Son bir ayda olduğu gibi yine kendimi kötü hissederek uyandığım bir gün, tavanla bakışmalarıma devam ediyordum. Her gün değişik duygular içinde uyanıyordum. Sanki bu evden çıkınca bir daha dönmeyecekmişim gibi salak saçma hislere kapılmamı engelleyemiyorum. Baba evinden ayrılacak olmak, kendi yuvanı kuracak olmak böyle buruk bir his bırakmamalıydı ama bırakıyordu işte.
Babam ve annemle bir ay boyunca bu konuyu sürekli konuşmuştuk. Bana bunun bir veda olmadığını anlatmaya çalıştıkça onlar ben daha kötü oluyordum. Evet bu bir veda değildi.
Ama bir yandan da öyleydi.
Evlendiğim zaman burda olmayacağım artık. Peki şimdi bana açıklayın bakalım bu nasıl veda olmaz? Sanırım ben kınasında hüngür hüngür ağlayan o zırlak gelinlerden olacağım. Ne demişler kınadığını yaşamadan ölmezsin! Zamanında ağlayan gelinlere konuşursan işte böyle olur Defne Hanım!
Yataktan güç bela kalkıp giyinme odama geçtim. Beyaz şort ve beyaz gömlek giyip süt kahvesi bir kemer takıp ayakkabı-çanta uyumu yaptım. Saçlarımı salık bırakıp ufak bir makyaj yaparak odamdan çıktım. Hemen yan odadan benimle aynı anda çıkan Alparslan'a sırıttım.
"Alp kuşum napıyosun? Sena'cımla buluşacağım da bugün gelinlik provası var. Bırakırsın bence beni Levent'e doğru." Sırıtışını gizleyerek arkasını döndü bana. Son zamanlarda ikisi de diğerinin adını duyunca sırıtışa geçiyordu.
"Bırakırım Defo'cum. Özel şoförünüm ben senin zaten."
"Kardeşe laf sokulur mu hiç? Bak evlenip gittiğimde çok ağlarsın ama!"
"Sen evlensen bile başımıza kalırsın be Defne! Benden çok bu evde takılmazsan benimde adım Alparslan değil." Balkondaki babamı görünce koşarak yanına gittim. Tabiki ağlarmış gibi sesler çıkartarak.
"Babaaaa.. senin bu oğlun beni evde istemiyor. Gideyim de kurtulun. Zaten odamı ofis yapmak istiyor. Beni hiç mi sevmediniz yaa?!" Sahte göz yaşlarımı saldım meydana ki kendilerini babama sarılırken arkasından yaladığım parmaklarımı göz altıma sürerek oluşturmuştum göstermeden, birde ağlak sesler çıkarttım mı tamamdır. Babam anında inanır.
Ne?
Odamı ofis yapma hevesinin intikamını almayacağımı mı zannetmiştiniz? Hadi amaa beni tanımıyormuş gibi yapmayın şöyle üzülüyorum ama bak.
"ALPARSLAN SEN BENİM KIZIMA NE DEDİN! SENİ BU EVDEN ATIP ODANI DEFNE'NİNKİYLE BİRLEŞTİRİP O DAMADI İÇGÜVEYSİ ALIRIM BU EVE BAK! GEL ÇABUK BURAYA KARDEŞİNDEN ÖZÜR DİLE! ŞU KIZI ÜZMEKTEN ZEVK Mİ ALIYORSUNUZ?" Canın babam gür sesiyle bütün siteyi inletirken ben kenarda kıs kıs gülüyordum ki Seda balkona daldı.
"Seni cadı seni. Yine neyin intikamını aldın?"
"Ofis meselesi. Onu bunu bırak da kalk bakalım gelin hanım gelinlik provasına gideceğiz."
"Sena orda olcak zaten ne işim var benim?"
"Ay azıcık meraklı ol be! Alparslan bırakacak beni Levent'e. Tek gider miyim ben o manyakla. Valla yer beni arabada. Ama sen olursan bir şey demez. Hadi be Sedoş."
"Ah görümcek aaah. Fena borçlanıyorsun bana bak!"
"Amaan sende. Gelin görümcenin arasında lafı mı olur be!"
....
Yanımızda Seda'nın olması kurtarmadı beni. Arabaya bindiğimiz gibi abim ağzıma sıçtı. Evet yanlış duymadınız öyle böyle değil fena kızdı. Bir dünya azar yedim. Bende timsah göz yaşlarımı saldım meydana. Zaten evlenip gidiyorum kurtulursunuz diye zırladım. Sonra arabanın arkasından bir ses duyuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzey Esintisi
Romanceİki kalp vardı birbiri için atan. Ayrı yerlerde birbirlerini arayan iki insan. Defne ve Kuzey birbirlerini bulunca ne oldu peki? Neden her zaman mutlu son verir hikayeler, filmler? Aşık gençler evlenir ve mutlu son? Peki ya sonra ne olur? Bu çiftler...