Deniz c.i.

Bölüm 25

Multi=Kumsal & Erkan ( Deniz )

Yanımdaki dünya harikası ile oturuyor denizi seyrediyorduk. Ne ironi ama?

" Deniz biliyormusun bence şu çocukla Asel birbirlerini seviyorlar ve bence geri dönüşte sevgili olmuş olurlar " diye söze başladı. " gerçi o çocukda kimse? Iyi biri gibi ama?! Yeni tanıştıkları çok belli. "

O kadar güzel bakıyordu ki. O kadar güzel gülümsüyordu ki. Başımda ki şapkayı alıp kendine takarken o kadar doğaldı ki. 5 kız kardeşim, 9 kız yeğenim vardı yani bir nevi ben kızların yaptığı ufak bir makyajı bile fark edebilecek kapasitedeyim.

Kumsalsa ya muhteşem makyaj yapabilen bir sanatçı yada yüzüne yok denecek kadar az bir sanat yapıyordu ve o halde bile muhteşem görünüyordu. Acaba gerçek ismi neydi. Ne yaşamıştı da bu hale gelmişti. Ne yaşamıştı hayat ona ki olmayan bir kimliğe bürünmekte bulmustu çareyi? Hayat neyi neden yaşatmıştı ona? Sen nasıl bir yaramazdın acaba küçükken be deli kız?!

" en büyük hristiyan katedrallerinin olduğu ve hala kralı olan ülkelerden biri. "

"Ne?"

Alakasız bir şekilde başka bir konuya dalış yapınca afallamıştım. Elinde ki ufak taşları denizde sektirerek (ayrıca bu işte oldukça iyi bence) umursamaz bir tavırla konuştu. " ispanya diyorum ispanya! Çocuğun ten renginden birde telaffuzlarından belli ispanyalı olduğu "

Demek bay Boz haklıydı bu kız dahi ve bi okadar da deliydi.

" Kumsal... "

Ona sorular soracaktım. Bizimle ispanya'ya gelip gelemeyeceğini soracaktım. Sonra neler olduğunu? neler yaşadığını bilmiyorum konuşacaktım onunla ama ne oldu? 10 metre ilerden kardeşim bağıra bağıra arkasından Aseli sürükleye sürükleye yanımıza yaklaşıyordu. Ben daha şokumu atlatamadan Kumsal ile benim elimi tutmuş koşmaya başlamıştı. " kaçın abicim kaçın türkler bizi çiğ çiğ yiyiyecek şimdi " deyip uzaklaştı yanımızdan.

Ben o an kaçmaya lüzum duymadım aslında çünkü suçu işleyen oydu ama şöyle bir sorun vardı. Serkan'ı kovalayan adamlar beni gösterip "işte orada yakalayın onu!" diyene kadar inanın ki rahattım.

Gözlerim yuvalarından fırlayacakmışcasına açılırken Kumsal 'ın elinden tutup koşmaya başlamam fazla uzun sürmedi. Elimden geldiğince hızlı koşuyordum ama Kumsal nasılsa benden daha hızlıydı. Elimden tutup beni hızlandırmaya başlamıştı. Biraz ilerideki parkın arasına daldık. Adamlar bizim bayağ gerimizde olunca parktaki çocuk tünellerinden birinin içine girdiğimizi görmediler. Ben hala telâşlıydım ya yakalanırsak? O zaman ne olacaktı? Hem bu tünel 27 yaşında bir adamı ve 23 yaşında olan bir bayanı taşıyacak kadar kuvvetlimiydi?

Benim aksime Kumsal gayet rahattı. Hatta ufak çaplı bir kahkaha bile atmıştı. Gülüyordu ama nasıl bir gülüş. Böyle herşey onun için sanki şakadan ibaret gibiydi. " eteklerin tutuştu Deniz? Hayırdır çokmu korktun " deyip elini omzuma koydu ama ne dediğini hiçbir türlü anlamamıştım. Ben etek giymemki? Şimdi kıza pat diyede soramam ben onun gözünde başka biriyim nasılsa o yüzden bende Asel'i bulunca ona sormalıyım. Etek ne alaka acaba?

Etrafı kontrol etmek için başımı dışarı çıkartmıştım ki Kumsal karşımda belirdi. " hadi koca oğlan çık artık. Geçti gitti merak etme " ben karşımdakini yanımda zannettiğim için bi an ürkmüştüm haliyle başım aniden yanıma döndü. Bu kız ne ara çıktı? Uzattığı elinden destek alarak çıkıp üstümü temizledim. Arabaya doğru gitmeye başladık. " düşüncelisin ne oldu? Birşey mi soracaksın? " demesiyle sormak istediğim onca soru havaya karışıp tek bir soru kaldı aklımda. " Kumsal ispanya'ya gitmek istermisin? "

Ne alaka? Dercesine bana baktı. Şimdi oralı olduğumu benimle yaşayıp yaşamak istemediğini ona soramam. Ben denizim çünkü. Denizin yanında kumsal vardır. O yüzden bende ne yaptım? Asel gili bahane edip onlar için gitmek istediğimi söyledim ama sanırım yemedi. Nereden anladım, çünkü " Deniz sen şu çocuğu kıskandın mı yoksa? " diye sorup şaşkın ve sevinç karışımı yüz ifadesi ile bana döndü. Şu dünyada yapacağım en son şey benimle aynı olan bir şeyi kıskanmaktı sanırım ama ben ne dedim? " hayır " sadece tek kelime dedim ve onun kıskandığıma dair şüphelerine garanti vermiş gibi oldum. O ise sadece güldü ve ekledi  " olur yarın gidelim olmazsa "

Bu kadardı! Eğer istiyorsa yapardı o. Nasıl yapar bilmiyorum ama yapar ona inanıyorum.

Arabaya binince Serkan aradı. Arabayı çalıştırmalı ve kapısını açık tutmalıymışım. Bunu dedikten 3 dakika sonra hızla arabaya bindi. Kumsal yanımda ve Serkan gilde arka tarafda oturuyordu ve fena bir şekilde terlemişlerdi. Onlara gülüp ben arabayı çalıştırdım. Tam gaza basıcam birinin camıma tıklatmasıyla yanıma döndüm dönmemle dışarı çıkıp yumruk yemem bir olmuştu. Ardından tekme ve kavganın nedeni olmuştum adeta. Yedim seni Serkan.

•°•°•°•°•°•°•°•°•¤•°•°•°•°•°•°•°•°
Serkan'dan;

" çok acıyor mu? "

En yakındaki uçak biletlerine bakıyordum. Acilen gitmem lâzım çünkü abim beni felç edecek. Kavgayı başlatanların mekanındaydık. Restorantda. Bize ilk yardım malzemeleri vermişlerdi sağolsunlar. Kumsal ve Asel abime pansuman yaparken ben korkuyla bir köşeye sinmiştim. Abim ufakdan ufakdan bana ölümcül bakışlar atıyordu.

" özür dilerim gerçekten "

Bunu söyler söylemez hepsi birden bana baktı ciddimisin? Dercesine. " ben anlamıyorum nasıl sizi karıştırdılar " şu an yapacağım en son şey hiç-bir kan bağımızın bulunmadığına inanan Kumsal hanıma deniziyle tek yumurta ikizi olduğumuzu açıklamaktı. Asel sağolsun yardıma koştu. " bi an göz kararmasıdır boşver geçti gitti biz arabaya dönelim hadi " giderken Asel bile bana yaramaz çocuklara denen ' aferin! ' edasıyla bakış atmakdan çekinmemişti.

Abim gözündeki buzuyla ayağı kalkıp restoran sahiplerinden benim adıma tekrar özür dileyip oradan çıkarttı beni. Arabaya kadar hiçbirşey demedi ki bu beni daha da geriyor.

"Tek bir şeyi merak ediyorum. Beni dövmeye  başladıklarında sen neden onları dövmeye başladın mal!? "

Ne diyebilirimki? " Kardeşimi dövmelerine izinmi verseydim? "

Bana öyle bir baktı ki o da dövecek sandım. " madem kardeşlik gururun coştu, neden sadece suçlu o değil benim demedin acaba? " bir yandan oda haklıydı aslında. Gerçi her türden haklı olan oydu ama olsun çokdan arabaya gelmiştik bile artık susmalıyız bence. Kızlar arka koltukdaydı. Saat 10:35 olmuştu ve ben daha yaşanacaklar hakkında uzun bir liste olduğunu düşünüyordum.

•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•

Bulut mu olsam?
Gemi mi olsam?
Balık mı olsam?
Yosun mu yoksa?
Ne o, ne o, ne o.
Deniz olunmalı oğlum!
Bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla....

Nazım hikmet....

Denizc.i.