Bölüm 17

25 10 1
                                    

Râsef ayağındaki sporları, inceleyerek dalmıştı. Üzerindeki eşofmanlar ona o kadar rahat geliyordu ki. Sabahın bu erken saatlerinde yaptığı sahilde yürüyüş vakitlerini hiç bir şeye vazgeçmeyeciğini bir kez daha tekrarladı. Başındaki onca derde rağmen hala mutluydu. Kim demişti para insanı mutlu etmeye yetmez diye?

Birde gelip böyle baksınlar. Kendi kendine gülerek sahili izledi bir süre, herşey istediği gibiydi. Adamı Türkiye'ye gelmişti, hedefleri açıkdı, ve en güzel tarafı hiçbirşeye para harcamamıştı. Kendi istediklerini almadıkça para harcamıyor olması onu pinti yapıyor olsada, bu huyunu az insanın bilmeside ayrı bir gerçekti.

"Simit istermisin abim?"Karşısında ki ekmek parasını kazanmaya çalışan önlüklü amcaya baktı adam. Ve cevapladı "Evet...Evet isterim" Râsef, teşekkürlerini sunan amcadan aldığı sıcacık tereyağlı simidi alıp banka koydu. Çıkarttığı 50 lirayı amcaya vererek üstünün kalmasını istedi. 'Bende bazen cömert olabiliyorum' diye içinden geçirdiğinde, simitçi gider gitmez dibinde biten korumasına olumlu bir şekilde başını salladı. Koruması bunu gayet iyi anlamıştı.

Ama kimse bilmiyordu, 10 dakika sonra amcanın elinde ki 50 lira tekrar aynı kişiye gelecekti. Ve bu işi sadece bir kurşun halledecekti. 10 dakika geçmeden yanına gelen korumaya tebessüm ederek baktı. Parası geri gelmişti. Kendisinden bir şey eksilmemişti. Simitçi amcadan da bir şey eksilmemişti. Kendisinde sadece fazladan 49 lira vardı, ve o geri alınmışdı. Hayalleri,umutları, mutluluğu ile birlikte. ' sadece bir simit eksildi kendisinden ne parası azaldı, nede çoğaldı' diye düşündü Râsef. Haklıydı, eksilen tek şey nabzı ve kanıydı simitçi amcanın. Birkaç dakika sonrada hayatı gitmiş olacaktı. Ozaman soyulduğuna üzülmez diye düşündü kendi kendine.

Bu hoşuna gidiyordu. Zevkine adam öldürmek bu gerçekten ayrı bir mutlulukdu onun için.

Korumanın uzattığı paraya bakınca iğne ucu kadar bir kan gördü. " ciddi misin?" Demekten kendini alamamıştı. Ayağa kalktı ve parayı buruşturup çöpe attı. Daha sonra işlerini halletmek üzere arabanın yolunu tuttu.Koruma 'sadece 50 lira için, ki günde zaten binlerce lira kazanıyor, masum bir simitçiyi öldürttü! Belkide bu adamın yanında çalışmayı bırakmalıyım! ' diye içinden geçirirken patronu çoktan arabaya binmiş kendisini bekliyordu. Beklenilmekten hiç bir şekilde hoşlanmayan adam, korumasına seslendi; "Dışarıda kal! Seni almaya gelirler"Koruma bu kelimelerin ne anlama geldiğini biliyordu. Yalvarmaya başladı, diz çöktü. "Lütfen efendim yapmayın!"

Anında başka bir şoförün gelmesiyle çalışan araba, hareket etmeye başlayınca koruma arabanın arkasından koştu bir süre. Beyefendi arabayı durdurmaya dahi tenezzül etmeden, cami indirerek konuştu;

"Ne oldu?! Seni almaya geleceklerini söyledim ya!" Başına korumasından yana çevirmemişti öylece elindeki telefonuna yoğunlaştı rasef.

"Gerçekten mi efendim?"Beyefendi güldü."Evet" dedi. Koruma minnet dolu bakışlarını, camını kapatıp arabayı hızlandıran beyefendisine yollarken adam yarım kalan cümlesini tamamladı sessizce;

"Alacaklar seni. Ölünü olsada alacaklar"

Daha sonra kulaklığını takıp yan ayanlara baktı. Gerçi bakmasına gerek yoktu, polis sren seslerini duyuyordu. Bu ona yeterliydi.

Insanın ÖZÜ ne ise, GÖZÜde onu görür.....








Denizc.i.

Deniz c.i.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin