Genç kız tabiri caizse ayaklarını sürüyerek yürüyordu malum hala uykusunu açamamıştı. Saat altıyı sadece 10 dakika geçmişti ve kahvaltı yapacakları yer karşılarındaydı. " Sefa'nın Yeri mi? " gözlüğünü düzeltip tekrar okumayı denediğinde ismin değişmediğini fark etmesi uzun sürmemişti genç kızın. Şaşırdığı açıkça netdi çünkü burayı ( her ne kadar 10 yıldır aynı mahallede otursalarda ) daha önce hiç görmemiş olması garibine gitmişti. Ne zamandan beri oradaydı o cafe?Şık tasarımı ile dikkatini çekiyordu Asel'in. Herşey maviye adanmış gibi birşeydi hatta gibi değil gerçekten maviye adanmıştı. Tüm duvarları ahşap, gök kubbesi yarım daire ve işlemeli bir süsleme, bahçesi bir botanik tarzındaydı. O kadar güzel bir mekandı ki! Kapı ve pencereleri tahtadandı. Bahçe kapısı da yarım olarak tasarlanmış üzerindeki el çizimi olduğu belli olan resimler ise ayrı ve muhteşem bir hava katmıştı.
Bahçedeki masalardan birine oturup siparişlerini verdiklerinde etraf sakindi. Asel girdiklerinden beri dikkatini ahşap masanın ve sandalyenin üzerindeki desenlerden çekemiyordu. "Çok güzel degilmi?"Asel sorunun cevabında gecikmedi. "Kesinlikle!"
Bay Boz karşısındaki 2 kızı süzdü. Biri canından çok sevdiği kızıydı. Diğeri ise iyileşmesini herşeyden çok istediği, geçmişini bu hale nasıl düştüğünü merak etttiği ve herşeye rağmen yanında olmak istediği bir kızdı. Işin garip yanı daha tanışalı 2 saat bile olmamış olan bu kıza karşı duyduğu bağlılık ve güvendi.
"Kızlar bence ben hiç oturmayayım. Eve gidip üzerimi değiştirmem daha sonrada muayenehaneye gitmem lazım. Saat 6.15 ben geçene kadar 7 olur. Mesaim 9'da başlayacak malûm." Boz kızına sarıldıktan sonra hala oturmakta olan Kumsal'a baktı genç kız sadece kendisine bakıyordu.
Yüzünde sanki.....
şey gibi bir şey vardı......
hani .......
SEN DE GİT! NE OLACAK?Kızının ifadesi ise daha dehşet vericiydi. Gitme dercesine çaresiz olduğu okadar aşikardı ki! Ama Boz'un içinde bir şey vardı, kızını bir şizofrenle bırakabileceğine dair bir şey....
Kötü hissettirmeyen ama suçluluk hissi veren bir şey....
Bu tam anlamıyla sanırım GÜVENdi.Boz pekala dercesine başını sallayıp oradan ayrıldı. Evet kızını bir şizofrenle yalnız bırakmıştı. Yada sadece sevgiye muhtaç biriyle...<•⚓•>
Asel önüne konan dilimlenmiş ve sıcacık ( gelmeden önce mikro dalgada ısıtılmış olduğu çok belli olan ) simitinden bir ısırık aldığında o kadar mutlu hissetmişti ki! Sanki simit özenle hazırlanmıştı, sanki ayrı bir hazla, sanki özlem ile hazırlanmıştı....
Buz gibi olan ayranının kendisine çok iyi geldiğini düşünerek bir yudum daha aldığında Kumsal'ın kendisini izlediğini fark etti. Kumsal sadece çay almıştı. Tabi buda Asel'in biraz da olsa utanmasına neden olmuş ve ağzındaki lokmadan başka bir şey alamamıştı. "Sen neden yemiyorsun?"
Kumsal bir süre daha Asel'e bakmış sonra " sanırım duyduğun haz hoşuma gidiyor " diyerek tebessüm etmişti. Asel çıkık elmacık kemikleri ve hafif balık etli kilosu ile yemeğe düşkünlüğünü sergiliyordu. Kısa saçları yüzüne her nekadar yakışsa da yüzünün dolgunluğunu gizleyemiyordu.
" sanırım iltifattı?.....hmm sağol " Asel kilosuna rağmen yediği için anlık bir kızarmış olsada iltifat olarak algıladığı cümleden sonra simidini yemeye devam etmişti. Kusurlarıyla mutluydu çünkü o.
Kumsal saatine baktığında, en son baktığından bu yana sadece 5 dakika geçmişti. Bu 5 dakika bile zamanını boşa harcadığını hissettiriyordu genç kıza. Onun için her saniye hatta her salise önemliydi. Onun için boş vakit yoktu boşa geçirilen vakit vardı. " ben lavaboya kadar gidip geliyorum Asel sen Deniz ile burada otur. Hemen dönerim. "
Asel başını onay şeklinde sallayarak yemek yemeye devam ederken kafasına sonradan dank etti Kumsal'ın dedikleri ' ....Asel sen Deniz ile burada otur...' mu demişti? Deniz? Oturmak? Asel lokmalarını çiğnemeyi yavaşlatıp, etrafına baktığında masasındaki, hatta en yakınındaki masalarda sayılacak olursa tek kişi kendisi olduğunu fark etmişti. Haliyle buda içinin ürpermesine neden olmuştu.
"Merhaba Bayan Boz!"
Asel boğazında kalan lokmasının etkisiyle öksürük karışık, ufak çaplı bir çığltıktan sonra arkasından gelen sesin sahibine baktı.
Jilet gibi olan takım elbisesi, elindeki meşe ağacından olduğunu düşündüğü bastonu ve top sakalı ile muhteşem bir havası vardı. 30 larında olan ve masmavi gözleri, hafif ağarmış saçlarının karizması ile karşısında duran adam tanımlanacaksa kesinlikle 2 kelime yeterliydi: ÇOK YAKIŞIKLI!!
"Buyrun......benim"
Asel boğazına takılan lokmaları yutmaya uğraşırken aynı anda öksürerek ayağı kalkmıştı. Karşısında ki adam da ise tek bir kas dahi oynamıyordu. Genç kız üzerindeki pjamasını düzeltmiş ve adamın kendisine baktığı şekilde oda ona bakmıştı. Sert, kendinden emin, ve KARARLI..... yani kısmen!
"Ben Arkadaşınız Kumsal için buradayım sizden bir şey isteyeceğim. Eğer bana arkadaşınız ile ilgili..."Asel bu adamı Kumsal'ın daha ilk andan başına açtığı bir bela olarak düşünüp, ellerini önünde bağlayıp adamın sözünü kesti. "Afedersiniz ama ben Kumsal ile arkadaş değilim...... Yani sanırım. Ayrıca onunla ilgili olan problemlerinizi..."Asel 2 elinin işaret ve orta parmağını havaya kaldırıp tırnak içinde belirterek;
"...onunla halletmenizi öneriririm. Onunla tanışalı daha yarım saat oldu ve onun hakkında hiç bir şey bilmiyorum haberiniz olsun "
Adamın tek bir mimiği oynamıyordu. Asel bir an için konuştuğu adamın robot olup olamayacağından şüphelensede hiçbir robot bu kadar can sıkıcı olamayacağı konusunda karar aldı.
"Bayan Boz ben size, kendinizde olan bilgilerinizi verin demedim. Edineceğiniz bilgileri bana bildirin demeye çalıştım. Hayat mucizeler ile doludur. Ne zaman ne getireceğini daha da önemlisi kime getireceğini kimse bilemez"Asel sabah içinden geçirdiği cümle geldi aklına birde bir bakıyormuşuz ben ve Kumsal yakın dost oluyormuşuz. Nasıl olsa hayat mucizelerle doludur. Ne zaman Ne getireceğini kimse bilemez. Asel adamın bir telepat olup olmadığına dair şüphelere düşmüştü. Belkide cinnilerle iletişimdeydi?
"Siz Kumsal'ın neyi oluyorsunuz?"Tedirginliğini ve şüpheciliğini gizlemeden sorduğu soruya içinden, 'Allah'ım lütfen başımı belaya sokacak türden bir cevap vermesin ne olur! ' Diye geçiriyordu. Aldığı cevap karışısında her ne kadar ' al işte ' dese de içden içe de Kumsal ı uyarmalıyım demişti.
"Ben Kumsal'ın baş düşmanıyım! Yani onun için öyle. Benim açımdan sadece ona yardım etmek isteyen bir yoldaşım. Sizinle tanıştığıma çok memnun oldum, tarih öğretmeni ve muhteşem bir ressam olan Bayan Boz!"Birincisi bu adam kendisi hakkında olan bu bigileri nereden biliyordu, ikincisi hangi cağdaydık ki bir şizofrenin baş düşmanı olurdu?!...
Asel: KUMSAL benim için bir yağmur gibi. Yağmurda şemsiye açılır çünkü insanlar ıslanmayı sevmez genellikle yoksa neden şemsiye açsınlar ki....
Kumsal ile tanışanlar da ondan korkar bazen uzak durmak ister şemsiye acar ona.....
Ama en başta da söylediği gibi AHMET BATMAN'ın her yağmura şemsiye açılmaz bazen ıslanmak gerekir......Denizc.i.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz c.i.
FanfictionTanıyacağın tüm karakterlerin 1 gün içerisinde nasıl katledildiğine tanık olmak istermisin?! Onların birbirlerine, sizin onlara bağlanıp ayrılamayacağınız bir anda kaderin herkesi birbirinden ayırdığı 24 saatden bahsediyorum sizlere. YADA HERŞEYİ BO...