"Seni seviyorum ama nasıl,kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beşyüz,
yüzde hudutsuz kere yüz..."
Sunshine
17. Bölüm
Gözlerim hala kapıdaydı, bıraktığı boşluğa bakıyordum ifadesiz bir şekilde. Üzgün ya da şaşkın değildim, yapılması doğru ve doğal olan şeyi yapmış, sevgilisini bulmak için ayrılmıştı.
Gözlerimi kapıdan ayırdım ve aklımdaki düşünceleri silerek kucağımdaki gitarı kabına koyup koltuktan kalktım. Şapkamı taktım ve ceketimi sırtıma alıp salondan çıktım. Saat akşam 21.00 civarındaydı, gündüz ders, akşam prova derken yorulmuştum. Eve gidip sakince bir şeyler izlemek, sonrasında da derin bir uykuya dalmak istiyordum. Uzun koridor sessizdi, okulda kimse kalmamıştı. Herhangi bir dış uyarana dikkat etmeden sessiz yolda sakince yürüyordum. Hiçbir şeyi ve hiç kimseyi düşünmüyor sadece adım atıyordum. Zihnim 24 saat çalışan bir işçi gibiydi, artık biraz izin istiyordum. Cebimdeki telefonun titremesiyle dalgınlığım kesildi, durdum ve elimi cebime sokup telefonu aldım, arayan Çağla'ydı. Açmakla açmamak arasındaydım, onu ne olmayan bir şeye inandırarak ne de reddederek kırmak istemiyordum. Birkaç saniye kararsız bir şekilde telefona baktıktan sonra açtım.
"Efendim." dedim ince bir sesle.
"Toprak, nerelerdesin? Çıktın mı okuldan?" dedi Çağla, arkasından gelen seslerden gürültülü bir yerde olduğunu anlamıştım.
"Şimdi çıkıyorum, prova yeni bitti."
"Ha süper tamam, okulun karşısındaki bara gelsene biraz takılırız."
"Çağla ben yorgunum ya, bu akşamlık pas geçsem?"
"Ya hayıır, lütfen, kırma beni." dedi ince bir ses tonuyla, gelmemi gerçekten istiyordu.
Kısa bir sessizlik oldu, napacağımı bilemediğim için bir şey diyemedim bir süre.
"Peki tamam."
"Harikasın! Bekliyorum." dedi ve telefonu kapattı. Sessiz koridorda sakince yürüdüm ve merdivenlerden çıkıp, öğrenci merkezinden ayrıldım. Otopark kısmı için biraz daha yürümem gerekiyordu. Ege'nin "Çok seveceksin" şeklinde anlattığı annemlerin doğumgünü hediyesi siyah bir vespa motordu. Hava yağmurlu olduğu zamanlar kullanmama şartım vardı. Motorlara olan tutkumu bildikleri için sır gibi saklamışlardı süprizi ve açıkçası ben de hiç fark edememiştim. Son birkaç gündür bunları düşünebilecek modda da değildim zaten.
Yavaş adımlarla hareket ediyor, tüm enerjimi Çağla'nın aramasını ve iptal olduğunu söylemesini umut ederek tüketiyordum. Siyah gitar kabı sırtımda, motorun yanına ulaştığımda telefonumu cebimden çıkartıp kontrol ettim ancak herhangi bir arama veya mesaj yoktu. Suratım düşmüş bir şekilde telefonu cebime koydum tekrar ve saçlarımı geriye itip motora bindim. Bu yorgunlukla Çağla'nın yanında ne işim vardı gerçekten bilmiyordum. Motoru çalıştırdım ve yavaşça karanlık yolda gitmeye başladım. Hava güzel olmasına rağmen motorun üzerinde üşüyordu insan. Üzerimde kahverengi deri ceketin içinden geçen hava içimdeki kısa tişörtten açıkta kalan kollarımı soğutuyordu. Uzun, ince ağaçlar karanlıkta gölgeler gibi gözüküyorlardı. Gündüz ne kadar şölen gibilerse, geceleri de bir kabusun içinde gibi hissettiriyordu. İçimdeki yorgunluk ve bıkkınlık baktığım her yerdeydi, düşünmeye ve kendimi düzeltmeye vaktim kalmadan yeni bir macera çıkıyordu karşıma, hayat kartları bana hiç sormadan karılıyor ve dağıtılıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sunshine (GirlxGirl)
Romance"Senin evinde yatağın içindeydik, yaklaşmaya korkuyordun. Tek bir gece vardı elinde ama bakışlarıma yakalandıkça saçlarını geriye itip gözlerini kaçırıyordun. Yataktan kalktın ve salondaki gitarını alıp tekrar geldin. Cam açık, rüzgar çılgın, sen de...