Bölüm 14

40 12 4
                                    

"Dostum o yaşlı adama cidden inanacakmıyız? Ben o adamın ismini bildiğinden bile şüpheliyim çünkü!"

Çok sevgili kardeşim beni bir kerecik dinlerse eğer! Önemli bir iş üzerinde yoğunlaşmakta dünyanın en başarısız insanı. Hatta o kadar başarısız ki kamu spotları ' bu adam gibi olmayın işlerinize yoğunlaşarak büyük işler yapabilirsiniz ' gibisinden bir reklam bile verebilirler.

Seb'e yüz vermeyip, görmemiş gibi davranarak binaya girdim.

10 dakika önce ki olaydan hala aklımı alamamıştım. O kız neydi öyle? Deli olduğu belliydi ama, emin değilim. Deli olduğu kadar muhtaçdı sanki? Ama neye? Onunla ilgili bilgilere ulaşabileceğim tek kişi, konuşurken ağzından kaçırdığı o tek ismin sahibiydi, Asel.

Mahallenin başındaki, sokağın süsü olan parkın tam karşısında ki bakkal amca herşeyi bilir diye düşündük bizde onun yanına gittik Seb'le. Daha doğrusu olay yerinde ki insanların bazısı öyle dedi;
' irfan amcaya gidin o bilir dediğiniz kızı...'

" Seb çok budalasın bunu biliyorsundur umarım!"

Göz devirerek şu elinden düşürmediği  fotoğraf makinesi ile uğraşmaya başladı. Merdivenlere doğru ilerlediğini görünce asansörü göstererek daha kolay bir yolun olduğunu hatırlattım. Ama çok sevgili tarihi kardeşim türk fatihi Fatih Sultan Mehmet Han'ın şu sözünü yüzüme vurdu,
Bizde zor diye birşey yoktur, imkansız ise zamanımızı alır...

"Aman da aman!"

Asansöre binip 5. kata tam bastığım anda bir kadın kucağında ki çocuğuyla koşarak asansöre yetişmeye çalıştı. Bende insanlık vazifesi olarak ayağımla durdurdum. Daha sonra aklıma Seb gelince yüzüme tebessüm kaydı. Seb ile ikimizde neden asansöre binmediğini biliyorduk. Klostrofobisi olduğu için, ama beyefendi bunu kabullenemiyor.

Içimden Seb'in son sözüne hitaben  'Herşeyi de bil zaten! ' diye geçirdim.  Sanırım an itibarı ile şu deli kızdan farkım kalmadı! Kendi kendime aynaya bakarak konuşunca gülmeden edememiştim. Sanırım hepimizin içinde bir deli gizliydi.

Bence amaç sadece o delinin ne zaman çıktığını bulmak olmalı!? Kimisinin ki sevdiğinin başına birşey gelince içindeki deliyi çıkartır, kimisi sinirlenince, kimisi aceleciyken, kimisi ise mutluyken içindeki deliyi çıkartır. Her ne olursa olsun dediğim gibi amaç içinde ki delinin ne zaman çıktığını bulmak olmalı. Bir nebze delilik olmadan hiçbir hayat çekilmez nede olsa.

Asansör hareket edince ellerim cebimde kata ulaşmayı bekledim. Hiç bir asansör bu kadar uzun sürmedi sanırım. 

Evet 3 dakikalık sürenin ardından yanımda ki küçük kızı sicilime geçirecek kadar çok şey öğrendim. Gerçi bazı kelimeleri anlamadım ama öğrendiğim  kadarıyla ismi Zeynep Süreyya'ydı. 5 yaşındaydı, ana okuluna gidiyor, resim yapmayı, dans etmeyi, uyumayı ve yemeği seviyordu, gerisi de zaten önemsiz di, yani umarım.

Tanrım her katta biri binmek zorunda mı? İnsan  neden üst katında ki komşusuna giderken asansöre biner ki? Içimde ki ses yine konuşuyor; '27 yaşında sapasağlam olan bir genç, neden 5 kat için asansöre biner ki? Yürüyerek çıkabilir?! ' Evet ikimizde haklıyız sanırım? Evet saat: 7:18 oldu, ve ben hala kata ulaşamadım! Yeter ama Seb şimdiye varmıştır! 2.Katta durdu, 3de durdu, 4de durdu e 5.Katta ben zaten inicem!

Güç bela 5. Kata ulaşınca asansörden indiğim gibi ciğerlerime dolan temiz havanın etkisiyle başım döndü. Derin derin nefesler alıp bilincimi kontrol altına alıp kendi evimde bile asla asansöre binerken böyle bir zorluk çekmediğim aklıma geldi. Gerçekten normal şartlar içerisinde olan insanlar bunlara nasıl katlanıyorlar acaba?

Duvara dayanmış ellerim dizimin üstünde dinlenirken, Seb'in sesini duydum evet bu kattaydı. Sanırım biriyle konuşuyordu, ama kiminle? Saat:7:20 olmuştu. Koşar adım Seb'in yanına gittiğimde, sarışın bir kız?

Görür görmez heyecanlanan yüreğimi dizginleyemedim.

"Serkaaaaan!"

Bir heves yukarı çıkıp serkanın dibinde durdum.

"Merhaba...."

Yanlarına gidip selam verdiğimde Seb direk beni tanıttı. " buda abim Erkan..."

Sabah uykusu kadar sevebileceği biri lazım insana....






Denizc.i.

Deniz c.i.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin