| Bölüm 7 /SEVGİ SELİ~

11.1K 494 19
                                    

(Bu bölüm DÜZENLENDİ.)

__________


Süresini tahmin edemediğim bir zaman diliminde takılıp kaldım, benden kaçıp gidemeyen düşüncelerimle birlikte.
Belki kısa belki de uzun sayılabilecek bir süre sonra hiç ummadığım biri girdi mutfağa.
Küçük Soykan;
Taha...
Yüzümdeki tarifsiz gözyaşlarımı hızlıca kurutup gülümseyen suretimle döndüm minik bücürüğe,
"Hazalcım?"
İçinde bulunduğum halime inat bir kıkırtı çıktı dudaklarımdan. Taha dillendiğinden beri bana hazalcım derdi.

'Hazalcım!' bana hitap edişini bir türlü değiştirememişti Buket abla.
Hoş değişmesini de istemiyordum ya doğrusu.

"Efendim prensim?"
Ondan beklenmeyecek kadar olgun ama bir çocuk saflığı, masumluğu kadar temiz bir şey yapıp tombik ellerini iki yanağıma koydu. Ben şaşkınlıkla ne yaptığına bakarken boncuk gözlerini çatık kaşlarla yanağıma odaklanmış bakıyordu,
Yumuşak parmakları yanağımı okşayıp sildi.
O an anladım ne yaptığını,
Yanağımda kurutmayı unuttuğum bir yaşı minik parmaklarıyla siliyordu.
"Neden ağladın Hazalcım?"

"Ağlamadım ben...şey oldu.."
Bir bahane bulmak için etrafa bakarken en son bakışlarım ocaktaki yemekte takılı kaldı, tam ağzımı açıyordum ki gereken bahaneyi kendisi üretmişti
"Anladım ben! Sen acıktığın için mi ağladın gerçekten?
Ama insan acıktığı için ağlar mı Hazalcım? Bak ben şimdi anneme söyleyecem sana yemek hazırlasın, bekle beni burada geliyom,"
Mutfaktan çıkar çıkmaz annesine seslenişine gülsem mi yoksa acınası halime ağlasam mı bilemedim.
"Anne Hazal açlıktan ağlıyoo!"

Bir tebessüm daha yer aldı yüzümde.
Boşuna çocuklara evin altın topu denmiyordu...

Buket abla ile Ahsen teyze sus pus bir şekilde mutfağa girdiler.
Ahsen teyzenin şefkatli bakışları yüzümün dört bir yanını tavaf etti, nasıl olduğumu algılamak ister gibi.
Hafif bir göz kırpmasıyla iyi olduğumu bildirdim üzgün bakışlara. Onları üzmeye, kendimden başka kimseyi üzmeye hakkım yoktu, olmamalıydı.

Buket abla gergin ortamı bozmak istermişçesine böldü sessizliği,
"Öyle mi anneciğim? A ah Hazal ablası, sen neden aç olduğunu bize söylemedin?"
Biraz olsun üzerimdeki rehaveti atmama yardımcı oluyordu bu insanlar.
Taha annesinin tişörtünü çekiştirip sinirlenmiş gibi konuşmaya başladı,
"Anne Hazal değil HAZALCIM!" İkisi farklı şeylermiş gibi ifade ettiği cümleyle birlikte odada ki gergin ortam tamamen tuzla buz oldu. Ahsen teyze kendini tutamıyormuş gibi eğilip torununun pembe yanaklarına sıcak öpücükler kondurdu. Taha ile çok işimiz vardı..!

---
Akşam olmuş yaşanan olaylar unutulmuş ya da ört bas edilmişti. Herkes planlanmış gibi tek bir şey söylemiyordu olay hakkında.
Bu beni daha çok mutlu ediyor, rahat davranmamı sağlıyordu. İlk başlarda Ahsen teyzeye ne kadar tavırlı ve sinirli olmak istesem de olamamış o tatlı ruhlu kadın benim ona karşı duvar örmeme engel olmuştu. Bilmiyorum...
Bir kaç gün öncesine kadar Boran'la evlenmeme sebebiyet veren herkesten nefret etmek istemiş kendi kabuğuma çekilmiştim fakat böyle yapmak hem beni hem de çevremde ki bir sürü güzel kalbi üzüyor, kendimle birlikte yoruyordum.
Artık ne kendi bedenime ne de başkasına bunları çektirmeyecektim kararım kesindi, bu kararı amcamla konuştuktan sonra almış artık ona göre davranmaya başlamıştım...

"Kızım bak ikidir bunu yapıyorsun bir dahakine fena kızacağım ama!" Elimdeki tabaklarla salondaki masaya ilerlerken Osman amcanın söyledikleriyle tabağı bırakıp mutfağa kaçma isteğim körüklendi,
"Ahsen, evimizin gelini olacak Hazal. Nasıl rahat ediyorsan öyle yap kızım."
Başımı hafifçe sallayıp terli dakikaları atlatmak için hızlıca mutfağa girdim.

HÜKMÜBÂHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin