"Yahu biraz dinlenme payı verseydiniz keşke! Ardımızdan atlı mı kovalıyor?" Sevgili görümcemle sözümün üzerinden bir kaç gün geçmişken Nişantaşı'nda buluşup kendimizi bulduğumuz ilk kafeye atmıştık. Yine yeni yeniden bir Ulusoy emrivakisi içinde buluyorum kendimi.
Neymiş efenim tüm ailenin katılım göstereceği akşam yemeğine katılmam arzu ediliyormuş.
Bence Kaynanatör Dürdane "o çırpi bacakliyu getirun da bakayum bakalum bize uygunmidu..' demiştir kesin. Der o beklerim ondan. Allah'ım bana eşsiz bir kayınvalide hatta anne verdin de bu benim bahtsız anneciğime neden böyle bir kaynanatörü layık gördün?
"Babaannem Trabzon'a, anneannem de Bursa'ya dönecek 2 gün sonra. Yani ikisininde seni saflarına çekmek için son günleri." Sena şirince sırıtırken benim aklımda Dürdane cadısının beni laflarıyla yerden yere vuruşları hayalleniyordu. O beni cidden safına mı çekmek isteyecek? Güldürme Sena! Hayır kadın sevdiceğimin babaaannesi nereye kadar cevap verebilirim ki?
Aslında daha önemli bir soru var.
Nereye kadar gömmesine izin verebilirim?
Deliyimdir ben kanım ters akıyor benim. Belli olmaz sağım solum gider patlarım kadına falan.. töbeler töbesi!
"Defne ölümcül hasta olmuş yataklara düşmüş falan desek?" Umut fakirin ekmeği biliyorsunuz değil mi?
"Hee diyelim canım. Sonra da babaannem 'Kuzey'um bu kizla olmaz. Gel Trabzon'dan alalum sağa helal süt emmuş bi kiz.' desin mi istiyorsun?" Masanın üzerinden uzanabildiğim kadarıyla Sena'ya patlattım sinirle.
"Bana bak görümce ağzını hayra aç. Öyle bir şey olursa senden bilir, çökerim tepene bak!" Sena gülmekten iki büklüm olurken ben sinirle olduğum yere çakıldım iyice. Delirtecek bu Ulusoy'lar beni. Sebebim olacaklar!
"Sena'cım bu ne güzel sürpriz. Bende tam abinin yanından geliyordum. A.aa sende mi burdaydın..." Bugün benim sınanma günüm falandı galiba. Şıllık yani Lina Hanım Hazretleri buyur edip yalvarıp yakarmışız gibi gelip masamıza çöreklendi.
O az önce ne dedi? Ne dedi o şıllık? Abinin yanında geliyorum mu dedi? Allah'ım lütfen Sena'nın benim bilmediğim bir abisi daha olsun inşallah dinimiz amin.
"Ne abisi Lina? Abim seni 20 metre yanına yaklaştırmaz." Sena'nın dedikleri içimi bir nebze ferahlatırken sakinleşmeye çalıştım. Ama Allah biliyor ya içime içime kızgın yağlar döküyor bu şıllık her ağzını açtığında.
"Valla az önce Asım'ın kasıklarındaki dövmeyi görecek kadar yakındım ona..." Lina arzuyla alt dudağını dişlerken ben mal mal Sena'ya baktım.
Bu kız benim sevdiceğime yürümüyor muydu yahu? Asım kim şimdi?!
Yemin ediyorum yine kanalizasyon kokusu ulaştı burnuma.
"Saçma saçma konuşup benim canımı sıkma Lina defol git şuradan." Sena panter misali şıllığın üzerine atlamamak için zor tutuyordu kendisini. Bense hala olayı kavrama çabasında kıvranıyorum. Hayır ben zeki kadınımdır birde. İşin içine Ulusoy'lar girince zekamı kaybediyorum ben kesin!
"Hayırlı olsun Defne.. Asım'la sözlenmişsiniz. Gerçi annesinin yüzüğü hala parmağında değil. Eh bugün bizim yakınlaşmamızı da hesap edersek.. Bence Kuzey seni sevmiyor, fazla uğraşma sen."
Konuyla ilgili teorilerimi anlatayım.
1.si Asım meselesi.
Söz günü Dürdane babaannenin 'Asım'la oynayacağız demesi ama Kuzey'le oynaması.
Şimdide bu şıllığın 'Asım'la sözlenmişsiniz' demesi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzey Esintisi
Romanceİki kalp vardı birbiri için atan. Ayrı yerlerde birbirlerini arayan iki insan. Defne ve Kuzey birbirlerini bulunca ne oldu peki? Neden her zaman mutlu son verir hikayeler, filmler? Aşık gençler evlenir ve mutlu son? Peki ya sonra ne olur? Bu çiftler...