"Her şey yolunda mı?"Kafamı yerden kaldırmadan cebimdeki paketi çıkartıp, içinden bir sigara aldım. Vücudum soğuk denizden çıkmış gibi titriyordu. Sesler, kulağımdan geçse bile içerde boğuk bir gürültüye dönüşüyordu. Ege'nin hala arkamda olduğunu ve beni izlediğini biliyordum. Arkamı dönüp, ona bakmamak için kendime bir çıkış, bir uğraş arıyordum. Bir kez daha onun kazanmasına izin vermeyecektim.
Sigarayı ağzıma koyarken, yüzümü kaldırdım ve ismini bilmediğim kızın meraklı bir şekilde bana baktığını gördüm. Ne için baktığını anlayamamıştım, bir cevap bekliyor gibiydi.
"Bir şey mi oldu?" dedim şaşkınca.
"Bir şey sordum." dedi net bir şekilde. Kafamın içine öyle çekilmiştim ki, kendim ve Ege'yle konuşurken, gerçek hayatı ıskalıyordum.
"Çok pardon ya, duymadım."
"İyi misin sen?"
"İyiyim, bir şey yok. Niye ki?"
Gözleriyle Ege'yi işaret etti ve "Önemli biri galiba." dedi.
Sigara dalı hala dudaklarımdaydı, bir yandan onunla konuşurken bir yandan da cebimde çakmağımı arıyordum. Ellerim kotumun ön ve arka ceplerinde dolaşırken titriyordu. Sorusuna bir cevap vermemiştim çünkü cevabını ben de bilmiyordum. Ege'nin bana ne ifade ettiğini, benim için ne kadar önemli olduğunu, ne kadar olması gerektiğini... Benim cevap vermediğimi görünce, "Pekiii" dedi ince bir ses tonuyla ve yavaşça önüne döndü. Bu sırada ben çakmağımı buldum ve sigarayı yaktım.
İçimdeki en nefret ettiğim tarafım, inatla yanımda benden cevap bekleyen, ilgi bekleyen kişiden uzaklaşıyor ve arkaya doğru adım atıyordu. Elimde olmadan uzaklaşıyordum yaklaşmam gereken noktadan. Hala küçük ümit kırıntılarına tutunuyor, Ege'yi kaybetmemek için hem kendime hem etrafımdaki insanlara haksızlık ediyordum. Ama olmuyordu. Bu öyle güçlü bir çekimdi ki, bütün hareketlerim onun yörüngesine doğru kayıyor, orada güçsüzleşiyor, ona bağlanıyor, ona kitleniyordu.
Sadece alt etmek için oluşturulmuş bir silah gibiydi. Gözlerimi kapattım ve sigarayı içime çektim.
"Toprak"
...
"Toprak"
Omzuma dokunan kolu hissettiğimde gözlerimi korkuyla açtım, vücudum bir kez daha titremişti. Altan şaşkın ve gergin bir şekilde bana bakıyordu.
"Toprak sana sesleniyorum, duymuyor musun abi?"
Bir elimle sigarayı tutarken diğerini alnıma götürdüm ve saçlarımı geri itip, ayılmaya çalıştım.
"Özür dilerim, pek iyi değilim."
Cevabı zaten bildiği için üstelemedi Altan. "Biliyorum ama bize katılman gerek, seni bekliyoruz şarkılar için."
Sesimi düzelttim ve "Tamam geliyorum." dedim. Sigarayı yere attım ve ayağımla ezip söndürdüm. Yüzümü kaldırdığımda ismini bilmediğim kızın bana biraz sinir olmuş vaziyette baktığını gördüm. Etrafımdaki hiç kimseye iyi gelmiyordum. Kendime bile zararım dokunuyordu. Kimseye yaşattığım acıdan keyif almıyordum, Ege'nin aksine içimde hala biraz merhamet bulunuyordu bu yüzden bu durum beni rahatsız etmişti, mahcup bir şekilde gözlerimi ondan ayırdım ve Altan'ın arkasında sahneye doğru yürümeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sunshine (GirlxGirl)
Romance"Senin evinde yatağın içindeydik, yaklaşmaya korkuyordun. Tek bir gece vardı elinde ama bakışlarıma yakalandıkça saçlarını geriye itip gözlerini kaçırıyordun. Yataktan kalktın ve salondaki gitarını alıp tekrar geldin. Cam açık, rüzgar çılgın, sen de...