Kaos..
Şu an bizim ev tam olarak bir kaos ortamıydı...
Bir yandan dellenen dedemle uğraşıyorken bir yandan da heyecandan ölmemeye çalışıyordum.
Çünkü neden ölmeyeyim? Koskoca Ulusoy'lardan eş alıyorum kendime anlıyorsunuz değil mi? Şimdi kimse çıkıp demesin bana almıyorsun sen gelin gidiyorsun diye. Valla ben baya alıyorum bu adamı. Kusura bakmayın yani.
"Haklısın be pamuğum... Oy beyaz sakallarına kurban olduğum biriciğim benim. Tamam sana sormadan verdi beni bu hadsizler. Ama bir sor neden? Ya da boşver sorma ya. Gel biz şöyle yapalım Salim Ağa, bugünü sessiz sakin atlatalım sonra annemle babamın canına okuruz olur mu? Hem bak seversin sen bu damadı valla bak. Ama şimdiden uyarayım benden çok sevmek yok! En çok beni, hep beni seveceksin tamam mı?"
"Ne seveceğim o kerkenezi be! Benim kızımı alacakmış! Peh... Senin hatırına bugünü bir geçirelim de ben ona yapacağımı bilirim. Benim kızıma ne hakla göz koyar o?" Dedem bir anda hiddetle bastonu yere vurdu. Kuzey'imi dedemin hışmından kurtarmak için bu öfkeyi başka yere yönlendirmem lazım. Ama nereye?
Tam o anda bakışlarım terasta Buğra abimlerle oturmuş sevgili biricik abilerimi buldu. Ben bu salaklardan daha intikam alamamıştım değil mi? Vallahi alamamıştım bak.
"Yaa sen bunu boşver de bak ben sana ne anlatacağım. Bu senin torunların varya hani benim iki büyüğüm. Bunlar bana bir yalan söyledi dede varya... Öyle bir ağlamışım ki iki gün gözlerim şiş gezdim biliyor musun?" Detay vermeme gerek kalmamıştı. Eskilerin haşin delikanlısı olan Salim Karaman'ın en hassas noktası ve tek nefretiydi yalan. Bastonundan destek alarak yaşına göre büyük bir hızla kalkıp terasa çıktı dedem. Bastonu Alp ve Ömer'in kafalarına kafalarına geçirirken ben gülmekten ölüyordum.
Abimlerin 'dede n'oluyoruz Allah aşkına dur bir dakika' gibi söylemleri olsa da dedem o koca kafalıların kafasını karpuz gibi patlatmaya yemin etmiş gibiydi. ALLAH'IM ÇOK KEYİF ALIYORUM!
Geberin köpekler!
"Hacı bırak çocuklarımı." Eh.. işte geç kalmış bir sahne. Anneannem devreye girip tüm keyfimi bozdu. Anneannem tipik bir erkek hastası anadır. Oğullarına bir şey olmasın da gerisi teferruattır onun için. Anneannem erkek, dedem ise kız torun sevdalısıdır.
Ve tabi ki tüm kız torunlarının içinde en sevdiği benimdir.
Totonu indir demeyin yahu. Gerçeklerden bahsediyoruz şurada. Bir kitapta okumuştum tam hatırlamıyorum ama sanırım şöyle diyordu,
"Bir insanın gözünde değerli olmak istiyorsanız, onu en değerliniz yapın. Yapın ki hayatının merkezi olun."
Belki de babamın babası hayatta olmadığı içindi bilmiyorum. Ama Salim dedem benim hayatımdaki en önemli insanlardandır. O benim hayatımın merkezindedir ve bende onun.
Kuzey'i kabullenememesi de bu yüzden ya zaten... Merkeze başka birisi daha girmek üzereydi ona göre. Çoktan girdiğini söyleyip de kendi topuğuma sıkmam tabi.
"Defne yardım etmen gerekliydi annecim ortalığı daha fazla karıştırman değil!" Sırıtarak anneme döndüm.
"Küçücük bir intikam planı bu anne."
"Defne benim asabımı bozma kızım git üzerini giyin insanlar gelecek şimdi bak..." Annem abilerimi dedemin elinden kurtarmaya çalışırken Merve ve Damla iki yandan koluma girip beni odaya sürüklediler.
Odama girip elbisemi üzerime geçirdiğimde tamamen hazır oldum. Az önce giyinmeye çalışırken dedemin yine dellendiğini, onu sakinleştirmem gerektiğini söyleyerek itinayla hazırlanmamı böldüler. Gerçi sakinleştirmekten çok adamı delirttim ama çaktırmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzey Esintisi
Romanceİki kalp vardı birbiri için atan. Ayrı yerlerde birbirlerini arayan iki insan. Defne ve Kuzey birbirlerini bulunca ne oldu peki? Neden her zaman mutlu son verir hikayeler, filmler? Aşık gençler evlenir ve mutlu son? Peki ya sonra ne olur? Bu çiftler...