Hikayeye girmeden önce bahsetmek istediğim bir şey var. Bugün 16 Mayıs 2020 ve ben hikayeyi tam bir sene önce yazmaya başladım. Başlangıcının yıldönümünde yayınlamaya karar verdim. Umarım beğenirsiniz ben her satırında keyif alarak yazdım çünkü.
İyi okumalar.
Cidden.. Allah'ım beni al yanına.
Bu manzarayla karşılaştıysam içeri hiç girmeden kaçmam lazım. Hee hangi manzara mı? İllaki başınıza gelmiştir sizin de. İşten ya da okuldan döndüğünüzde evin kapısında gördüğünüz onca ayakkabı tabi ki....
Bu demek ki ya içerde OHAL var ya da daha beteri sülalem olacak kımıl zararlıları benim Gülüme iş çıkartarak hadsizce gezmeye gelmişler. Önceden haberi olsaydı annem bana akşam söylerdi işe gitmez, bu baş belası bulaşık hastalıklılara dayanırken ona destek olurdum. Neyse şeytan da olsa bir gelinimiz var. Ve bir arnavut gelininin en büyük görevlerinden bir tanesi her türlü ev gezmesinde şık şıkırım giyinip kaynanasına yardım etmesidir. Gerçi bizim gelin anca çay dağıtırken yorulur. Ya gariban anam... Zavallım benim. Ben şimdi burdan geldiğim gibi sinsi sinsi kaçardım da hayırlı bir evlat olduğum için içeri gireceğim.
"Defne'cim gelsene ne dikiliyorsun öyle kapıda." Samimiyet timsali sevgili yengecim(!) kapıyı açmış bana bakarken kaldım öyle. Son kaçma şansım da elimden alınmıştı. Kapıda dedektör mü var mübarek nerden anladın zile bile basmamıştım daha.
"Ayy Defne'cim gel gel. Bomba haberlerimiz var." Bugünde herkesi sarmış bir Defne aşkı. Töbe de geç Defne sövme Defne.
"Hayrolsun hala. Yine nereyi karıştırdınız." Bu sülaledeki tüm laf cambazları babam Recep'le başlamış ve onun soyuyla devam etmiştir. Gerçi babamda babasına çekmiş. Yani öyle diyorlar. Ben kendilerini tanımadan rahmetli olmuşlar babaannem ve dedem. Allah rahmet eylesin. Eylesin de bu sülalenin geri kalanı nereye çekmiş. Neyse töbe Allah'ım. Ölünün arkasından konuşturmayın beni.
"Alparslan'a kız bulduk." Kış kış cinler kış kış yallah cinler yallah diyerek bu gereksiz cemaati evden kovsam niyetim çok mu belli olur?
"Valla bana sorarsanız bir abimi daha yakamam. Sözüm meclisden dışarı yengecim. Ömer evlenmek istedi de Alp'imi rahat bırakın biz abi kardeş iyiyiz böyle."
"Aa Medet, Defne haklı dur biraz. Zaten önce Merve bi evlensin. Ondan sonra bakarız canım çuvala mı girdi günler. Bu arada yeri gelmişken, Merve'leri ne zaman düğün mekanı bakmaya götüreceksin Defne." Bu yeri gelmeden konuyu istediği yere getiren insan maalesef ki tek amcamın karısı olan yengem.
Ortalık karıştı değil mi?
Babam Recep Cantürk 4 kişilik kardeşlerin en küçüğü. Müzeyyen İhsan şimdiye kadar sesini çıkarmayan halam. O ise ailemiz en büyüğü. Şimdiye kadar sesi çıkmayan dedim ama o biraz sinsi ötesidir. Pek sesi çıkmaz yani. Remzi Cantürk ise 2 numara. Amcam konuşkan sinsilerdendir. Gerekli gereksiz her konuya maydanoz olur. Medet Sunan ise 3 numara. İsmi Medet olmakla birlikte kendisiyle konuşan insan 'Allah'ım derdime Medet isterken istediğim bu değildi' diye kendisini duvarlara vurmak isterler.
Böyle bir aileden ne mi çıkar?
Sinsi yaratıklar topluluğu!?
Ve bu sinsilerin arasında kalmış zararsız zararsız yaşamına devam etmeye çalışan küçük Cantürk ve ailesi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzey Esintisi
Romantizmİki kalp vardı birbiri için atan. Ayrı yerlerde birbirlerini arayan iki insan. Defne ve Kuzey birbirlerini bulunca ne oldu peki? Neden her zaman mutlu son verir hikayeler, filmler? Aşık gençler evlenir ve mutlu son? Peki ya sonra ne olur? Bu çiftler...