Herşey bir astronotun uzayda kağıttan uçak ile oynaması kadar saçma bir halde.....
Genç kız hayatında yeni bir dönüm noktası olduğuna inandığı kızdan ayrılınca evine doğru yol almıştı. Evet belki aşk zor hatta nadiren bulunan bir şey ama dostluk? Çok çok daha nadiren bulunur. Gerçek dostlar ya herzaman görebildiğimiz annelerdir, yada göremediğimiz rabbimiz...
Bu genç kız için biraz zor. Annesi yoktu ve onu kendinin öldürdüğünden bile haberi yoktu. Hatta öldüğünden bile haberi yoktu, annesi sadece başka bir ülkeye iş için gitmişti onun gözünde. Aynı 2 yıl önce öldüğü halde, hala denizde bir kaptan olduğunu zannettiği babası gibi....
Genç kız sebepsiz yere gülüyordu, neden güldüğünü bilmiyor ama sadece gülüyordu. Aklında, ömründe geçirdiği en güzel yarım saat vardı. Bu güzel dakikaları en son bir kitapla yaşamıştı. Ondan önce de resim kağıtları ve kalemleri ile.
Kumsal kulağında bir şarkı mırıltısı duyuyordu, ilk başta aldırış etmeyecekti zira o sesleri her daim duyuyordu. Ama bu....Bu başkaydı! Bu daha çok sevgi dolu bir sesdi. Gerçekten tam anlamı ile sadece bir melodiydi. Normalde duyduğu yüksek sesde ki çığlıklar gibi değildi. O sesler sanki melodinin arkasına gizlenmiş nakaratlar haline gelmişti şu an.
" yarın tekrar buluşalım bakalım"
Kumsal kendi kendine mırıldanarak yolda ellerini arkasında birleştirmiş bir şekilde ilerliyordu. Taa ki kulağında ki sessiz müzik mırıltılarının ardına gizlenen çığlıklar gün yüzüne çıkana kadar.
Genç kız kulağında ki tarifi imkansız acıya dayanamıyordu. Bir şey kulağını deliyordu, cırmalıyordu, parçalıyordu sanki! Bu....bu acı kızın feryat figan ağlamasını istiyor gibiydi. Kızın gözleri dolmuştu, ayaklarında adım atacak dermanı bulamamıştı, kulağında ki acıyı dindiremiyordu bunlarsa genç kız için katlanılmaz bir acı haline geldiği için kendini bırakmıştı genç kız. Yolun ortasına. Hiç birşeyi ve hiç kimseyi görmeden. Sadece oturmuştu yolun ortasına ve artık saklamakta güçlük çektiği göz yaşlarını serbest bırakmıştı.
Kriz geçiriyordu.
Ve evet kız ağlıyordu ama artık canı acıdığı için değildi bu ağlayış. Kendince can acıttığı içindi. Herşeyden çok değer verdiği, en çok önemsediği kişiyi umursamamıştı ve onu görmezden gelmişti. Bu ağlayış pişmanlık içindi. Bu ağlayış denizin dalgası kumsala her vurduğunda buluşmanın heyecanı kadar eşsizken aynı zamanda kumsaldan kum taneleri götürdüğündeki acımasızlık içindi. Bu ağlayışı durdurmak sanki denizdeki kum(sal) tanelerini ayıklamak kadar imkansızdı. Bunu anca denizin dalgalarını kesmesi veya kum tanelerini almayı bırakması durdurabilirdi.
Bu hikâyenin denizi belki gerçek bir insan değildi ama o deniz herkesin içindeydi. Tek fark insanların hepsinin onu farklı bir isimle anıyor olmasıydı. Kimisinin denizi kitaplardı, kimisinin ki eğlence, kimisinin ki aileydi her ne olursa olsun bu deniz ' en değerlin ne?-kim?' Sorusunun cevabıydı.
Kız hıçkırıklarla ağlıyor ama aynı zamanda birinden medet umarcasına bağırıyordu.
"HERŞEY IÇIN ÖZÜR DİLERİM!"
Genç kız artık yola koyduğu ellerine bakarak konuşmaya devam etti.
"bunu hak etmemiştin farkındayım ama yanıma gelip beni dinlersen bana da hak vereceksin!ONU ÇOK SEVİYORUM BEN DENİZ! O BENİM ARKADAŞIM SAYILIR ARTIK!"
Kızın son cümlesinden sonra, bıçaklanan bir insanın gösterdiği davranışları yapmaya başlamıştı. Sanki görünmeyen bir bıçakla öldürülüyordu. Yüzünden ve kollarından kanlar akıyordu ama bu Genç kızın kendisini cırmaladığı içindi.
Kumsal kararını vermişti. Asel kendisi için bir dosttu artık. Kendisine çarpmaktan kıl payı kurtulan sürücüleri görmüyordu genç kız, onun için gözünde olan tek şey arkadaşı Deniz'di. Son anda tam biri kendisine çarpacakken Deniz gelmişti. Onu yolun ortasından almış, ve hayatını kurtarmıştı. Kumsal'ın yüzünde ki bu tebessümün ardında mahcubiyet, minnettarlık, sevgi ve güven vardı. Genç kız ağlamaktan kızaran gözleri, içinde duyduğu feryatlar nedeniyle kanayan kulağı ile kendisini kurtaran gence baktı. Yada sadece baktığını sandı. Zira gözünün önünde olan tek şey arkadaşı Deniz'di.
"Deniz bak ben tekrardan özür dilerim tamam mı? Ama Asel o kadar tatlı ve... önyargısız bir insan ki! Benim seninle konuşmamı çoğu insanın aksine yadırgamadı! Bilmem farkında mısın?!..... bana cevap ver Deniz karşımda susup durma! "
Deniz'in karşısında susması kızı üzüyordu. Zira susması demek bir nevi kendisine negatif bir enerji gönderiyordu. Kendisinde yeterince negatif enerjisi olan biri neden daha fazlasına ihtiyaç duysun ki?
" tamam ben gidiyorum! Dur hatta sende geliyorsun! "
Kumsal kendisine kırgın olduğu belli olan arkadaşının elinden tutmuş kaldırmaya çalışıyordu, ama bir tuhaflık vardı. Deniz herzaman ki gibi değildi. Sanki başka biri gibi davranıyordu.
" hanım efendi ben sizin bir tanıdığınız değilim! Sizinle daha önce hiç tanışmadım ve eğer bana ihtiyacınız yoksa benim gitmem gerekiyor."
Kumsal sonunda konuşan dostuna baktı. Ne yani kendisini tanımıyormuş gibi mi yapacaktı? Bir dakika Deniz Kumsal'a trip mi atıyordu? Dalgalarını mı kesmişti? Kum(sal) tanelerini almayı mı bırakmıştı yâni? Kumsal kız olmasına rağmen tripden hoşlanmayan biri olarak Deniz'in bu hareketine gülmüştü.
Olaya uzaktan bakılacak olursa gerçekten gülünç bir durumdu. Genç adamı tanıdığını idda eden bir kız, genc kızı tanımadığını idda eden bir erkek. Kim haklı? Insanlar kime inanmalı? Işte herşeyle kıyaslanabilecek bir durum.
Insan neye inanmalı?!
" pekala bay ukala! Sen işine git bende işime gidiyorum akşam görüşücez ama"
Kumsal sanki 5 dakika önce ağlayan kendisi değilmiş gibi şu an gülüyordu. O masmavi gözleri gülerken nasıl da kayboluyordu.
Genç kız gözünde ki kurtarıcısı Deniz'i ardında bırakıp yürümeye devam etmişti.
Saat: 6:55
25 dakika da tekrar bir kader yazılmıştı. Ama bir sorun vardı ve bunu kimse göremiyordu. Zira o sorun bembeyazdı. Sabahın seherinde kaybolacak kadar beyazdı.
Erda olan herşeyi görmüştü. Hedefe bulaşmaması gereken birileri bulaşmıştı ve bu ' hedefin önüne çıkan herkes ölecek ' kuralına uymuyordu, çünkü bu gençleri öldüremezdi. Hem gençler onu tanıyordu. Onları kandıramazdı da!
'Hemen hermano mayoru aramalıyım.' Bu çocukların burada ne işi vardı?
İnsandan murad onlar,ölümü öldürenler;
Ötenin ötesinde, sonsuz hayat sürenler.....~Necip fazıl kısakürek~
Denizc.i.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz c.i.
FanfictionTanıyacağın tüm karakterlerin 1 gün içerisinde nasıl katledildiğine tanık olmak istermisin?! Onların birbirlerine, sizin onlara bağlanıp ayrılamayacağınız bir anda kaderin herkesi birbirinden ayırdığı 24 saatden bahsediyorum sizlere. YADA HERŞEYİ BO...