer'in gözleri belirdiğinde küfür ederek uyumaya zorladım kendimi. Eh, çok fazla zorlamama gerek kalmadı.

"Hanımefendi?" yeşil bir ormandaydım. Her zaman yeşil bir ormanda olabilirdim, bu anormal bir şey değildi. Fakat orman, sanki nefes alıyor gibi yükseliyor dengemi kaybetmeme neden oluyordu. Derin bir nefes alarak oksijeni yokladım.

BODRUM (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin