Bölüm 4

47 16 0
                                    

Siyah ceketi başını dahil kendisini dizlerine kadar muhafaza etsede, önünden geçen herkezin kendisine bakacağını çok iyi biliyordu genç. Bu bakışlara alışmıştı 22 yıl boyunca bu bakışlara maruz kalmıştı zaten. O yüzden şu an bakmaları onu ilgilendirmiyordu çünkü daha önemli bir işini düşünüyordu. Öldürmesi gereken onlarca kişi vardı ve hepsini öldürmesi için sadece 19 saati kalmıştı.

Beyaz kolundaki jack frostlu saatine baktı genç, saat 5:30 du. 'Az kaldı' diye düşündü. Gerçekten çok az kalmıştı zira ölümler başladığında kimse hiç birşey anlamamalıydı. Kendisinden 19 dakika küçük olan kız kardeşi doğum gününde bu saati ona hediye etmişti. Kendisine çok benzediğine dair de küçük bir şaka yapmıştı. Nede güzel günlerdi bir süreye kadar.

Daha dün gibi hatırında olan bu olay tam 15 yıl öncesinde kalmıştı. Kız kardeşinin kendisi gibi bembeyaz bir gecede öldüğü o kabus dolu gecede kalmıştı. Unutmak istemeyeceği nadir olaylardan biriydi buda. Gerçi 8 yaşından sonra hiçbirşeyi hatırlamak istemiyordu. Zaten hatırlaması gereken pekte önemli bir olay olmamıştı. Sadece babası da anneside tekrar onu terk etmişti. Ölmüşlerdi. Bir evlât için annesiz kalmak çok acı vericiydi. Hele birde 2.sinide tekrar kaybedince onu yok edenleri yok etmek istiyordu.

Annesizlik......

Zor günler.Heleki âbisi tarafından mahkum edilmişken. Bu hayat gerçekten yaşanmaya değmeyecek türdendi. Eğer bir amacın yoksa yaşamaya değmezdi. BIR AMACIN YOKSA!

Siyah uzun deri ceketinin kapüşonunu başına almış beklemesi gereken yere doğru seri adımlarla ilerliyordu genç. O annesinin Erda'sıydı ve hep öyle kalacaktı. Albino hastası olması onun suçu değildi ama yetimhanede görünüşü yüzünden dayak yemediği gün veya dalgaya alınmadığı bir an olmamıştı. O kötü günleri geride bırakmasına yardım eden kişiyi üvey Annesi ve babasını unutmasına imkan yoktu.

Genç farkında olmasada içini kin ve intikam ateşi bürümüştü. Bu ateş gün geçtikçe yükselirken ara sıra etrafını da yakıyordu.

"Çok pardon, çok özür dilerim aniden çarpt....."

Koluna aniden birisi çarpmış ve kapşonu bir anlığına başından kaymıştı. Yere düşen gözlüğünü taktıkdan sonra göz göze geldikleri an o da diğerleri gibi genci ilk başta süzmüştü. Kim bilir içinden nasıl bi cümle kuruyordu. Bazı insanlar içinden geçirdiklerini dışarıya vurmaktan çekinmedikleri için kötü cümleleri az çok tahmin edebiliyordu. ' sen...' bi bekleyiş ve o kötü cümleler '...Ne kadar tuhafsın! Tipin çok bozuk! Kendine bakmaya başlasan? Ne stresi yaptında saçların bu yaşında ağardı? Bunun gibi birsürü kalp kıran cümle daha! Belki albinoluğu dışında tipine de laf söylerlerdi. Her tarafının yara izi olması onun suçu değildi ki. ONUN SUÇU DEĞİLDİ!

"Siz bir albinosunuz!? Ben...Sen...biz yani pardon ben siz ve sizler gibilere hayranım! "Genç duydukları karşısında duyacaklarına hitaben çatılan kaşları gevşemişti "efendim?" Demekten de kendini alamamış karşısındaki sarışın kıza odaklanmıştı. Gerçekten kızın düşüncesi bunlarmıydı? Yoksa hayat kadar pembeye boyanmış yalanmıydı? Annesi, kız kardeşi ve efendisinden sonra onu ilk defa güzel gören biri çıkmıştı.

"Ben Asel peki ya sen?"

Diyerek elini uzatan kıza baktı genç. Cidden tanışmak için elini mi uzatmıştı? Bu fırsatı kaçıramazdı.

"Ben...bende Erda"

Oda bembeyaz olan elini uzatmıştı kıza doğru. Asel tanıştığına memnun olduğunu belirttikten sonra gitmesi gereken yöne doğru koşmaya başlamıştı. Erda ise arkasından baka kalmıştı, sadece bakmıştı. Taaki girmemesi gereken bir binaya girdiğini görene dek kendine gelememişti. Huzur mahallesinin apartmanına girdiğini gören Erda içinden lütfen 5. Katına gitmesin orada olması gerekmesin diyerek endişeye düşmüştü.

Zira karışısına bir rakip daha çıkacaktı. Ve bu kıza rakip olmak istemiyordu. Tekrar saatine baktı Erda, saat 5:40 olmak üzereydi. Bu saat denen kavram bazen o anda olduğu gibi olabildiğine yavaş ilerlerken bazende hızın rakip tanımazcasına ilerleyişini andırıyordu. Ne kadar erken o kadar çok ölüm...

Efendisini araması gerektiğini biliyordu. Çünkü gördüğü küçük bir değişimde araması gerektiğini özenle belirtmişti. Karşılarına çıkacak olan herkes ölmeliydi.Bu yüzden beyefendinin kendisine verdiği dinlenilmez olan telefonda kayıtlı olan tek numaraya tuşladı.

~beyefendi aranıyor...~

< •⚓• >

Hayattaki en güzel şey tüm kusurlarınızı görüp bilmesine rağmen sizin hala muhteşem olduğunuzu düşünen birisinin olmasıdır...

~Ernest hemingway~

Denizc.i.⚓

Deniz c.i.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin