Sunshine 21. Bölüm (2. Sezon)

2K 135 25
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sunshine 21

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sunshine 21. Bölüm

"Her gün kendini yine sevdirir

Sonra beni yine öldürürdün

Bana kalpsiz diyorlar

Seni hiç tanımadılar "

Sahnede çalan şarkı dışında bütün sesler susmuştu, kulağımın içinde uzaklardan gelen bir yankı gibi dolanıyordu şarkının melodileri. Rüzgar bile yavaşlamıştı. Sadece ikimizin hareketlerini algılayabiliyordum. Onun saçlarının uçuşunu, yüzünde yavaşça değişen duygularını... Aramızdaki onlarca insanın omuzlarının, gövdelerinin arasından birbirimize bakışımızı... İkimiz de değişmiştik. Ne ben onun bıraktığı gibi kalmıştım, ne de o benim hatırladığım gibiydi. Yasaklı duygulardan arınmıştık belki ikimiz de, belki içimizde bastırdığımız kontrol duygusunu bulup, büyümüştük.

Onunla yüzleşmek çare olmayacaktı artık, çünkü çare ve çaresizliğimiz birbirine karışmıştı. Ortada bir sorun kalmamıştı, hiçbir şey yaşamamış iki yabancı olarak kalmıştık. Benim bu partide olduğumu bilmeden, bana haber verme zahmetinde bulunmadan, gidişi kadar gelişini de benden alakasız yaşıyor, bana bir kez daha hislerimin bir delüsyon olduğunu düşündürtüyordu. Ama yine de son 3 ay içersinde, hiç olmadığım kadar umursamaz ve acımasız olsam bile, ona karşı ezberim hep siliniyordu. 

Yanındaki kişilerden ayrılıp, yavaşça bana doğru yürümeye başladı. Dudaklarında minik, kendinden emin bir gülümseme vardı. Güneşten açılmış saçları, omuzlarına düşmüş küçük çiller ve kısa beyaz elbisesiyle beni sonuma yaklaştırıyordu.

Önce eşyalar, insanlar ve hareketler yavaşladı, sonra aklım, düşüncelerim, ellerim ve dizlerim... Bir tek Ege yavaşlamıyordu... Gözlerimin tam içine bakarak, tereddütsüz bir şekilde bana gelmeye devam ediyordu... Arkasındaki arkadaşları, özellikle Çağla, dikkatli ve imalı bir şekilde ona bakıyordu. Aramızdaki şeyi, onu ve beni tanıyan herkes bildiği için, insanlar özellikle bizim, ikimizin yan yana geleceği anı bekliyorlardı. 

Rahat olabilmemiz için bulunduğum yerden ayrılıp, birkaç adım atarak terasın kenarındaki demirlerin oraya geçtim ve tekrar ona çevirdim yüzümü. Ege, hiçkimseyi dikkate almadan bana doğru yürümeye devam etti, önüne gelen saç tellerini kulağının arkasına atarken sadece bana bakıyordu. 

Gözbebeklerimin üstünde onun resmi durduğunda, yüzünde gülümsemeyle bana baktı. 

"Merhaba" dedi, içten bir sesle. Kendisini iyileştirmişti, daha hayat dolu ve ne istediğini biliyor görünüyordu. Bu kişisel yolculuğunda beni nereye koymuştu merak ediyordum. Elini koluma koydu ve beni yavaşça kendine çekip sarıldı. Kolları omzumda bağlanırken kulağıma "Seni özledim." dedi. 

"Hoşgeldin." dedim omzunun üstünden, içimdeki ayaklanmış duyguları bastırmaya çalışıyordum. 

"Hoşbuldum." dedi, enerjik bir sesle. Sonra hızlıca vücutlarımızı ayırdı ve parmaklarını çeneme koyup hareket etmemi engelleyerek "Dur.. Bir bakıyım sana." dedi. Gözleri derinlik kazanmış bir şekilde yüzümü inceliyordu. Güneşin son ışıkları tam önümdeki gözbebeklerine vururken onu öpmemek için kendimi zor tutuyordum. Dudaklarının kıvrılma şekline, kulağının arkasında sıkışmış saçlarına, kirpiklerindeki silik rimele kaydırdım gözlerimi, hepsini zamanın milyonda biri kadar kısa ve katlarca hızlı bir anın içinde izledim. Hepsi bıraktığım gibi duruyordu. Aramızda neredeyse hiç mesafe yoktu, nefesi yüzüme çarpıyordu, bu yakınlık gardımı düşürecekti. 

Parmaklarını çenemden ayırdı ve "Değişmemişsin." dedi beni zihnimin tuzaklarından çekip. 

Sesi kulağımın içinde dolanırken, onu en çok bilen olduğumu ve beni en çok bilenin o olduğunu hatırladım. Her şeyinin tadını biliyordum, dudaklarının, boynunun, öfkesinin, mutluluğunun... Ama şimdi sanki birbirimizi hiç tatmamış gibiydik. 

Bir süre sessiz kaldım bir şey demeden. Sadece birbirimize bakıyor, cümleleri araya katmadan bir kez daha buluşuyor, kavuşuyor, yüzleşiyorduk. 

Sonunda sessizliği bozup, "Sen de." dedim. 

Gözlerini benden ayırmadan "Öyle mi düşünüyorsun?" dedi. 

Yavaşça kafamı salladım evet anlamında. 

Bir kez daha sessizleştik. Geçen onca zaman bizi ayırmış, konuşacak hiçbir şey bırakmamıştı. Bize dair tüm konular artık yasaktı. Kilitli sandıklar içinde, sahipsiz ve esir bir şekilde yaşıyorlardı. İkimizde de onları kurtaracak güç ve istek kalmamıştı. Canımı acıtan bu gerçek karşısında gözyaşlarım gözlerimde hazırlanırken, onun birkaç saniye sonra tekrar gideceğini ve beni tekrardan başa döndüreceğini hatırladım. 

Belki de artık pes ettiğim için çaba sarf etmiyordum. 

"Döndüğüme pek mutlu olmadın sanki." dedi dudaklarına minik bir gülümseme kondururken. 

"Bunu önemsiyor musun?" 

Gözlerini devirdi ve başını yana yatırdı, onu sıkıcı konuşmalara sürüklediğimi düşünmüştü. 

Daha fazla uzatmamak için sakince "Artık takip etmiyorum olanları, bu yüzden tepki veremedim sanırım." dedim. 

Dudağındaki gülümseme bir kez daha belirdi, bu sefer anlamlı bir şekilde orda duruyordu, "Pes ettin yani." dedi. 

Hiçbir şey söylemeden, bakışlarımı kalabalığa çevirdim. O hala bana bakıyordu. Hiçbir şey söylemediğimi görünce, yüzündeki gülümseme silinmişti, belki de kalbi kırılmıştı. Korkusuz bir şekilde bana baktı bir süre, bense hala sahneye bakıyordum, sonra ince bir ses tonuyla "Peki." dedi. 

Yüzümü ona döndüğümde, gözlerimiz çok kısa bir an birbirinde kaldı. Onu durdurmak, kendime çekip, dudaklarında düğümlenmek istesem de, bir sonraki adımda bir savaşın içinde yine silahsız, cephanesiz tek başıma kalacağımı biliyordum. Vücudumdaki tüm kaslar bana inat ona uzanmak isterken kendimi sıktım, sıktım, sıktım...  

Kalan son nefesimle, "Görüşürüz yine, arkadaşım beni bekliyor." dedim. Yüzündeki şaşkın ifadeyle öylece bakakaldı, bir saniye içinde belki de bir kalp ne kadar kırılabilirse, bir insan ne kadar hayal kırıklığına uğrayabilirse, Ege de öyle kırılıyordu. Bir saniye bölündü, saliselere ayrıldı, ayaklarım ordan ayrılmamak için betona yapıştı, kaslarım dondu, gözlerim ona sabitlendi ama sonunda ben kazandım, ona arkamı döndüm ve ismini bile bilmediğim kişinin yanına doğru yürüdüm. 

Sunshine 21. Bölüm Sonu

Sunshine (GirlxGirl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin