Sunshine
12. Bölüm
"Ege, bak bunu yapmak zorunda değilsin gerçekten."
Yatak odasında Ege'nin peşinde dolanıyor ve onu, Can'ı ve diğerlerini ikna etme fikrinden caydırmaya çalışıyordum. Oysa bana cevap vermiyor, odanın içinde kaybettiği küpesini bulmaya çalışıyordu. Annem, Ege'nin halledeceğini öğrenince sakinleşmiş, kahvesini bitirdikten sonra akşam için orkestraya daha büyük ve hoş bir alan ayarlamak için organizasyon mekanına, son hazırlıkları yapmaya gitmişti.
"Ya o kadar da önemli bir şey değil, ikna ederim ben annemleri." Sanki ben yokmuşum gibi davranıyor, dediklerimin hiçbirisine cevap vermeden konsantre bir şekilde yatağın içine, masanın altına vs gibi yerlere bakıyordu.
"Bak, lütfen sen karışma." denemeye devam ediyordum ama başaramayacağım aşikardı.
Cümlemi bitirdikten sonra Ege ani bir şekilde bana döndü ve "Aa Toprak yeter artık." dedi hızlı ve net bir şekilde. Dönüşünün etkisiyle saçları neredeyse yüzüme çarpıp acıtacak hızdaydı. Peşinde dolaşmaya alıştığım için bir anda dönmesi beni şaşırtmıştı.
"Annenin ne kadar heyecanlı ve hevesli olduğunu görmedin mi? " dedi ve yüzüme baktı. Evet bu doğruydu ama daha ilk günden orkestradakilerin bana gıcık olmalarını da istemiyordum.
"Nerdeyse 10 kişi olacağız Ege, nasıl o kadar insanı saçma bir doğumgünü için ikna ediceksin? Ya da Can nasıl edicek? Saçmalık bu." dedim ve ellerimi saçlarıma götürüp, sesli bir şekilde nefes alarak ona arkamı döndüm. Bu durum beni gerçekten strese sokuyordu.
Ege elleriyle beni kendine döndürdü ve saçlarımdaki ellerimi tutup, bel hizasında birleştirdi "Saçmalık değil, daha önce yapmışlıkları var." dedi, sesi ince ve şefkatli çıkmıştı, beni sakinleştirmek istiyordu.
"Bak çok teşekkür ederim gerçekten ama..." cümlemi bitirmeye çalışıyorken, Ege dudaklarını dudaklarıma bastırdı ve beni susturdu. Bu ani hareket karşısında dudaklarım ne yapacağını bilemeden öylece duruyorlardı. Ege ellerimde olan ellerini ayırıp, boynuma götürdü ve beni kendine çekerek dudaklarıma birkaç tane daha öpücük bıraktı. Dudaklarımız ayrıldığında, elleri hala boynuma dolanmış haldeydi. Bakışlarını gözlerime kaydırdı ve "Her şey güzel olucak, merak etme." dedi ince bir sesle. Sonra ani bir hareketle ellerini boynumdan çekti ve vücutlarımızı ayırıp, kaybettiği küpesini aramaya devam etti. Bense ayakta, umutsuz ve boş bakışlarla, artık pes etmiş bir halde ona bakıyordum. "Peki." dedim olduğum yerde kısık bir sesle.
"Ah, buldum sonunda!" Annem gittikten sonra kahvaltıyı ve yatağı toplamış, ardından da okula gitmek için hazırlanmıştık. Ege banyoda makyajını yaparken tek kulağında küpesinin olmadığını fark edince, evden çıkmayıp onu bulmaya çalışmıştık. Ben stresli olduğum için ona pek yardımcı olamasam da göz ucuyla bakınmıştım bir yerlere.
"Nerdeymiş?" dedim, aşırı ilgili duyulmamıştı sesim ama yine de merak ediyordum.
"Yatağın altında." dedi, aynanın karşısında, bulduğu küpenin eşini takıyordu. Sonra arkasını döndü ve bana bakarak "Hadi çıkalım." dedi.
"Çıkalım." dedim modsuz bir şekilde. Akşam neler olacaktı, nerde olacaktım düşündükçe mideme ağrılar giriyordu. Stresli bir şekilde gitar kabını ve çantamı elime aldım ve Ege'nin arkasından kapıyı kapatıp evden çıktım.
Ege'nin arabası evin önündeydi, gitarımı ve çantaları arka koltuğa koyduk ve okula geçtik. Evim okula çok yakın olduğu ve aklım başka şeylerde olduğu için pek bir şey konuşmadık arabada. Ege, beni fakültenin önünde indirdi, ders neredeyse başlamak üzereydi. O da arabasını uygun bir yere park edip oradan derse gelecekti. Gitar kabımı onun arabasında bırakıp, dersin olduğu sınıfa doğru hızlı bir tempoyla yürümeye başladım. Sınıfa girdiğimde Yakup Hoca dahil, tüm sınıf gelmişti neredeyse. Gözlerim Altan'la Çağla'yı aradı ama ortalarda gözükmüyorlardı. Uygun bir yer bulup oturdum. Çantamı ve ceketimi çıkartıp koltuğun arkasına astım. Yetişmek için koşar adımlarla gelmiştim bu yüzden de nefesim düzensizdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sunshine (GirlxGirl)
Romance"Senin evinde yatağın içindeydik, yaklaşmaya korkuyordun. Tek bir gece vardı elinde ama bakışlarıma yakalandıkça saçlarını geriye itip gözlerini kaçırıyordun. Yataktan kalktın ve salondaki gitarını alıp tekrar geldin. Cam açık, rüzgar çılgın, sen de...