Özlem

160 13 0
                                    

"Kır düğünü için en uygun alan bu aslında. Ama yine de bunu sona sakladım göstermek için. Ee siz ne diyorsunuz?" Merve ve nişanlısı ailemizin müstakbel yeni damadı Arda'yı ordan oraya sürüklüyordum sabahtan beri. Birazda gıcıklığına yaptım evet.

Aslında Merve benim tek amcamın tek kızı olduğu için kızkardeş gibi yetiştik. Zamanında aynı binada oturmamızın da bunda etkisi var tabi. Ama zamanla uzaklaştık birbirimizden. Yine de diğer kuzenlerle yan yana geldiğimizde falan ikimizin arası daha iyidir.

Ama bu yaptığı gıcıklığı ona geri ödetmeyeceğim anlamına gelmiyor. Tamam evleneceksin, düğün yapacaksın. Tamam ben yapayım düğünü. Ama bana bir tarih ver be mübarek. Şu zamana kadar tarih almadan benim beynimi yediler neden mekan gezdirmiyorsun diye.

"Ayy Arda ben buraya aşık oldum. Ne olur burayı tutalım. Bak hayal etsene şurdan çıkış yaptığımızı. Ay ne kadar güzel olur." Arda'ya yapışıp heyecanla bir şeyler anlattığında bir anda Kuzey'le kendimi hayalledim. Biz de böyle olur muyuz? Yok bee. Biz bunlar gibi samimiyetsiz olmayız.

"Tamam canım tutalım." Vay canına annesine mekanı göstermeden tutmak isteyen bir arnavut erkeği. Sabah kahvaltıda yürek mi yedin ne yaptın Arda?

Mekan sahibiyle konuşup tarihi ayarlamamızın ardından Arda bize veda edip gitti. Maalesef bizim işimiz daha bitmiyordu. Amcam ve yengemi alıp kına için mekan bakmaya başladık bu sefer. Yengem sağolsun hepsine bir kulp takarken amcam hepsini beğeniyordu. En sonunda onu da seçtiklerinde derin bir nefes aldım. Not defterimdeki maddelerden birinin daha üzeri çizildi.

Şimdi sırada terzi vardı. Kına mekanından sonra amcam da bize veda etti. Adamları bir bir postalasakta işimiz bitmek bilmiyordu işte. Yengem ve Merve'yi aldığım gibi arnavutların klasik terzilerinden olan Zeliha'ya getirdim. Bizi orda da amcamın gelinleri İlknur ve Nuran eltiler karşıladı. Eh bir düğün varsa ailenin tüm gelinleri kızları yeni elbise diktirir. Gösterişe doymuyoruz.

"Merve kaynanan gelmeyecek mi?" Kaynanalar olmazsa olmazdı burada. Eh tabi elbiseleri de onlar diktireceğinden burada olmaları gerekli.

"Gelmişler. Arda şimdi mesaj attı." Merve'nin müstakbel kaynanası, eltisi ve görümcesi içeri girdiğinde bu kadar insanın görüşme faslı biraz uzun sürdü tabi. Eh birde arnavutların görüşmesini bilen bilir. Ailenin tüm fertlerini sorarsın. Onlar yanında olsa bile. Hatta o yanında olan aile fertlerine bir daha sorarsın.

Niye öyle bir şey yapıyoruz hala anlamam tabi.

"Defne'cim sen nasılsın?"

"İyiyim Mükerrem teyze siz nasılsınız?"

"İyi kızım çok şükür. Annen baban nasıl? Abinler, yengen?"

"İyiler şükür Mükerrem teyze sizinkiler nasıl kızın, oğlun, gelinin?"

"İyiler şükür kızım." Bu fasıl beni her zaman yormuştur... Gereksiz kere gereksiz ama alışkanlık işte. Evdeki kediyi köpeği bile soracağız yakında.

Kahvelerimizi içerken büyük bir model savaşına girmiştik. Ve herkes benden fikir istiyordu. Sanki ben modacıyım. Az bi gidin işinize beee diye çemkirmemek için zor durdum ama...

"İlknur yenge niye düz model yapıyorsun ki sen bir yerine fırfır falan koy bir şeyler." Ama işte yine de dayanamıyorum her yere güzel burnumu sokmam lazım.

"Ay Defne boyum kadar oğullarım var benim artık. Yakışmaz bana."

"Saçmalama be yenge hala çok fitsin sen her şey yakışır sana." En sonunda tabi ki kabul ettirdim. Görümcesiyle büyük bir savaşa girmiş Merve'ye desteğe girdim bu sefer. Merve kadifeyi taşlı istiyorken görümcesi ille güpür koyulsun diyordu.

Kuzey EsintisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin