ŞUBAT

550 63 37
                                    

Olay yerinin cinayetten sonraki görüntüsünü polisler için haznesi kan dolu dolma
kalemle kâğıda döken bir katil...

Hüzünler, gamlar, kederler kalemimizin büyüsüyle usulca uzaklaşırlardı. Ya da adalet
sağlanırdı kırışık kâğıtlar üzerinde. Mürekkebim kâh kan olur bir mazlumun vücudunu boyar,
kâh bir yağmur damlası olur, umutlar yeşertirdi. Masamın üzeri cinayet dosyalarıyla dolup
taşardı. Hayatlar birkaç küçük ayrıntıdan ibaretti notlarım arasında.

Olay yeri incelemeyle cesedi incelerdim, kötü adamlarla şarap yudumlardım boğaza
karşı. İnsanlar benim yüzümden ölür, cinayetler benim sayemde çözülürdü. Âşıklar
gözlerimin önünde telef olur, gidenler geride bıraktıkları maktullerin gözlerine bile
bakmazlardı. Şehrin karanlık sokaklarında tüm suçlara tanıklık ederdim.

Ama bu sefer yazdığım karanlık sokakların tam ortasındayım! Kendi kurduğum
labirentteyim, çıkış yok. Emrimdeki tüm polisler peşimde artık. Herkes toplanmış, işlettiğim
cinayetlerin hesabını soruyor benden.

"Olay yeri inceleme memurlarından biri kanlı Montblanc dolma kalemi alıp delil
torbasına koyuyor. Fotoğraflar çekiliyor cesedin etrafında. Eskiden öyle her şeye fotoğraf
çekilmezdi. İnsan için çok değerli olan anlarda fotoğraf çekilirdi, vaktin çok değerli olduğu
zamanlarda. Unutulmaz anlarda çekilmeliydi fotoğraflar. İşte şimdi! İnsan kaç kere ölür ki
hayatında?
Gülümse! Arkadaşlar ölümünü ölümsüzleştirecek."

"Ama şu an her şey gerçek. Yani bir cinayet romanı değil. Biz gerçek olmayan bir
hikâyenin ortasına gerçekten düştük."

ŞUBAT,  YAKINDA!

ŞUBATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin