"Ayrılık ne biliyor musun?
Ne araya yolların girmesi
Ne kapanan kapılar
Ne yıldız kayması gecede
Ne ceplerde tren tarifesi
Ne de turna katarı gökte.İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık..."
...
Sunshine
24.Bölüm
"Sen emin misin?" dedi Buse
Orkestradan sadece ikimiz kalmıştık hastanede. Diğerleri ayrılmışlardı. Ege, Çağla, Ege'nin sevgilisi, Burak ve Deniz, Altan'ın odasındalardı. Altan'ı odaya alalı 2 saat olmuştu neredeyse. Ben, Altan'ı kısa bir süre gördükten sonra onlarla birlikte odada kalmak istemediğim için koridora çıkmıştım. Benden biraz sonra, beni yalnız bırakmamak için Buse de gelmişti. Konuşmadan odanın önündeki koridorda koltuklarda oturuyorduk. Kemiğimdeki kırmızılık hala duruyordu, çok hafif bir şekilde de şişmişti. Hemşire Altan'a bakmaya geldiğinde benim de yanağımı görmüş ve buz getirmişti. Elimdeki buzu ara sıra oraya koyup şişliğini alması için üzerine tutuyordum.
Başımı Buse'ye çevirdim ve kafa sallayıp "Evet" dedim, "Sen git istersen, geç oldu."
Bu esnada odanın kapısı açıldı ve içerdekiler dışarı çıktı. Burak, Deniz, Çağla ve Ege'nin sevgilisi kapının önünde durup, hala içerde olan Ege'yi beklemeye başladılar. Kapının önünde küçük bir yuvarlak olmuşlardı. İlk defa şu an Ege'nin sevgilisine dikkatli bir şekilde bakabiliyordum. Gözüme batan ilk şey boyunun çok uzun olmasıydı. Kısa saçları dalgalı ve değişik bir kesimdeydi. Üzerinde eski vintage bir tshirt, altında siyah bir kot, onun altında da siyah bir bot vardı. Yüzündeki ifadeyle, tavırlarıyla, tarzıyla fazla havalı ve cool gözüküyordu. Genelde sessiz duruyor, her şeye gülmüyor, sakince olanları izliyordu. Sesini bile duymamıştım henüz.
Bıkkınca nefes verdim, eğildim ve yüzümü elimin arasına alıp alnımı gerdim. Buse elini sırtıma koydu ve "Canın mı yanıyor?" dedi yanağımı kast ederek. Ege bu sırada odadan çıktı, bakışları önce bizim üzerimize bir uğradı sonra onu bekleyen arkadaşlarına döndü.
"Biz gidiyoruz o zaman." dedi Burak, Ege'ye.
Ege, kafasını salladı ve "Tamam." dedi.
"Ben sabah uğrarım yine" dedi Çağla. Sonra gözleriyle ters bir şekilde beni işaret ederek "Bir sorun olursa ara mutlaka." dedi. Çağla'nın bana bakışını herkes fark etmiş, yüzlerini bana çevirmişlerdi. Bense oturduğum yerde tepki vermeden, bir elimle buzu yanağıma koydum ve diğerini de alnıma yaslayıp eğildim. Canım, Çağla'nın imalarına cevap veremeyecek kadar çok yanıyordu. Ege, Çağla'nın söylediklerine baş sallamakla yetindi. Hepsine tek tek sarıldıktan sonra sıra en arkada duran sevgilisine gelmişti. İlk kez sesini duyacağım ve gerçek bir anlarına şahitlik edeceğim için gerilmiştim. Tüm hücrelerimle öfkeyi bundan daha çok hissettiğim bir an olmamıştı. Onu Can'la gördüğüm zamanlar da olmuştu ancak şu an hissettiğim daha büyük bir acı, daha büyük bir öfkeydi.
Buse, dikkatli bir şekilde bana bakıyor, tepkimi izliyordu. Kız, Ege'ye doğru yaklaştı ve belinden tuttu yavaşça. Ege de, bir elini onun omzuna koyarken, diğer eliyle yüzünü kendine doğru yavaşça yaklaştırarak dudaklarını öptü. Gözlerimin içinde beliren her duygumla oturduğum yerde onlara doğru bakıyordum. Kıskançlık, üzüntü, öfke, tiksinme, pişmanlık, çaresizlik, yalnızlık hepsi beni bir av gibi yakalayıp, vücudumu parçalıyor, kollarımı, boynumu, yüzümü paylaşıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sunshine (GirlxGirl)
Romance"Senin evinde yatağın içindeydik, yaklaşmaya korkuyordun. Tek bir gece vardı elinde ama bakışlarıma yakalandıkça saçlarını geriye itip gözlerini kaçırıyordun. Yataktan kalktın ve salondaki gitarını alıp tekrar geldin. Cam açık, rüzgar çılgın, sen de...