Sunshine 6. Bölüm

2.6K 139 20
                                    

Sunshine

6. Bölüm

1 hafta geçmişti o akşam üzerinden. 1 hafta boyunca göz göze bile gelmemiştik. Sınıfta arkadaşlarının yanına oturuyor, her şey normal akışındaymış gibi davranıyordu. Öyleydi de zaten onun için. Sınıf içi aktivitelerde fikir belirtiyor, sınıfı ve hocayı argümanlarıyla etkiliyordu. Ders bittiğinde insanlar etrafında toplanıyor, bazen Can onu almaya geliyordu. Hiç kendi başına kaldığı bir anı yoktu. Belki kendimi anlatıp, özür dileyebileceğim tek bir an bile oluşturmuyordu. Bilerek yaptığı bir şey yoktu biliyorum, Ege buydu zaten. Sadece ben, o akşam unutmuştum bunu. Bu bir hafta içinde orkestra için seçmeler yapılmıştı. Herhangi bir yerde onunla kesişmek istemediğim için Altan'ın tüm ısrarlarına rağmen seçmelere gitmekten vazgeçmiştim. Okula geliyor, derslere giriyor, ödev yapıyor ve bir şeyler okuyordum. Dahası için ne halim ne de isteğim vardı. Sanırım kalbimin yavaşça soğumasını bekliyordum.

Ve işte bugün, günlerden salı. Birazdan yazarlığa giriş dersi başlayacak ben biraz erken geldim, bu yüzden kulaklıklarım kulağımda, başımda kapüşonlu sıraya gömülmüş bir şekilde Yakup Hoca'nın ve sınıfın gelmesini bekliyorum. Şarkıya kapıldığım bir anda, aniden bir el sertçe kapüşonlumu açtı ve kulaklıklarımı çıkarttı hızlı hareketlerle. Kafamı şaşkınca kaldırıp, kim olduğuna baktım, Altan'dı. Yine saç rengini değiştirmişti, daha dün yeşilimsi bir şeylerdi. Sanırım şu anki hali kendi rengiydi.

"Napıyorsun abi?!" dedi Altan, sinirli bir ses tonuyla.

"Napıyorum?" dedim sakince, çekişiyle bozulan saçlarımı düzelttim.

"Sana neler oluyor ya iyi misin? Ne bu ergen tavırlar? Dikkat çekmeye mi çalışıyorsun?"

"Hoca gelene kadar biraz uyuma.."

"1 haftadır hoca gelene kadar, ders bitene kadar, sınıftan çıkana kadar ve bilimum aralıklarla kafanı sıraya gömüyorsun ve uyumaya çalışıyorsun. Öyle mi?" Altan'ın ses tonu hafif yükselmişti. "Ve benim de buna inanmamı bekliyorsun. Ders çıkışında hiçbir yere kaybolma konuşmamız gerekiyor." dedi keskin bir ses tonuyla.

"Ne konuşu-"

"Bir yere kaybolma Toprak."

Gözlerimi devirdim, "Peki." dedim bıkkın bir ses tonuyla. Sınıf kapısı açılmıştı, yavaş yavaş gelmeye başlamıştı millet. Gözlerim istemsiz bir şekilde kapı açıldığında kapıya gidiyor, Ege'yle göze gelmek için bir an arıyordu. Birkaç defa açıldı ve kapandı kapı, gelenler başka başka insanlardı. Bakışımı kapıdan Altan'a doğru çevirdim, sinirli bir şekilde beni izliyordu. Sanırım bu aralar sadece insanları sinir etmek ve kendimden uzaklaştırmada iyiydim. Kapı bir kez daha açıldı ve açılan kapıdan Ege girdi, kısa bir an için göz göze geldik, sonra o gözlerini hızla başka yöne çevirdi ve oturmak için orta sıralara yöneldi. Aramızdaki bu elektrik artık geriyordu beni. Onunla bu enerjide olmak zihnimi yoruyor, dikkatimi dağıtıyordu. Hızlıca yerimden kalktım, buna bir son verecektim.

Altan "Nereye?" diye sordu şaşkınca.

"Bir saniye." dedim ve sorusuna cevap vermeden yerimden kalktım, arkasından geçerken bana bakıyordu hala. Merdivenleri indim ve Ege'nin oturduğu yere doğru yürümeye başladım. Kaybedeceğim ne vardı ki? Zaten yüzüme bakmıyordu, daha kötü ne olabilirdi? Bütün korkularımdan sıyrılmış bir noktadaydım. Ege'nin yanına ulaştım, geldiğimin farkındaydı ama beni yok sayıyordu.

"Biraz konuşabilir miyiz?" dedim. Gözlerini önündeki kitaptan ayırmadan net bir şekilde "Hayır, işim var." dedi.

"Çok vaktini almayacağım." dedim ve gözlerine baktım, kafasını hafifçe kaldırıp gözlerime baktı. Ah, bunun nasıl hissettirdiğini unutmuştum. 1 haftadır bir kez bile bakmamıştı bana, vücudum titremeye başlamıştı. Karşısında hala küçücüktüm. Çok kısa bir süre gözlerime öylece baktı ve sonra meraklı ses tonuyla "Ne yapmaya çalışıyorsun Toprak?" dedi. Kısa bir an durdum, sonra samimi bir ses tonuyla "Kendimi anlatmaya." dedim. Altan arka sıradan bizi izliyordu merakla.

Sunshine (GirlxGirl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin